> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > Hüccetullahil Baliğa > Sıfatlardan kullanılmaları caiz olup olmayanlar
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Sıfatlardan kullanılmaları caiz olup olmayanlar  (Okunma Sayısı 1002 defa)
10 Şubat 2011, 18:40:58
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 10 Şubat 2011, 18:40:58 »



Sıfatlardan Kullanılmaları Caiz Olup Olmayanlar:

 

Kısaca söylemek gerekirse; Allah Teâlâ hakkında, gülmek, se­vinmek, gazaplanmak, hoşnut olmak gibi sıfatlan kullanmamız caizdir; ağlamak, korkmak ve benzeri sıfatları kullanmamız ise ca­iz değildir. Gerçi her iki kısım sıfatların kaynakları aşağı yukarı aynı ise de, tevkîfiliğin sonucu olmak üzere böyle bir ayırım yap­mamız gerekmektedir.

Mesele, izahımız üzere hem akıl hem de nakille teyid edilmiş vaziyettedir. Bu konuda söylenecek hak söz budur ve hiçbir yön­den bâtıla ihtimali bulunmamaktadır. Bu konuda hadisçilere yüklenen grubun sözlerini ve yaklaşımlarım ele alıp, iptali için lâfı uzatmanın yeri burası değildir. O yüzden onları eleştirmeye girmi­yoruz.



Sıfatlar Hakkında En Doğru Ve En Uygun Yorum:

 

Biz; sıfatları, onların dediklerinden daha yakın ve daha açık bulunan bazı manalarla tefsir edebiliriz. Çünkü onların ileri sür­dükleri manalar, illâ da kabul edilmesi gerekli olan bir mana de­ğildir, aklî delil üzerinde düşünen kişinin kabul etmek zorunda kaldığı bir sonuç da değildir. Yine o mananın, diğerlerinden bir üs­tünlüğü de bulunmamaktadır, diğerlerine nisbetle bir ayrıcalığa sahip de değildir. Allah’ın muradının denilen mana olduğuna ne bir hüküm, ne de inanılmasının ve kabul edilmesinin gereğine dair bir icma bulunmaktadır. Nerede böyle bir şey! Bu itibarla biz şöyle diyoruz:

Şimdi önünde üç tür varlık vardır: Diri, ölü ve cansız (cemâdât). Dirilik vasfı, âlim ve yaratıklar üzerinde etkin olması bakımından Cenâb-ı kudsiyet’e en yakın mana olmaktadır; dolayı­sıyla Allah Teâlâ’nın “Hayy = Diri” diye isimlendirilmesi vacip olacaktır.

Bize göre ilim, bir şeyin hakikatinin ortaya çıkmasıdır (inkişâf). Alemde olan her şey, zâtında evvelemirde mündemiç bir halde, sonra da zamanla varlık âlemine çıkış haliyle tafsilat üzere O’na açıktır. Bu itibarla O’nun “Alîm” diye de isimlendirilmesi ge­rekir.

Görmek ve işitmek, gözle görülen, kulakla işitilen şeyler hak­kında tam bir inkişaf halidir. Bu ise, Cenâb-ı kudsiyet’te tam ola­rak mevcuttur; Öyleyse O’nun “Basîr = Gören” ve “Semi’ = İşiten” diye isimlendirilmesi de gerekir.

“Falanca murad etti.” dediğimizde, bir şeyi yapma, ya da terketme azmini kastederiz. Allah Teâlâ, fiillerinden bir çoğunu âlemde bir şartın oluşması ya da istidadın bulunması anında ya­par ve o anda daha önce vacip olmayan şeyi vacip kılar, bazı yüce mekanlarda izni ve hükmüyle daha önce bulunmayan icmâlar olu­şur. Bu itibarla O’nun “Mürîd = İrade Sahibi” diye isimlendiril­mesi de gerekir.

Tek, ezelî, zatî ve Zât’ın gereği diye açıklanan irâde sıfatı, bü­tün âleme kül halinde bir defada taalluk eder; sonra olaylar zaman içerisinde peyder pey meydana gelir. Bu durumda, her olaya nisbetle “Allah Teâlâ, şunu, şunu irade buyurdu.” demek de sahih olur.

“Falanca kadirdir.” dediğimiz zaman, bununla o kimsenin, bir şeyi yapma imkânının bulunduğunu ve o şeyi yapmaktan kendisi­ni alıkoyacak haricî bir engelin bulunmadığını kastederiz. Kudre­tin taalluk ettiği şeyler içerisinden birinin tercih edilerek işlenme­si ise, o kişiden, yapmadığı diğer şeylere nisbetle kudret vasfını izale etmez. Allah Teâlâ, her şeye kadir bulunmaktadır. O, bazı fi­illerin vücuda gelmesini inayeti ya da zatî iktizâsı sonucu tercih eder; zıtlarım getirmez. Bu durumda O’na “Kadir = Kudret Sahi­bi” demek de gerekecektir.

