Konu Başlığı: Veli kulların bazı halleri Gönderen: Sümeyye üzerinde 24 Ocak 2011, 13:58:17 Veli Kulların Bazı Halleri: 1. Önce Mele-i a'lâ'ya, arkasından da yeryüzüne onun için hüsnü kabul konulur. Bu konuda Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: "Allah Teâlâ, bir kulu sevdiği zaman Cibril'e nida eder ve 'Şüphesiz ben falan kulumu seviyorum; sen de onu sev!' buyurur. Cibril de onu sever. Sonra Cibril göklerde nida eder. 'Şüphesiz Allah Teâlâ, falan kulunu seviyor; siz de onu sevini' der. Bunun üzerine göklerde olanlar onu severler, sonra yeryüzünde onun için hüsnü kabul konulur.[1076] İnâyet-i ilâhî, kulunu sevmeye yöneldiğinde, O'nun muhabbeti, aynen güneşin ışığının sırlı aynalarda yansıdığı gibi Mele-i a'lâ'ya yansır, sonra Mele-i sâfil'e, sonra da yeryüzü halkından buna kabiliyetli olanlara onu sevmeleri ilham olunur. Bu aynen, toprağın suyu emmesi ve onun bereketinden istifade etmesi gibi olur. 2. Düşmanları rezil rüsvay olur. Bu konuda bir kudsî hadiste Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Allah Teâlâ buyuruyor ki: Kim benim bir velî kuluma düşmanlık ederse, ben o kimseye harp ilan ederim. [1077] Allah Teâlâ'mn muhabbeti, Mele-i a'lâ sakinlerinin gönül aynalarına yansıyınca, daha sonra yeryüzü sakinlerinden biri kalkar ve muhabbetullaha ters bir hareket ederse, Mele-i a'lâ sakinleri bu muhalefeti, bizden birinin, üzerine bastığı korun hararetini ayağında hissetmesi gibi hissederler ve derhal nefislerinden o muhalifi dört bir yandan saran nefret ve lanet şuaları çıkar ve o anda o kişi, rezil rüsvay olur, sıkıntıya girer; Mele-i sâfil'e ve yeryüzü halkına o kimseye kötülük yapmaları ilham olunur, Allah Teâlâ'mn veli kuluna düşmanlık eden kimseye harp açmasının manası işte budur. 3. İstekleri kabul olunur, sığındığından korunur. Kudsî hadiste Allah Teâlâ'mn, "Benden (bir şey) isterse ona veririm ve bana sığınırsa onu korurum. [1078] buyurması bu mananın ifadesi olmaktadır. Bence bu, veli kulun, hadiselere hükmedilen merci olan Hazîre-i kuds'e dahil olmasındandır. Dolayısıyla onun dua ve istiâzeleri oraya yükselir ve bu, kazanın inmesi için bir sebep olur. Sahabeyle ilgili haberler arasında, dualarının kabulüyle ilgili çok örnek vardır. Bu cümleden olmak üzere şunları hatırlayabiliriz: Sa'd, Ebû Sa'de'ye beddua etmiş ve, "Allahım! Eğer bu kulun yalancı ise, riya ve şöhret için kalkmışsa, onun Ömrünü uzat, fakirliğini uzat, fitnelere maruz kıl!" demiş ve aynen dediği gibi olmuş. Sa'îd de Ervâ bt. Evs'e beddua etmiş ve "Allahım! Eğer yalancı ise, onun gözünü kör et, onu kendi yurdunda öldürt!" demiş ve aynen dediği gibi çıkmış. 4. Kendi nefsinde fena olur; bekası artık Hak iledir. Sûfiyye dilinde buna "Kevnu'l-Hakk'ın, kevnu'l-abde galebesi" denilir. Bu halle ilgili olarak kudsî hadiste Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: "Kulum nafilelerle de bana yaklaşmaya devam eder ve nihayet ben onu severim. Onu sevdiğim zaman, onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. [1079] Allah'ın nuru, bedeninde yer alan amelî kuvveti cihetinden bu kulun nefsini bürüdüğü zaman, bu nurdan bir huzme, onun bütün kuvvelerine sirayet eder ve işte o anda normal hallerde asla bilinmeyen bereketler meydana gelir. Artık fiil, nisbetin manalarından bir mana ile Hakk'a izafe edilir. Aynen şu âyetteki nisbette olduğu gibi: "Onları siz öldürmediniz; fakat Allah öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın; fakat Allah attı. [1080] 5. Âdaba riayeti terki sebebiyle muahaze edileceğine dair Allah Teâlâ tarafından uyarılır, tekrar dönmesi halinde ise kendisinden bunun kabul edileceği bildirilir. Rivayet olunduğuna göre Hz. Sıddîk (r.a.), misafirleriyle atışmıştı. Sonra bunun şeytandan olduğunu anladı ve dönerek yapılması doğru olanı yaptı. Bundan dolayı da yemeği bereketli kılındı. [1081] [1076] Buharı, Tevhîd, 33. [1077] Buharı, Rikâk, 38; Kenzu'l-ummâl, 1680. [1078] Buharı, Rikâk, 38; Kenzu'l-ummâl, 1680. [1079] Buhârî, Rikâk, 38; Kenzu'l-ummâl, 1680. [1080] Enfâl8/17. [1081] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/298-299. |