Konu Başlığı: Organlara karşı işlenen cinayetler Gönderen: Sümeyye üzerinde 19 Ocak 2011, 14:50:13 II- Organlara Karşı İşlenen Cinayetler İnsanların organlarına karşı işlenen cinayetlerle ilgili hükümlerde şu ilkeler göz Önünde bulundurulmuştur: 1. Taammüden olması halinde kısasa başvurulması. Ancak, kısas işlemi cânînin helakine götürebilecekse, o zaman kısas yapılamaz. Bu konuda şu âyet vardır: "Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa-kûlak, dişe diş. Yaralar da kısastır (yani her yaralama misli ile cezalandırılır).[209] Göz, kızdırılmış ayna ile; diş, törpü ile kısas olunur; yerinden çıkarılmaz. Çünkü bunda fazla ezâ verme ihtimali vardır. Yaralamalarda ise bakılır. Eğer mûzıha ise, yaranın derinliği kadar bıçaktan tutulur ve öylece kısas yapılır. Eğer kemikte kırılma varsa, o zaman kısas yapılamaz. Çünkü helak olmasından korkulur. Bazı tabiînden, tokata tokat; çimdike çimdik şeklinde olacağı rivayet edilmiştir. [210] Organın İşlevini Yapamaz Hale Gelmesi Durumunda Hüküm: 2. insanda mevcut bulunan kuvvelerden birinin artık çalışmaz hale gelmesi durumunda tam diyet gerekir. Tutma, yürüme, görme, işitme, akıl ve cinsel güç gibi kuvvelerden birinin tecavüz sonucunda artık normal işlevini kaybetmesi, kişinin insanlara yük haline gelmesi, kendi başına geçimini temin etmeden âciz hal alması, insanlar arasında arlanmayı gerektirecek bir duruma düşmesi gibi müsle olan, ALLAH'ın yarattığını değiştirme manası taşıyan, hayatı boyunca etkisi devam edici özellik arzeden mağduriyetlerde tam diyet gerekir. Çünkü bu, büyük bir zulümdür ve Allah'ın yaratmasını değiştirmektir, müsledir, arlanmasını muciptir. İnsanlar, bu tür zulme maruz kalanlara -öldürme olaylarında yaptıkları gibi- pek aldırış etmezler; onun halini hem zâlim, hem hâkim, hem zâlimin asabesi, hem de mazlumun asabesi önemsemez. İşte bu durum, işin üzerinde dikkatle durulmasını, meselenin teyit edilmesini, bu gibi cinayetlere en üst düzeyde caydırıcı bir müeyyidenin konulmasını gerektirmiştir. Bu konuda delil, Rasûlullah'ın (s.a.) Yemen halkına göndermiş olduğu mektubunda yer alan şu sözleridir: "Burunda, eğer tamamen kesilmişse diyet vardır; dişlerde diyet vardır, dudaklarda diyet vardır, husyelerde diyet vardır, erkeklik organında diyet vardır, omurgada diyet vardır, gözlerde diyet vardır. (...) Akılda diyet vardır.[211] Eğer bu kuvvelerin işlevlerinin yarısını itlaf etmişse, o zaman yarım diyet gerekir. Buna göre bir ayakta yarım diyet vardır, bir elde yarım diyet vardır. Onda birinin itlafı durumunda -ayak ve el parmaklarından birinin kesilmesi gibi- diyetin onda biri vardır. Her diş için diyetin yirmide biri vardır. Aslında dişlerin sayısı yirmi sekiz ya da yirmi altıdır. Her kırılan dişe mukabil, tüm diyetin bu sayıya bölünmesi kusurlu olacağından hesapta uzmanlık gerektirir. Şeriatta ise kolaylık esas olduğundan her diş karşılığında yirmide bir (beş deve) diyet konulmuştur. [212] Yaraların Diyeti: 3. Bir organın işlevini tamamen ya da yarısını ortadan kaldırmayan, müsle sayılmayan, zaman içerisinde iyileşip, kapanan ve geçen yaralama olması. Bu tür tecavüzleri; can, ya da el ve ayak gibi bir organ itlâfıyla sonuçlanan bir cinayet gibi kabul etmek ve dolayısıyla tüm ya da yarım diyet gerekir şeklinde hükmetmek uygun değildir. Öbür taraftan tümden cezasız bırakılması ve karşılığında bir şey kılınmaması da uygun olmaz. [213] Yaralar Ve Diyet Miktarları: i. Mûzlha: Yaralamalarda diyet konusunda dikkate alınacak en hafif yaralama mûzıhadır. Çünkü daha aşağı derecede olması halinde onlara sıyrık, çizik vb. denilir. Mûzıha, et ile baş kemiği arasındaki zarın yırtılıp kemiğin meydana çıkmasıdır. Bunun diyeti yirmide birdir. Çünkü yirmide bir (beş deve eder), hesapta inceliğe dalmadan öğrenilebilecek en küçük paydır. Şer'î hükümlerde bu gibi konularda hüküm, miktarı hem muhasip hem de başkalarınca kolayca bilinebilecek belli hisseler üzerine kurulur. ii. Munakkile:[214] On beş deve diyet gerekir. Çünkü bunda hem yarma, hem kırma, hem de yerinden oynatma vardır. Dolayısıyla üç mûzıha mesabesinde sayılır. iii-iv. Câife[215] ve âmme[216]: Bunlar en tehlikeli yaralardır. Dolayısıyla bunlardan her biri için diyetin üçte birinin takdir edilmesi uygun olur. Üçte bir, yarının altında olan miktarları belirlemede kullanılır. Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: "Sununla şu eşittir (Bunu derken, serçe parmakla baş parmağa işaret etmiştir). [217] "Ön diş ile azı dişi eşittir. [218] Bunun sebebi şudur: Her organa has olan faydaları zabturapt altına almak zordur. Bu itibarla hüküm, onların işlevlerine değil de isim ve türlerine bağanmıştır. [219] [209] Mâide5/45. [210] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/492. [211] bkz. Nesâî, Kasâme, 46. [212] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/492-493. [213] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/493. [214] Munakkile: Baş ve yüzde meydana gelen ve kemiğin yerinden oynadığı, küçük parçalar halinde kırıldığı yaradır.(Ç) [215] Câife: Göğüs ya da karın boşluğuna kadar giden yaralardır.(Ç) [216] Amme: Beyin zarının ortaya çıktığı yaradır.(Ç) [217] Ebû Dâvûd, Diyât, 18. [218] Ebû Dâvûd, Diyât, 18. [219] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/493-494. |