Konu Başlığı: Pazara gelmeden malın kapatılması Gönderen: Sümeyye üzerinde 22 Ocak 2011, 16:50:44 Pazara Gelmeden Malın Kapatılması; Pazara gelen kervanın karşılanması şöyle olur: Bir kervan pazara mal getirir, biri onu daha pazara girmeden, fiyatları öğrenmeden yolda iken karşılar ve malı, şehirdeki fiyatlardan daha ucuz bir fiyatla kapatır. Bu hem satıcıya hem de halka zararlı olabilecek bir davranıştır. Satıcıya zararlıdır; çünkü eğer pazara inseydi belki de daha pahalıya satacaktı. Bu yüzden böyle kimselere, zarar ettiğini öğrendiği takdirde muhayyerlik hakkı tanınmıştır. Halka da zararlıdır; çünkü bu ticarette bütün şehir halkının hakkı vardır. Şehircilik, ihtiyaç sahiplerinin bir sıraya konulmasını ve en muhtaçtan başlanılarak ihtiyaçların giderilmesini gerektirir. Eğer ihtiyaçta hepsi aynı düzeyde iseler, o zaman önceliği belirlemek için aralarında kur'a çekilir. Hal böyle iken, gelen malı tek bir kişinin kapatması bir tür zulümdür. Bununla birlikte şehir halkının yapacağımu hayyerlik hakkı gibi bir şey de yoktur. Çünkü adam, onların öz mallarım ifsad etmiş değildir; sadece edineceklerini umdukları mala ulaşmalarını engellemiştir. [1221] Başkasının Satışı Üzerine Satış: Başkasının satışı arasına girerek satış yapmaya kalkışmak ticaretle uğraşan arkadaşlarına karşı çok kötü bir muameledir ve onlara zarar verir. Birinci satıcının hakkı ortaya çıkmış ve rızkını elde edebilmenin yolu kendisine açılmışken, diğerinin çıkıp onu îf-sad etmesi, hakkını elinden almaya kalkışması bir tür zulümdür. Kardeşinin pazarlığı üzerine pazarlık da aynı şekildedir ve önceki müşterinin mutazarrır olmasına sebep olur. Pek çok niza ve kin duygusunun temelinde bu iki tür davranış vardır. Alıcı olmadığı halde, alıcıymış gibi davranıp pazarlık kızıştırmanın ve böylece fiyat artırmanın müşteriyi zarara sokacağı açıktır. [1222] Şehirlinin Bedevi Namına Satışı: Bu şöyle olur: Bedevî/köylü malını şehire getirir ve onu o günkü rayiç fiyattan satmak ister. Şehirli gelir ve ona: "Malını benim yanımda bırak, ben onu zaman içinde daha pahalıya satayım," der. Bedevi daha ucuz fiyata satacak olsa ve böylece şehirliler bundan yararlansa, sonuç itibariyle bundan kendisi de yararlanmış olacaktır. Çünkü tüccarın yaptığı iş iki şekilde olur: i. Bekleterek son derecede ihtiyacın arttığı bir ortamda pahalı bir fiyattan satmak. Bu durumda mal uzun süre elinde kalır ve dönmez. ii. Az bir kârla satıp, hemen tüketip, arkasından yine mal getirip piyasaya sürmek, böylece sürümden kazanmak. Bu ikinci yol, hem tüccar için hem de şehir halkı için daha uygun olacaktır ve bereketi de boldur. [1223] İhtikâr: Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: "Kim ihtikâr yaparsa, o günahkârdır.[1224] "Pazara mal sürenin (câlib, ithalatçı) rızkı bol olur; ihtikârcı ise melundur. [1225] Çünkü şehir halkının ihtiyacına rağmen malı, sırf pahalansın da yüksek fiyattan satsın diye karaborsada tutmak, piyasaya sürmemek onlara zarar veren bir tasarruftur ve bu şehir düzenini bozar. [1226] [1221] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/339-340. [1222] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/340. [1223] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/340. [1224] Müslim, Müsâkât, 129. [1225] îbn Mâce, Tkârât, 6. [1226] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/340-341. |