Konu Başlığı: Sığır zekâtı Gönderen: Sümeyye üzerinde 28 Ocak 2011, 13:56:29 Sığır Zekâtı: Muâz (r.a.) hadisinden sahih olarak öğrendiğimize göre sığır zekâtı şöyledir: Her otuz sığırda, bir erkek ya da dişi iki yaşına basmış dana (tebî ya da tebîa). Her kırk sığırda, erkek ya da dişi üç yaşına basmış düve (müsinn ya da müsinne). Sığır, deve ile koyun arasında yer alır; bu itibarla her ikisine olan benzerliği birden dikkate alınmıştır. [451] Altın Ve Gümüş (Para) Zekâtı: Yine müstefiz derecesine ulaşan hadislerden öğrendiğimize göre altın ve gümüş zekâtı şöyledir: Gümüşte kırkta birdir. Bir kimsenin sadece yüz doksan dir- hemi bulunsa, zekât düşmez. Zira, birikmiş para, en değerli maldır. Bu itibarla ondan zekât olarak verilecek oranın yüksek olması halinde insanlar zarar görürler. Dolasıyla onun zekâtı, diğer mallara nisbetle en az olmalıdır. Altın da gümüş gibi işlem görür. O zamanlarda, bir dinar on dirheme eş değerde tutulurdu. Bu itibarla altın nisabı olarak yirmi miskal (dinar) belirlenmiştir. [452] Ziraî Ürünlerin Zekâtı: Yağmur suyu, kaynak suyu ile sulanan (ya da hüdayi nabit olan) ürünlerden öşür (onda bir) alınır. Masraflı sulama ile elde edilen ürünlerden ise yirmide bir oranında zekât alınır. Zahmeti az, ürünü çok olandan, verginin daha çok oranda alınması uygundur. Masraflı yapılan üretimden ise daha az oranda alınması gerekir. Hurma ve üzümün yaşken tahmin yoluyla muhammen miktarın belirlenmesi hakkında, "Üçte birini bırakın; üçte birini bırakmazsanız, dörtte birini bırakın![453] buyurmasının hikmeti şudur: Mahsulün tahmin yoluyla belirlenmesinin meşru kılınması, üreticileri sıkıntıdan kurtarmak içindir. Çünkü onlar, üzüm ve hurmalardan koruk halde de, taze halde de; ham halde de, olgunlaşmış halde de yemek isterler. Bununla zekât tahsildarlarının da işi kolaylaştırılmış olur. Çünkü onlar, aksi takdirde mahsûlleri sahiplerinin yemesinden kolay kolay kurtaramaz. Tahmin yoluyla belirlemede yanılma olabilir. Zekâtta ise hafifletme yoluna gidilir Bu itibarla, üçte bir ya da dörtte birin terkedilmesi emredilmiştir. Satmak için üretilen bir malı belirlemede kıstas, ancak kıymetidir. Bu itibarla, onların altın ve gümüşün zekâtına tabi tutulması gerekir. [454] [451] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/133. [452] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/133-134. [453] bkz. Ebû Dâvûd, Zekât, 14(2/110). [454] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/134. |