๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hüccetullahil Baliğa => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 31 Ocak 2011, 16:45:28



Konu Başlığı: Şeytan uyuyanın ensesine üç düğüm atar
Gönderen: Sümeyye üzerinde 31 Ocak 2011, 16:45:28
Şeytan, Uyuyanın Ensesine Üç Düğüm Atar:


Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:

"Şeytan, sizden biriniz uyuduğunda, ensesi köküne üç düğüm atar; her düğümle birlikte, 'Senin üzerine haydi uzun gece ola!' diye vurur. O kimse uyanıp da Allah'ı zikrettiği zaman bir düğüm çözülür, abdest alırsa iki düğüm, namaz kılarsa bütün düğümler çözülür. Artık o kimse zinde ve gönlü rahat olarak sabahlar. Aksi takdirde nefsi pis, uyuşuk ve tembel olarak sabahı bulur.[143]

Derim ki: Şeytan, kişiye uykuyu tatlandırır ve uzun bir gecesi olduğu doğrultusunda ona vesvese verir. Onun bu vesvesesi çok et­kin ve şiddetli olur ve onun etkisini ortadan kaldırmak, ancak uy­kuyu iyice giderecek, Allah'a teveccüh kapısını açacak büyük bir çaba sonucu sağlanabilir. Bu yüzden uyanınca, yüzü oguşturarak Allah'ı anmak, sonra abdest almak ve misvak kullanmak, sonra da kısa iki rekat namaz kılmak sünnet kılınmıştır. Daha sonra ise is­tediği kadar dua ve zikirde bulunabilir. Ben şahsen, sözü edilen bu üç düğümü tecrübe ettim, onların vuruluşunu ve etkisini, onun şeytandan olduğunu ve bu hadisi hatırlamama rağmen bizzat kendimde gördüm.

Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:

"Dünyada iken nice çeşit çeşit elbiselerle giyinik kimseler var­dır ki, âkirette çıplaktırlar. [144]

Yani kendisi, nefsanî faziletlerden yoksun olduğu için, orada çıplak kalır.

Hadiste şöyle gelmiştir:

Bir gün Rasûlullah (s.a.), korkuyla uyandı, şöyle diyordu: "Sübhânallah! Bu gece ne hazineler, ne fitneler indirildi. Namaz kılmaları için odalardakileri (eşlerini kastediyor) kim uyandırır. [145]

Bence bu hadis, olayların, duyularla algılanacak şekilde mey­dana gelmeden önce, mana halinde temessül ettiğine ve yeryüzüne indiğine delildir. [146]


Nefislerin, Geceleyin Allah'ın Rahmetinin İnişine Hazır Oluşu:

 

Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:


"Rabbimiz tebâreke ve teâlâ gecenin son üçte biri kaldığında dünya semasına iner ve şöyle buyurur: Yok mudur bana dua eden, duasını kabul edeyim; yok mudur benden isteyen, istediğini vere­yim; yok mudur benden af dileyen, onu affedeyim.[147]

Şöyle demişlerdir: Bu, nefislerin, geceleyin Allah'ın rahmeti­nin inişine hazır hale gelişinden kinayedir. Çünkü gönül huzurunu ortadan kaldıran sesler kesilir; kalp, kendisim meşgul eden meş­galelerden, riyadan uzak olur. Bence hadis, bu izah yanında, "in­me" diye isimlendirebileceğimiz bir şeyin oluşunu da ifade etmek­tedir. Biz, kısmen bu manaya işaret etmiş bulunuyoruz. İşte bu iki sır sebebiyledir ki Rasûlullah (s.a.), "Rabbin, kula en yakın olduğu an, gecenin son anıdır. [148] buyurmuştur.

Yine o şöyle buyurmuştur:

"Gerçekten gecede öyle bir saat vardır ki, müslüman bir kimse o saata rastlar da Allah'tan dünya ve âhiret işine dair bir hayır is­terse, o istediğini Allah kendisine mutlaka verir. [149]

"Geceyi ihya etmeye bakın; çünkü bu, sizden önceki sâlihlerin yoludur. O, sizi Rabbinize yaklaştırıcı, günahlarınızı silici, kötü­lüklerden alıkoyucu bir kurbettir. [150]

Biz, daha önce günahların nasıl keffâret olunduğunu, kötü­lüklerden nasıl alıkonduğunu ve daha başka hususları anlatmış­tık, oraya bakınız.

Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:

"Kim, temiz (abdestli) olarak yatağına girer, Allah'ı zikrede ede uykuya dalar da, gecenin bir saatinde kalkar ve Allah'tan dünya ya da âhiret hayrına dair bir şey isterse, Allah onu kendisi­ne muhakkak verir. [151]

Hadisin manası bence şöyle: Kim, melekût âlemine benzer bir halde ve Allah'ın azametinden de korkarak uykuya dalarsa, gece uykuyla geçirdiği her an, uykuya başladığı an gibi işlem görür ve nefsi, Allah'ın mukarreb kullan arasında O'na dönmüş olur. [152]



[143] Buharı, Teheccüd, 12; Müslim, Müsâfırîn, 207.

[144] Buhârî, İlim, 40, Teheccüd, 5.

[145] Buhârî, Teheccüd, 5.

[146] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/44-45.

[147] Buhârî, Teheccüd, 14; Müslim, Müsâfirîn, 169.

[148] Kenzu'l-ummâl, 1/1766, 7/19602.

[149] Müslim, Müsâfirîn, 166.

[150] Tirmizî, De'avât, 101.

[151] Tirmizî, De'avât, 92; Ebû Dâvûd, Edeb, 98.

[152] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/45-46.