“Falanca, filanca ile konuştu.” dediğimizde, bununla “muradı olan manayı, o manaya delâlet eden lâfızlarla ona ifade etti” deme­yi kastederiz. Allah Teâlâ, zaman olur kuluna çeşitli bilgileri akta­rır ve bunu yaparken de onun zihninde yer eden ve o bilgilere delâlet eden lâfızlar da ilkâ eder. Böylece öğretim işinin olabildi­ğince açık olmasını amaçlar. Bu durumda O’nun “Mütekellim = Konuşan” diye isimlendirilmesi de gerekir. Allah Teâlâ şöyle bu­yurmaktadır:

“Allah, bir insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasın­dan konuşur yahut bir elçi gönderip izniyle ona dilediğini vahyeder. O, yücedir, hakimdir.” [340]

 

Ayetin Tefsiri:

 

Vahiy: Rüya, ya da gayba teveccüh sırasında yaratılan zo­runlu bilgi yoluyla kalbe bir mananın ilkâ edilmesidir.                   

Perde arkası: Hariçten işitiyor gibi, fakat söyleyeni görmeksizin dizilmiş bir sözü işitmesidir.

Elçi göndermesi: Bu durumda melek, surete bürünerek o kişiye gözükür. Gayba teveccüh ve duyuların teslimiyeti esnasında çıngırak sesine benzer bir ses duyduğu da olur. Nitekim bu halde baygınlık geçirme ve bu esnada kırmızı ve siyah renkler görme de olabilir.

Daha önce de geçtiği üzere Hazîre-i kuds’te, insanlık âleminde yürürlüğe konulması istenen bir düzen bulunur. Eğer in­sanlar, bu düzene uygun hareket ederlerse, Mele-i a’lâ’ya katılırlar ve zulmetlerden Allah’ın nuruna ve bolluğuna çıkarlar, kendi içle­rinde nazlara garkolunurlar, meleklere ve yeryüzündeki diğer in­sanlara, onlara iyi davranmaları ilham edilir. Muhalefet etmeleri halinde ise, Mele-i a’lâ’dan ayrı düşerler, onların buğzuna maruz kalırlar ve bunun sonucunda da daha önce belirtildiği üzere azap görürler. Bu durumlar itibariyle (Allah Teâlâ hakkında), “Razı ol­du”, “İyi karşıladı” (şekere) veya “Gazap etti”, “Lanet etti” gibi ni­telemeler vacip olacaktır. Bunların hepsi, âlemin maslahat üzere yürümesi esasına çıkmaktadır.

Bazen âlemin düzeni, dua edilen şeyin yaratılmasına tevak­kuf eder. Bu durumda O, “Duaları kabul etti.” şeklinde nitelenir. Bir şeyi görmek, bizim ifade şeklimizde, görülen şey hakkında en güçlü bilgi sahibi olmayı ifade eder. İnsanlar, âhiret hayatı ile ilgi­li vaad olundukları bazı yerlere intikal ettiklerinde, âlem-i misal ortasında kâim olan tecellîye mazhar olurlar ve O’nu herkes baş-gözüyle görür. Bu durumda, “Elbette siz, Rabbinizi-aynen ayın ondördünde dolunayı gördüğünüz gibi- göreceksiniz.” [341] şeklin­de bir tavsife gitmek gerekli olur.

Allah’u a’lem!

 

5) Kadere İman

 
En Büyük İyiliklerden Biri Kadere İmandır:
 

En büyük iyilik (birr) türlerinden biri, hiç şüphesiz kadere inanmaktır. Çünkü insan, âlemi kuşatan ve tek olan tedbir-i ilâhîyi bu inançla dikkate almış olur. Kim de, lâyıkı veçhile kadere inanırsa, gözünü Allah katında bulunan şeylere diker; dünyayı ve orada olan her şeyi O’nun katında olanların gölgesi gibi kabul eder, Allah’ın hükmü karşısında kulların ihtiyarlarını, aynaya dü­şen görüntü gibi telakki eder. Bu inanç kişiyi, kudsiyet âleminde bulunan tedbir-i ilâhînin -âhiret hakkında da olsa- inkişafı için son derece hazır bir hale getirir.

Rasûlullah (s.a.), kadere imanın, diğer iyilik türleri arasında­ki büyüklüğüne dikkat çekmiş ve şöyle buyurmuştur:

“Kim kadere; hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna inanmazsa, ben ondan uzağım.” [342]

“Hiçbir kul, kadere; hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna iman etmedikçe, kendisine isabet edecek olan şeyin asla hata etmeyeceği­ne, kendisine dokunmayacak şeyin de asla isabet etmeyeceğine inanmadıkça iman etmiş olmaz.” [343]




[340] Şûra: 42/51.

[341] Buhârî, Mevâkît, 16, 26, Ezan, 129; Tefsîru Sûre, 50/2.

[342] Kaynağı bulunamamıştır.

[343] Kenzu'l-ummâl, 1/622.


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Sıfatlardan kullanılmaları caiz olup olmayanlar
« Posted on: 20 Nisan 2024, 05:34:10 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Sıfatlardan kullanılmaları caiz olup olmayanlar rüya tabiri,Sıfatlardan kullanılmaları caiz olup olmayanlar mekke canlı, Sıfatlardan kullanılmaları caiz olup olmayanlar kabe canlı yayın, Sıfatlardan kullanılmaları caiz olup olmayanlar Üç boyutlu kuran oku Sıfatlardan kullanılmaları caiz olup olmayanlar kuran ı kerim, Sıfatlardan kullanılmaları caiz olup olmayanlar peygamber kıssaları,Sıfatlardan kullanılmaları caiz olup olmayanlar ilitam ders soruları, Sıfatlardan kullanılmaları caiz olup olmayanlarönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes