๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hüccetullahil Baliğa => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 21 Ocak 2011, 12:50:42



Konu Başlığı: Talâk
Gönderen: Sümeyye üzerinde 21 Ocak 2011, 12:50:42
TALÂK


En Sevimsiz Helâl Talâktır:
 

Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:

"Bir kadın, herhangi bir sebep olmaksızın kocasından kendi­sini boşamasını isterse, cennetin kokusu ona haramdır.[16] Allah katında en sevimsiz helâl, talâktır. [17] Bil ki: Sık sık boşamak, boşanmaya fazla bir aldırışta bulun­mamak pek çok mefsedet içerir. Şöyle ki;

Bazı insanlar cinsel şehvetlerine boyun eğerler, yuva kur­mak, ihtiyaçların karşılanmasında dayanışma içinde olmak ve if­fetlerini korumak gibi bir amaç beslemeden sırf, kadınlarla gönül­lerini eğlemek, onlardan şehvanî duygularını tatmin etmek, her kadından ayrı bir tat almak isterler, bunun dışında gözleri başka bir şey görmez. Onların bu düşünceleri sık sık evlenip boşanmala­rına sebep olur. Bu durumda onlar ile, zina edenler arasında nefis­lerine raci olan hususta pek bir fark kalmaz. Gerçi bunlar nikâh sünnetini yerine getirmek ve şehir siyasetine uygun düşmek sure­tiyle onlardan ayrılırlarsa da mahiyet itibariyle onlardan pek fark­ları olmaz. Rasûlullah'ın (s.a.), "Allah, zevkinin esiri erkek ve zev­kinin esiri kadınlara lanet etsin! [18] buyruğunun manası budur.

Bu, normal görülmesi halinde, devamlı olacak bir birliktelik için nefsin kendisini hazırlamasını Önler. Bu kapı açık tutulduğunda kadın ya da erkek basit şeylerden dolayı öfkelenip kızabilir ve hemen ayrılığa kalkışabilirler. Bu durumda, birliktelik yükünü omuzlayacak irade, bu düzenin korunmasını ve sürdürülmesini sağlayacak azim nerede kalır?!

Diğer taraftan kadınların bunu itiyat edinmeleri, insanların ona aldırış etmemesi, bu yüzden üzülmemeleri kepazelik kapısını açar; eşlerden her biri, diğerinin zarar ve yararını, kendi zarar ve yaran gibi görmez, her biri diğerine hiyanet eder ve kendisini ayrı­lığa hazırlar. Eşlerin karşılıklı olarak bu şekilde davranmasının ne kadar zararlı olacağını söylemeye hacet yoktur.

Bununla birlikte bu kapının tamamen kapatılmasına ve in­sanların evlilik adı altında cendereye alınmasına da imkân yoktur. Çünkü bazen eşler, huysuzlukları ya da eşlerden birinin bir üçün­cüde gözü olması veya geçim darlığı içinde bulunmaları, yahut eş­lerden birinin hamakati gibi sebeplerle birbirleriyle geçinemezler. Bu durumda evliliğin illâ devam etmesini istemek, her iki taraf için de büyük bir musibet, altından kalkılmaz zorluk olur. Dolayı­sıyla talâkın sevilmeyen bir şey de olsa, bir kurum olarak kabul edilmesi gerekir. [19]

 
Talâk Ancak Bilinci Olarak Verilebilir:
 

Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:

"Uç kişiden kalem kaldırılmıştır; uyanıncaya kadar uyuyan­dan, ergen oluncaya kadar sabiden, akıllanıncaya kadar bunak­tan.[20]

Bunun sırrı şudur: Talâkın, hatta bütün akitlerin cevazı, bu tasarrufları gerekli kılan maslahatlara bağlıdır. Uyuyan, sabi ve bunak (ya da deli) bu maslahatları bilecek durumda değillerdir. Dolayısıyla onların talâk ve benzeri tasarrufları geçerli olmaz. [21]



[17] Ebû DâvÛd, Talâk, 3.

[18] Yani nan.m bulamadık. Dâvûd, Talâk, 3.makul bir sebep olmadan keyf için evlenip boşanan, evleni erkek ve kadınlara Allah lanet etsin demektir. Hadisin ki

[19] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/432-434.

[20] bkz. Buhârî, Hudûd, 22, Talâk,   11; Ebû Dâvûd, Hu4û,4,47İbn Mâce, Talâk, 15.                                                                     

[21] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/434.