๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hüccetullahil Baliğa => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 09 Şubat 2011, 17:44:22



Konu Başlığı: Tek çeşitli mertebeler üzere bulunur
Gönderen: Sümeyye üzerinde 09 Şubat 2011, 17:44:22
Tek, Çeşitli Mertebeler Üzere Bulunur:

 

Sonra bilmelisin ki, tek sayılar da çeşitli mertebeler üzere bu­lunur: Tek vardır, çifte benzer ve ona yakın bir özelliğe sahip olur. Dokuz ve beş sayıları böyledir. Çünkü bu iki sayıdan bir çıkardığın zaman çift sayılara bölünür. Dokuz sayısı, her ne kadar iki eşit sa­yıya bölünemese de, birbirine eşit olarak üçe bölünebilir. Kaldı ki, çift de çeşitli mertebeler üzere bulunur. Öyle çift sayılar vardır ki teke benzer. Meselâ, oniki sayısı böyledir. Çünkü oniki sayısı içeri­sinde üç tane dört vardır. Altı sayısı da böyledir. Çünkü altı içeri­sinde üç tane iki vardır. Tek sayılar içerisinde imam olan ve çift sayılara asla benzemeyen sayı birdir. Bir’in vasisi, halifesi ve vari­si üç ve yedidir. Diğer tek sayılar ise, bir’in kavminden ve ümmetindendir. Bunun içindir ki, Rasûlullah (s.a.) miktarlarla ilgili pek çok hususta genelde bir, üç ve yedi sayılarını seçmiştir. Daha fazla bir miktarda bir şey emretmesi gerektiğinde, bir sayısının katları­nı almayı tercih etmiştir. Meselâ, bir sayısı bu yolla on, yüz, bin olur. Yine bir sayısı, yanyana gelerek onbir olur. Üç sayısı, otuz, otuz üç, üçyüz şeklinde katlanır. Yedi sayısının, yetmiş ve yediyüz şeklinde katlanması da böyledir. Katlanmak suretiyle çoğaltılan sayılar, sanki o sayının kendisi imiş gibi kabul edilir. Bu anlayış­tan hareketledir ki Rasûlullah (s.a.), her namazın arkasında okun­mak üzere yüz zikir kelimesi emretmiş, sonra bu sayıyı üç tane otuz üçe taksim etmiştir. Geri kalan biri ise (imame gibi) ayırmış ve diğerlerinden üstün tutmuş, böylece hepsinin imama [496] ya da onun vasisine [497] raci olan tek olmasını amaçlamıştır. [498] Cevher ve araz hakkında söz konusu olan herşeyin de aynı şekilde bir imam ve vasisi vardır. Meselâ, nokta imamdır; daire ve küre ise nokta­nın vasisidir ve bu ikisi, imama [499] en yakın şekillerdir.

Babam -Kuddise sirruh!- bana şöyle demişti:

“Büyük bir olay gördüm ve o olayda hayat, ilim, irade ve diğer ilâhî sıfatlar bana temessül etmişti. Veya Hayy, Alîm, Mürîd ve diğer isimler. (Nasıl dediğini tam olarak hatırlamıyorum.) Bunlar, ışık saçan da­ireler suretinde idi.” Sonra benim dikkatimi çekerek, basit/latîf şeyler eğer çeşitli şekillere girecekse, bunun noktaya en yakın şekiller ile olacağını ve noktaya en yakın şekillerin de düzeyde daire, kütlede ise küre olduğunu ifade etti.

Bil ki: Sünnetullah’ın cereyan tarzı, vahdetin kesrete inmesi­nin, ancak ve ancak misal âlemine ait irtibatlarla olabileceği şek­lindedir. İşte bu irtibatlar üzerine vakıalar temessül eder. Ezel di­linin mütercimleri (terâcimetu lisâni’l-kidem), riayeti mümkün ol­duğu sürece işte bunlara riayet eder.

 

Sayılarla Terğîb Ve Terhîbde Bulunmanın Sırrı:
 

2. İkinci esas, terğîb, terhîb [500] vb. konularda beyan edilen miktar ve sayıların sırrının ortaya konması hakkındadır.

