Konu Başlığı: Rasulullah ismailoğullarını ıslâh için gönderilmiştir Gönderen: Sümeyye üzerinde 05 Şubat 2011, 23:57:08 Hz. Muhammed (s.a), Îsmailoğullarını Islâh İçin Gönderilmiştir: Allah Teâlâ, efendimiz Hz. Muhammed’i (s.a.), onların yanlışlarını düzeltmek, bozulmuş yönlerini ıslâh etmek için göndermiştir. İşte bu amaçla gönderilen Hz. Peygamber (s.a.), mevcut konumu ele almış, onlardan Hz. İsmail’in (s.a.) şeriatına uygun olanlarını, Allah’ın nişanelerinden bulunanlarım korumuş; yapılan tahrifleri, bozmaları, şirkin ve küfrün nişanesinden olanları iptal etmiş, iptalini de tescil etmiştir. Adetler... vb., konularla ilgili hususlara gelince, onlarda uyulması gereken âdâb kurallarım koymuş, hoş karşılanmayan yönlerini belirtmiş, faydalı olan davranış biçimlerini açıklamış, yanlış töreleri yasaklamış, iyilerini emretmiştir. Aslî ya da amelî olup da fetret döneminde terkedilmiş bulunan her şeyi, aynen eski tazeleğiyle iade etmiş, böylece Allah’ın nimeti tamamlanmış, dini rayına oturmuştur. Cahiliye Dönemi İnsanları, Peygamber Göndermenin Caizliğini Kabul Ediyorlardı: Rasûlullah’ın (s.a.) gönderildiği sırada cahiliye dönemi insanları, peygamberlerin gönderilebileceği esasını kabul ediyorlar, yapılan amellerin karşılığının görüleceğine inanıyorlardı, temel iyiliklere itikatları mevcuttu, ikinci ve üçüncü türden irtifakları [627] biliyorlar ve bu yolda aralarında muameleler yürütüyorlardı. Cahiliye Döneminde Fâsıklar Ve Zındıklar da Vardı: Cahiliye döneminde iki zümre insanın bulunması, bunların aşikâr ve yaygın halde olmaları, bizim bu tezimizle bağdaşmazlık etmez. Bu iki zümre şunlardır: 1. Fâsıklar ve zındıklar: Fâsıklar, şeriat hilafına hayvanî ya da saldırgan fiiller işlerler, çünkü nefislerinin zebunudurlar. Bunların dinle ilgileri çok zayıftır. Bunlar, kendi nefisleri aleyhine fâsıklıklarına şehadetle millet/şeriat dairesinden çıkarlar. Zındıklar ise, kıt anlayışlı kimselerdir; şeriat sahibinin kasdının ne olduğunu anlayabilecek yetenekten yoksundurlar, onu taklit de etmezler, haber verdiği konularda onu tasdik de etmezler, körü körüne, toplumlarından korku duyarak kendi vehimleri içerisinde döner dururlar, insanlar onların bu hallerine tepki gösterirler, onları din imleğini boyunlarından sıyırıp atmış, dinden çıkmış kimseler olarak görürler. Onların hali toplumda tepkiyle karşılanıp, içinde bulundukları durum çirkin görüldüğüne göre, onların şeriat dairesinden çıkmış olmaları tezimize zarar vermez. 2. Cahiller ve gafiller: Bunlar, asla başlarını kaldırıp da dine bakmayan, ona hiçbir şekilde iltifat etmeyen kimselerdir. Kureyş içinde ve çevresinde yaşamakta olan Araplarda çoğunluğu bu zümre teşkil ediyordu. Çünkü peygamberlerle aralarından çok zaman geçmişti. Şu âyet de buna işaret etmektedir: “Bilakis O, senden önce kendilerine hiç bir uyarıcı (peygamber) gelmemiş bir kavmi uyarman için Rabbinden gönderilen hak (Kitap)tır.” [628] Şu kadar var ki onlar, yoldan tamamen çıkmış ve uzaklaşmış da değillerdi; aleyhlerine hüccet ikâme edilebilecek, bağlı kılınabilecek ve susturulabilecek bir durumda bulunuyorlardı. [627] İnsan yaşantısı için zorunlu olan her türlü insanî ilişkiler, mübadeleler vb. ikinci; insanlar arasında adalet tevziini sağlamak, güveni yaymak için ihtiyaç duyulan önlemler de üçüncü türden irtifaklar olmaktadır. Bu konu daha önce geçmişti.(Ç) [628] Secde: 32/3. |