Konu Başlığı: Niyet ruh ibâdet bedendir Gönderen: Sümeyye üzerinde 25 Ocak 2011, 13:58:22 Niyet Ruh, İbâdet Bedendir: Bil ki: Niyet ruh, şekil olarak ibadet ise bedendir. Ruh olmadan, bedende hayat olmaz. Ruh ise, bedenden ayrıldıktan sonra da yaşantısını sürdürür; ancak beden olmadan canlılık emarelerini tam olarak gösteremez. Bunun içindir ki Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: "Onların ne etleri, ne de kanları Allah'a ulaşır; fakat O'na sadece sizin takvanız ulaşır. [917] Rasûlullah (s.a.) da şöyle buyurmuştur: "Ameller ancak niyetlere göredir.[918] Rasûlullah (s.a.), pek çok yerde niyeti hâlis olan, ancak engel bulunduğu için işleme imkânı olmayan kimselerin, o ameli sanki işlemiş gibi sevap alacaklarını beyan buyurmuştur. Buna göre meselâ yolcu ve hasta kimsenin, daha önce devamlı yapmakta oldukları zikirlerini (vird) yolculuk ya da hastalık sebebiyle yapamamaları halinde, sanki onları yapıyorlarmış gibi kendilerine sevap yazılmaktadır. Keza infâk etmek azminde olan ve fakat yoksulluk sebebiyle buna imkânı olmayan kimse, infakta bulunmuş gibi sevap almaktadır. Niyetten maksadımız, kişiyi amele iten saiktır. Bu, Allah Teâlâ'nın, peygamberler diliyle bildirmiş olduğu, itaat edene sevap, isyan edene ceza verileceği şeklindeki ilâhî verilerin tasdiki, ya da emrettiği ve yasakladığı konularda Allah Teâlâ'nın hükmüne uyma tutkusudur. Bunun için, Sâri' Teâlâ'nın, riya (gösteriş) ve şöhret (süm'a) için iş yapmayı yasaklaması ve en açık bir şekilde bunların kötülüklerini beyan etmesi vacip olmuştur. Bu meyanda olmak üzere Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: "Kıyamet gününde en evvel aleyhlerine hükmedilecek olanlar üç kişidir: Birincisi, kahraman desinler diye cihada katılmış ve öldürülmüş bir adamdır, ikincisi, âlim desinler diye ilim öğrenmiş ve öğretmiş bir adamdır. Üçüncüsü de, cömert desinler diye, hayır yollarına harcamada bulunmuş bir kimsedir. (Meleklere) emrolu-nur ve bunlar, yüzleri üstü cehenneme sürülürler. [919] "Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: Ben, ortakların şirkten en müstağnisİyim. Her kim bir amel işler, onda benimle birlikte başkasını ortak eylerse, onu şirkiyle başbaşa bırakırım. [920] Ihlâs İle Yapılan Bir Amele Muttali Olunmasının Mü'mini Sevindirmesi: Ebû Zer (r.a.), Rasûlullah'a (s.a.) şöyle sordu: "Bir adam hayır namına bir iş yapar da, bunun üzerine halk onu överse ne buyurursun?" Rasûlullah (s.a.) buna şöyle cevap verdi: "Bu mü'minin âcil (peşin) müjdesidir.[921] Bu hadis, kişinin, âmeli sırf Allah için yapması haline mahsustur. Bu durumda onun hakkında yeryüzüne hüsnü kabul İner ve bunun sonucu olarak da insanlar onu severler. Konuyla ilgili Ebû Hureyre (r.a.) hadisi ise şöyle: Dedim ki: "Yâ Rasûlallah! Ben evimde namazlığımda ibadet halinde iken, yanıma biri girdi ve beni o halde görmesi hoşuma gitti. Ne buyurursun?" Rasûlullah (s.a.) bana şöyle cevap verdi: "Ey Ebû Hureyre! Allah, sana merhamet etsin. Bu durumda sana iki ecir vardır;gizli ibadet ecri, aşikârelik ecri. [922]Bunun manası, ondan hoşlanma halinin, ibadeti işlemeye asıl saik olmamasıdır. Gizli ibadet ecrinden maksat, gizli halde gerçekleşen ihlâs sevabı, aşikârelik sevabı da, Allah'ın dininin yayılması, râşid sünnete başkalarının da muttali kılınması sevabıdır. [923] [917] Hacc 22/37. [918] Buhârî, îmân, 41; Müslim, İmâre, 155. [919] bkz. Müslim, İmâre, 152. [920] Müslim, Zühd, 46. Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/257-258. [921] Müslim, Birr, 166. [922] bkz. İbn Mâce, Zühd, 25. [923] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/258-259. |