๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hüccetullahil Baliğa => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 10 Şubat 2011, 22:46:18



Konu Başlığı: Şirk koşma hastaları sınıf sınıftır
Gönderen: Sümeyye üzerinde 10 Şubat 2011, 22:46:18
 

Şirk Koşma Hastaları Sınıf Sınıftır:


Şirk koşma hastalığına tutulanlar, kısım kısım olmaktadır­lar: Bir kısmı Allah’ın celâl ve azametini tamamiyle unutmuşlar ve sadece koştukları ortaklara tapar, yalnızca onlara yalvarır, Al­lah’a asla iltifat etmez hale gelmişlerdir. Gerçi nazar-ı burhanı yo­luyla bunlara göre vücûd silsilesi (Vâcibu’l-vücûd olarak) Allah’a çıkıyor olsa bile fiilî durumları böyledir; Allah’tan tamamen gaflet içerisindedirler.

Bir kısmı, kâinatın efendisinin ve onu idare edenin (müdeb­bir) Allah Teâlâ olduğunu kabul eder; ancak O, bazı kullarına şe­ref ve ulûhiyet (tanrılık) libası giydirmiş ve bazı özel hallerde onla­ra tasarruf yetkisi vermiş, onları kulları hakkındaki şefaatlerini kabul makamına getirmiştir. Bu aynen şuna benzer: Meselâ hü­kümdarlar hükümdarı, her bölgeye bir hükümdar gönderir ve -büyük çaplı işler hariç- o bölgenin işlerinin idaresini ona verir. Aynen Allah da böyle yapmıştır. Bu inançta olan kimselerin dille­ri, onları “Allah’ın kulları”, diye nitelemeye varmaz, diğerleriyle onları eşit tutmuş olmaktan korkarlar. Bu düşünceyle onları, “Al­lah’ın oğulları” ve “Allah’ın sevgilileri” diye isimlendirir ve kendi­lerini de onların kulu olarak adlandırırlar; meselâ “Abdu’l-Mesîh”, “Abdu’l-Uzzâ” [312] gibi. Bu, Yahudi, Hıristiyan ve Müşriklerin çoğunluğuna ve zamammızdaki Hz. Muhammed’in dininden gözü­ken münafıklardan bazı aşırılara ait bir hastalık olmaktadır.

 
Teşrîde Esas, Aslın Yerine Mahallin (Mazinne) İkâme Edilmesidir:
 

Hüküm teşri kılınırken takip olunan usul, aslın yerine mazinnenin yani onun muhtemelen içinde bulunacağı mahallin ikame edilmesidir. Bu itibarla, şirk koşma manasına gelebilen bazı dav­ranışlar, küfür (inkâr) sayılmıştır; putlara secde etmek, onlara kurban kesmek, onların ismiyle yemin etmek ve benzeri davranış­lar gibi.

Bu ilmin kapısının bana ilk açılışı şöyle olmuştur: Kanatları­nı ve organlarını hareket ettirmekte olan zehirli küçük bir sineğe secde eden bir kavmin durumu bana arzedildi. Kalbime:

“Bunlarda şirk zulmeti görüyor musun? Acaba, putperestlerde olduğu gibi, bunları da hataları çepe çevre kuşatmış mıdır? Ne dersin?” diye bir ilham geldi. Ben:

“Hayır, ben öyle düşünmüyorum, çünkü onlar sineği kıble edinmişlerdir ve saygı gösterme derecesini diğeriyle karıştirma-mışlardır.” dedim. [313] Bunun üzerine hatiften bir ses:

“Sırra erdin!” dedi. İşte o gün, kalbim bu ilimle doldu ve konuya tam bir vukufıyet kazandım; tevhîd ve şirk koşmanın hakikatini öğrendim, Şâri’ Teâlâ’nın bunlara mahal (mazinne) olarak belirlediği şeyleri kav­radım, ibadetle tedbir arasındaki illişkiyi anladım.

 

[312] Lât, Uzzâ, Menât, Yeğûs, Ye'ûk.., gibi. Bunlar, cahiliye döneminde Arapların tapmakta oldukları putların adlarıdır.

[313] Metin böyle. Ancak bu söz, konunun akışına uygun düşmemektedir. Konunun gelişine göre şöyle demesi gerekirdi:

"Eğer onların bu secdesi, ibadet secdesi ise, bu bir küfürdür; eğer selâm secdesi ise, o zaman bu meleklerin Hz. Âdem'e, kardeşlerin Hz. Yûsuf'a olan secdeleri kabilin­den olur..."