Konu Başlığı: Rasûlullah ın s.a. içtihadı Gönderen: Sümeyye üzerinde 05 Şubat 2011, 16:53:00 Rasûlullah’ın (s.a.) İçtihadı: Rasûlullah’ın (s.a.) içtihadı, vahiy mesabesindedir. Çünkü Allah Teâlâ, onu, görüşünün hata üzerinde karar kılmasından korumuştur. Zannedildiği gibi, onun içtihadının nassla belirtilmiş bulunan şeylerden (mansâs) istinbat edilmiş olması gerekmez. Aksine çoğu kez şöyle cereyan eder: Allah Teâlâ, ona şeriatın maksatlarını, teşrî’, kolaylaştırma ve hüküm koyma kıstaslarını öğretir, bunun sonucunda o da, bu kıstaslardan hareketle vahiy yoluyla elde edilmiş olan maksatları açıklar. iv. Herhangi bir şekilde kayıtlamaksızın mutlak olarak zikrettiği hikmetler, maslahatlar ile ilgili sünnet. Bunları tahdit etmemiş, sınırlarını kesin çizmemiştir. Güzel huyları ve zıdlarını belirlemesi böyledir. Çoğu kez bu tür sünnetin dayanağı ictihâddır. Şu manada ki, Allah Teâlâ, ona irtifaklarla ilgili kıstasları öğretmiş, o da onlardan bir hikmet çıkarmış ve onu, o konuda küllî bir esas kılmıştır. v. Üstün ameller ve menkıbelerle ilgili sünnet. Bunlardan bir kısmının vahye, diğer bir kısmının da içtihada dayandığını düşünüyorum. Bu tür kıstasların açıklanması daha önce geçmişti. Üzerinde durmak, manalarını açıklamak istediğimiz sünnet işte bu kısım olmaktadır. B) Risalet Görevinin Tebliği Kabilinden Olmayan Sünnet: Bu tür sünnet hakkında Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: “Ben de nihayet bir insanın. Size dininizden bir şey emrettiğim zaman, onu alın; size kendi görüşümden bir şey emrettiğim zaman, ben de nihayet bir insanım.” [648] Hurma aşılanmasıyla ilgili sözü de şöyledir: “Şüphesiz ben, bir tahminde bulunmuştum. Beni kanaatimden dolayı sorgulamayın. Fakat ben size Allah’tan bir şey bildirirsem, onu alın. Çünkü ben asla Allah adına yalan söylemem.” [649] Bu kısım altına şu konulara dair olan sünnet girer: i. Tıbla ilgili hadisler. ii. “Siz, siyah ve alnı sakar ata bakın!” [650], türünden olan hadisler. Bu kabil sünnetin, dayanağı tecrübedir. iii. İbadet niyeti olmaksızın âdet kabilinden, bir kasıt bulundurmaksızın gelişi güzel yaptığı tasarrufları. iv. Folklor kabilinden olup, kavminin aniatageldikleri şeyleri zikretmesi. Ümmü Zer’ hadisi [651], Hurâfa hadisi [652] böyledir. Zeyd b. Sabit’in, huzuruna giren ve kendilerine Rasûlullah’ın (s.a.) hadislerinden anlatmasını isteyen kimselere söylediği şu sözü bu temayı işlemektedir: “Ben onun komşusu idim. Kendisine vahiy geldiği zaman beni çağırtırdı ve ben de inen vahyi, onun için yazardım. Biz dünya işleri konuştuğumuzda, o da bizimle birlikte konuşurdu. Biz âhiret işleri konuştuğumuzda, o da bizimle birlikte konuşurdu. Biz, yiyeceklerden bahsettiğimizde, o da bizimle bahsederdi. Şimdi bütün bunları size anlatayım mı?” [653] v. O güne has bazı cüz’î maslahatın kasdına yönelik olan, Ümmetin tamamı için bağlayıcı olmayan sünnet. Devlet başkanı sıfatıyla ordunun teçhizatı, ayırıcı alâmet (şiar) seçimi gibi konularla ilgili tasarrufları böyledir. Bu türden olan sünnet hakkında Hz. Ömer’in şu sözü dikkat çekicidir: “Remel ile ne ilgimiz var! Biz o gün remelle, Allah’ın haklarından geldiği bir kavme güçlü olduğumuzu göstermeye çalışırdık.” Hz. Ömer, sonra bunun başka bir sebebi olabileceğinden korkmuştur. Rasûlullah’ın (s.a.) birçok tasarrufu bu kısımdan sayılmıştır. “Kim, (savaşta) birini öldürürse, üzerindeki [654] ona aittir.” [655] Hadisi ve benzerleri bu kısımdandır. vi. Özel hüküm ve kazası: Rasûlullah (s.a.), bu konuda beyyine ve (olmaması halinde de) edilen yeminlere tabi idi. (Dolayısıyla verdiği kazaî hükümler, şahsa ve olaya özel olur.) Bu konuda Hz. Ali’ye şöyle buyurmuştur: “Olayda hazır olan, bulunmayanın görmediğini görür.” [656] [654] Elbise ve techizatı. (Ç) [655] Buhârî, Fardu'l-humus, 17. [656] Ahmed, 1/83. |