๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hüccetullahil Baliğa => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 09 Şubat 2011, 17:52:51



Konu Başlığı: Tâatlerin kabulü için uygun vakitler
Gönderen: Sümeyye üzerinde 09 Şubat 2011, 17:52:51
Tâatlerin Kabulü İçin Çok Uygun Vakitler Vardır:


1. Allah Teâlâ, her ne kadar zaman ve mekandan münezzeh ise de, birbirini teyit eden âyet ve hadisler, bazı zamanlarda O’nun kullarına yaklaşmakta olduğunu, amellerin kendisine arzedildiğini, hadiselerin takdir olunduğunu..., bildirmektedir. Gerçi hakikat­lerini ancak Allah Teâlâ bilir ama söz konusu nasslar sayesinde bu gibi keyfiyetlerin belirli zamanlarda olduğunu öğrenmiş oluyo­ruz. Bu meyanda Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmaktadır:

“Rabbimiz, her gece, gecenin son üçtebiri kaldığında en yakın semaya iner.” [474]

“Kulların amelleri, pazartesi ve perşembe günleri (Allah’a) arzolunur.” [475]

Şaban ayının onbeşinci gecesi hakkında da şöyle buyurmuştur:

“Şüphesiz Allah Teâlâ, o gecede en yakın semaya iner.” [476]

Bu konuyla ilgili hadisler pek çoktur ve herkesin malumudur.

Kısaca söylemek gerekirse, dinde kesin olarak bildiğimiz esaslardan biri de şudur: Öyle vakitler vardır ki, o anda yeryüzüne ilahî feyz ve ruhaniyet yayılmakta ve misal âleminden inen ilâhî inayet ve kuvvet kendisini göstermektedir. Taatlerin ve yapılan duaların kabulü için, bu zamanlardan daha elverişli vakitler yok­tur. Bu vakitlere rastlamak kaydıyla, hayvanı gücün melekî güce teslimiyeti doğrultusunda gösterilen en ufak çaba sonucunda büyük kapılar açılır.

Mele-i a’lâ sakinleri, sözü edilen feyiz ve ruhaniyetin yayıl­masını, ilâhî inayet ve kuvvetin zahir olmasını astronomik hesap­larla bilmezler; aksine zevk ve vicdan yoluyla bilirler. İçlerine bir şey doğar ve böylece onlar inmekte olan bir hükmün, yayılmakta olan bir feyiz ve ruhaniyetin vb. olduğunu öğrenirler.

“Allah Teâlâ, semâda bir işe hükmettiği zaman, melekler boyun eğerek kanatlarını çırparlar da sanki yalçın bir kaya üzerinde sürünen zincir gibi ses çıkarırlar.” [477] Şeklindeki hadiste işaret edilen işte budur.

Peygamberlere ise bu bilgi, Mele-i a’lâ’dan iner ve kalplerine doğar. Onlar da bunu, astronomik hesaplarla değil vicdan yoluyla öğrenirler. Sonra o saatlere gösterge (mazinne) olabilecek şeyler belirlemeye çalışırlar ve kavimlerinden, o anlarda yapmalarını emrettikleri şeyleri ifada kusur göstermemelerini isterler.

 

Bazı Vakitler Senede Ancak Bir Defa Gelir:
 

Söz konusu vakitlerden bazıları, ancak sene-i devriyesinde gelir. Şu âyet buna işaret etmektedir:

“And olsun o Kitâb-ı mübîne ki, biz onu mübarek bir gecede indirdik. Çünkü biz uyarıcıyızdır. O gecede her hikmetli buyruk ayrılır ve katımızdan bir emirle ilgilisine yollanır. Çünkü biz, Uabbin katından bir rahmet olarak peygamberler göndericiyizdir.” [478]

İşte bu sözü edilen gecede Kur’ân’ın ruhaniyeti, dünya sema­sında taayyün etmiştir ve bu gecenin Ramazan içerisinde olduğu üzerinde ittifak vardır.

 

Bazı Vakitler Vardır ki, Haftada Bir Gelir:
 

Bazı vakitler ise, haftada bir gelir. Bu vakitler, taatlerin ve yapılan duaların kabul edilmesi umulan ve çok az süren anlardır. İnsanlar âhirete intikal ettikleri zaman, bu zaman Allah Teâlâ’nın kullar üzerine tecellî edeceği ve onlara yaklaşacağı saat halini alır. Rasûlullah (s.a.), bu saatin cuma gününde olduğunu beyan buyur­muş ve Hz. Âdem’in yaratılması gibi büyük hadiselerin hep bu günde olmasını da buna delil olarak kullanmıştır. Yine bazı hay­vanların Mele-i sâfıl’den [479] o saatin ululuğuna dair bir bilgi kapabileceklerini ve bunun sonucunda da, büyük bir sayhadan kork­muş gibi dehşet ve korkuya kapılabileceklerini ve bunu bizzat ken­disinin müşahede buyurduğunu ifade ile bu kutlu vaktin cuma günü içerisinde olduğuna istidlalde bulunmuştur.



[474] Buhârî, Teheccüd, 14; Müslim, Müsâfirîn, 168; Ebû Dâvûd, Sünnet, 19.

[475] Müslim, Birr, 35-36; Nesâî, Savm, 44; Ebû Dâvûd, Savm, 59.

[476] İbn Mâce, İkâme, 191.

[477] Buhârî, Tevhîd, 32 (8/194), Tefsîru Sûre 15/1.

[478] Duhân: 44/3-5.

[479] Yeryüzünde bulunan ve dünya işlerini tedvirle görevli bulunan melek­ler âlemi. (Ç)