๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hüccetullahil Baliğa => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 08 Şubat 2011, 15:31:08



Konu Başlığı: Yahudi şeriatını hahamlar tahrif etmişlerdir
Gönderen: Sümeyye üzerinde 08 Şubat 2011, 15:31:08
 

Yahudi Şeriatını Hahamlar Tahrif Etmişlerdir:


Şeriatın incelikleri üzerinde düşünen kişi, ekleme, çıkarma ve değiştirme konulan üzerinde durduğu zaman, onların çeşitli şe­killerde olduğunu görür:                                                                     

1. Yahudilik şeriatını hahamlar ve ruhbanlar nakletmişler ve daha önce sözünü ettiğimiz şekillerle onu tahrif etmişlerdir. Hz. Peygamber (s.a.) geldiğinde, her şeyi aslına döndürmüştür. Bunun sonucunda onun şeriatı, yahudilerin halihazırda ellerinde mevcut bulunan şeriatlarından farklı bir hal almıştır. Onlar,

“Bu ziyade­dir, bu çıkarmadır, bu değiştirmedir” demişlerdir. Aslında ise, bir değiştirme söz konusu değildir.

 

Hz. Muhammed (s.a.), İlk Etapta İsmailoğullarına (Araplara) Gönderilmiştir:

 

2. Hz. Muhammed’in (s.a.) gönderilişi, iki amaç içerir.

a) Birincisi, ilk etapta onun İsmailoğullarına gönderilmiş ol­masıdır. Şu âyetler bu manayı vermektedir:

“Çünkü ümmîler arasından kendilerine âyetlerini okuyan, onları arındıran, onlara kitabı ve hikmeti öğreten kendilerinden bir peygamber gönderen O’dur.” [609]

“O Kitap sana, ataları uyarılmamış, bu yüzden kendileri de gaflet içinde kalmış bir toplumu uyarman için indirilmiştir.” [610]

Onun peygamberliğinin bu amacı, getirdiği şeriatın esasının, Araplarda mevcut bulunan dinî nişaneler (şeâ’ir), ibadet şekilleri ve ihtiyaçların giderilmesi için tutulan yollar olmasını gerektirir. Zira şeriat sadece, gönderildiği kavimde mevcut bulunan şeylerin ıslahı demektir; temelden bilgi sahibi olmadıkları bir şeyle yükümlü tutulması değildir. Buna benzer bir tema şu âyetlerde işlenmek­tedir:

“Anlayabilesiniz diye biz onu Arapça bir Kur’ân olarak indir­dik.” [611]

“Eğer biz onu, yabancı bir (dilde) okunan bir kitap kılsaydık, diyeceklerdi ki, ‘Ayetleri tafsilatlı şekilde açıklanmalı değil miydi? Muhatabları Arap olduğu halde Arapça olmayan bir kitap mı gel­di!” [612]

“(Allah’ın emirlerini) onlara iyice açıklasın diye her peygamberi yalnız kendi kavminin diliyle gönderdik.” [613]

 

B) Hz. Muhammed’in (s.a.) İkinci Aşamada Bütün İnsanlara Gönderilmiş Olması:
 

İkincisi, Hz. Muhammed’in (s.a.), dördüncü irtifakı [614] gerçek­leştirmek üzere, bütün insanlığa genel olarak gönderilmiş olması­dır. Şöyle ki Allah Teâlâ, Rasûlullah (s.a.) zamanında bazı kavim­lere lanet etmiş, İran ve Bizans gibi onların devletlerinin zevaline hükmetmiştir. Bu itibarla, dördüncü irtifakın bizzat kendisince gerçekleştirilmesini ona emretmiş, onun şerefini, üstünlüğünü, murad olunan dinin tamamlanmasını kolaylaştırıcı bir unsur kı­zmıştır. Ona, onların hazinelerinin anahtarlarını vermiştir. Bu kemâl halinin tabiî sonucu olarak da, Hz. Muhammed’in (s.a.) şeri­atı, Tevrat hükümlerinden farklı başka hükümleri de içerir olmuştur. Haraç, cizye, cihad hükümleri, tahrife götürecek konularda gerekli önlemlerin alınması böyledir.

 

Peygamberimizin Fetret Devrinde Gönderilmesi:
 

3. Hz. Muhammed’in (s.a.), fetret döneminde gönderilmesidir. O sırada hak dinler mevcut bulunmuyordu, tahrif edilmişlerdi, in­sanlarda büyük bir taassup ve karanlık hakimdi. Müntesipleri, bir türlü bâtıl olan dinlerini, cahiliye dönemi âdetlerini terketmiyorlardı. Bunun için o âdetlere karşı koyacak çok güçlü önlemler al­mak gerekiyordu. İşte bunlar, bizim şeriatımızın diğerlerinden pek çok konuda farklı olmasını hazırlayıcı sebepler oluyordu.

 

20) Neshin sebepleri
 

Bu konunun delili şu âyet-i kerîmedir:

“Biz, bir âyetin hükmünü nesheder (yürürlükten kaldırır) ve­ya onu unutturur (ertelersek), herhalde daha iyisini veya benzerini getiririz.” [615]




[609] Cum'a: 62/2.

[610] Yâsîn: 36/6.

[611] Yûsuf: 12/2.

[612] Fussılet: 41/44.

[613] İbrahim: 14/4.

[614] Dördüncü irtifaktan maksat, insanların yeryüzünde düzeni, adaleti, güveni sağlayacak, melikleri, sultanları etrafında toplayacak, onların hak ve hakikate boyun eğmesini sağlayacak ulu bir hükümdara olan ihtiyaçlarıdır. Daha önce konu ile ilgili açıklama geçmişti. (Ç)

[615] Bakara: 2/106.