Bil ki: Bazen Rasûlullah’a (s.a.) iyilik ve kötülüklerle ilgili hasletler arzolunur ve kendisine birincilerin faziletleri, ikincilerin de rezaletleri ayan kılınır. Bunun sonucunda da Rasûlullah (s.a.), Allah Teâlâ’nın kendisine öğretmiş olduğu şeyleri insanlara bildi­rir ve o anda durumunu bildiği şeylerin sayısını zikreder. Bu sayı­yı vermekten amacı, sınırlayıcılık (hasr) değildir.

Rasûlullah (s.a.), şöyle buyurur:

“Ümmetimin iyi kötü bütün amelleri bana arzolundu; iyi amelleri arasında yoldan uzaklaştırılan eza verici şeyleri de gördüm. Kötü amelleri içerisinde ise, mescide atılan ve toprağa gö­mülmeyen tükrük [501] de vardı.” [502]

“Ümmetimin sevapları bana arzolundu; içinde kişinin mescidden çıkardığı çer çöp de vardı. Bana ümmetimin günahları da arzolundu. Onlar arasında, bir adamın Kur’ân’dan ezberleyip de sonra unuttuğu sûreden daha büyüğünü görmedim.” [503]

Aşağıdaki hadisler, sözünü ettiğimiz esas doğrultusunda an­laşılmalıdır:

“Üç zümre vardır ki, onların sevapları iki kattır...” [504]

“Üç zümre vardır ki, Allah Teâlâ onlarla konuşmaz..,” [505]

“Kırk haslet vardır; bunların en üstünü sütünden istifade için, davarı (geçici olarak) bağışlamaktır. Kul bu hasletlerden biri­ni, sevabını veya karşılığında vaadolunan şeyin tasdikini umarak amel ederse, mutlaka Allah Teâlâ onu, o haslet sebebiyle cennetine sokar.” [506]

Bazen kendisine bir amelin faziletleri ya da bir şeyin kısımla­rı mücmel olarak ayan olur. Bu durumda Rasûlullah (s.a.), o şeyi belirleyebilmek ve vukuu çok olan ya da durumu önemli olan bir şeyi ihata edebilecek bir sayı koymak gibi bir yola başvurur. Dolayısıyla bu doğrultuda bir haberde bulunur.

“Cemaatle kılınan bir namaz, tek başına kılınan namazdan yirmi yedi derece daha üs­tündür.” [507] Hadisini işte bu şekilde anlamak gerekir. Bu sayının oluşumu 3x3x3 = 27 şeklindedir.




[498] Yani otuz üç defa "Sübhânallah", otuz üç defa "Elhamdülillah", otuz üç defa "Allahuekber", bir defa da "Lâ ilahe illallahu vallahu ekber..." demek şeklinde. (Ç)

[499] Yani noktaya. (Ç)

[500] Yani müjdeleyici, teşvik edici; korkutucu, caydırıcı nitelikte olan mevize nitelikli haberler. (Ç)

[501] İlk devirlerde mescidlerin zemini topraktı. Zamanla çakıl ve daha sonra da sergi ile döşenmiştir. (Ç)

[502] Müslim, Mesâcid, 57.

[503] Ebû Dâvûd, Salât, 16; Tirmizî, Sevâbu'l-Kur'ân, 19.

[504] Buhârî, îmân, 31; Müslim, îmân, 241. Üç zümre şunlardır:

1. Ehl-i ki­taptan olup Hz. Muhammed'e (s.a.) de inanan kimse.

2. Hem Allah'ın hem de efendisinin hakkını yerine getiren köle.

3. Sahip olduğu cariye­yi iyice terbiye edip azad eden ve sonra onunla evlenen kimse.

[505] Buhârî, Ahkâm, 48; Tevhîd, 24; Müslim, îmân, 171-174. Bunlar: Zina eden ihtiyar, yalancı hükümdar ve böbürlenen işçidir.

[506] Buhârî, Hibe, 35; Ebû Dâvûd, Zekât, 42; Ahmed, 2/160.

[507] Buhârî, Ezan, 30; Müslim, Mesâcid, 239.