Konu Başlığı: Tearuz halinde nesh çözümü Gönderen: Sümeyye üzerinde 05 Şubat 2011, 16:11:47 Tearuz Halinde Nesh Çözümü: Eğer nesih delili varsa, o zaman neshin varlığına hami olunur. Neshin varlığının bilinmesi: i. Bizzat Rasûlullah’ın (s.a.) beyanı ile olur: “Ben, size daha önce kahirleri ziyaret etmeyi yasaklamıştım; şimdi ziyaret edin!” [718] Hadisinde olduğu gibi. ii. Aralarını telif etme imkânı bulunmaması şartıyla, birinin diğerinden daha sonra varid olduğunun bilinmesiyle olur. Şâri’ Teâlâ, bir hüküm indirir, sonra onun yerine başka bir hüküm koyar ve birinci hakkında bir açıklamada bulunmazsa, fakih sahâbîler, bundan ikinci hükmün birinciyi neshettiğini anlarlardı. Veya hadisler farklılık arzeder ve sahâbî, onlardan birinin diğerini neshettiğine hükmederse, bu neshin varlığı hakkında açık olur; ancak yeterince kesin olmaz. Fukahanın, mezhep imamlarının görüşlerine ters düşmesi yüzünden hadisler hakkındaki mensuhtur sözleri ise, ikna edici değildir. Nesih onların ifadesine göre, bir hükmün yerine başkasının gelmesidir. Aslında ise nesih, hükmün son bulmasıdır. Bu da: i. İlletinin sona ermesi sebebiyle, ii. Hükmün aslî maksadı ortaya koyabilme özelliğini yitirmiş olması, iii. İlleti geçersiz kılan bir mâni’in ortaya çıkması, iv. Rasûlullah’a (s.a.) vahy-i celi ya da -birincisinin ictihâdî olması halinde- içtihadı yoluyla, bir hükmün diğerine tercihinin zahir olması.., gibi sebeplerle olur. Allah Teâlâ, “Bizim huzurumuzda söz değiştirilmez.” [719] Buyurur. (?) Farklı Hadisler Arasında Telif İmkânının Bulunmaması (Tearuz): Farklı hadislerin telif ve tevil imkânları bulunmadığı, nesholup olmadığı da bilinmediği zaman aralarında tearuz (çelişki) gerçekleşir. Bu durumda ikisinden biri aşağıdaki noktalar dikkate alınarak tercih edilir: i. Sened üstünlüğü: Bu râvî sayısının çokluğu, râvînin fakih olması, muttasıllık bakımından güçlü oluşu, hadisin merfû olduğunun açıkça belirtilmiş olması, ravinin -müsteftî, muhatap ya da fiili işleyen kimse olması sebebiyle- bizzat olayın içinde biri olması gibi sebeplerle olur. ii. Metin üstünlüğü: Bu birinin diğerine nisbetle daha güçlü ve açık olmasıyla olur. iii. Hüküm ve illeti arasındaki ilişki: Bu da hükmün, şeriatın genel çerçevesine uygun, illetin ise etkisi açıkça bilinebilen hükme münasip bir illet olması yoluyla olur. iv. Haricî bir etken: İlim ehlinin büyük çoğunluğunun onlardan birini kabul ile karşılaması gibi. Bu saydığımız yollarla, hadislerden birinin diğerine tercih imkânı olduğunda, tercih edilen hadis alınır. Tearuza rağmen böyle bir tercih imkânı bulunamazsa, o zaman her iki hadis de delil olmaktan düşer. Bu ise, fiilen bulunması hemen hemen imkânsız olan nazarî bir varsayımdır. [718] Cenâiz, 106. |