๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hüccetullahil Baliğa => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 10 Şubat 2011, 18:20:51



Konu Başlığı: Namazın zsasını üç şey teşkil eder
Gönderen: Sümeyye üzerinde 10 Şubat 2011, 18:20:51
Namazın Esasını Üç Şey Teşkil Eder:


1. Huşu:

Namazın aslı üç şeyden müteşekkildir:

a) Bunlardan birincisi, Allah Teâlâ’nın celâl ve azametini dü­şünme sonucunda kalbin huşu ile dolmasıdır.

b) Sonra dilin, bu azameti, bu huşûyu, en açık kelimelerle ifa­de etmesidir.

c) Daha sonra da organların, kalpteki huşûya uygun düşecek hareketlerde bulunmasıdır. Şâir şöyle demiştir:

 

“Üç şey vardır ki, bana olan nimetlerinizi sayar döker

Elim, dilim ve gizli bulunan kalbim...”

2. Niyaz (münâcât):

Kulun saygı göstermek amacıyla yapacağı fiillerden biri, Al­lah Teâlâ’nın huzuruna niyazla durması, yönünü ve gönlünü O’na çevirmesidir.

Bundan daha üstünü, kendi zelilliğini, Rabbinin de izzetini bütün benliğinde hissetmesi ve bunun bir göstergesi olarak başını öne eğmesidir. Zira bütün insanlarda ve hayvanlarda başın yukarı dikilmesi, fıtrî olarak azgınlık ve büyüklenme emaresi, boynun bü­külmesi de huşu ve teslimiyet belirtisi olmaktadır. Bu manaya işa­ret olmak üzere Yüce Allah şöyle buyurmuştur:

“Biz dilersek, onların üzerine gökten bir mucize indiririz de, ona boyun eğmek zorunda kalırlar.” [365]

3. Yüzü toprağa sürmek (secde etmek):


Bundan daha ilerisi, kişinin en şerefli ve duyularının hepsi­nin bir arada bulunduğu uzvu olan yüzünü Yüce Allah’ın huzurun­da toprağa sürmesidir.

Sözünü ettiğimiz saygı gösterme amacıyla yapılan bu hare­ketler, insanlar arasında yaygın bulunmaktadır ve gerek namazla­rında ve gerekse hükümdarlarının ve emirlerinin huzurunda bu tür davranışlarda bulunmaktadırlar.                                       

En güzel namaz, en aşağı mertebeden başlayarak en üstün olanına doğru bu üç hali içinde toplayan namazdır. Böylece, huşu ve kulun kendi zaafım hissetmesinde de giderek bir artış olacaktır. Sonra bu aşağıdan yukarıya doğru yükselme halinde, ne sırf en yüce saygı şeklinde, ne de yukarıdan aşağıya doğru düşüş halinde bulunmayan sonsuz faydalar vardır.

 

Namaz, Allah Teâlâ’ya Yaklaştıran Amellerin Anasıdır:
 

İnsanı, Allah Teâlâ’ya yaklaştıran amellerin anası olarak, ne O’nun azameti hakkında tefekkürde bulunmak, ne de sürekli O’nu zikretmek değil de namaz kılınmıştır. Çünkü Allah Teâlâ hakkın­da sağlıklı tefekkürde bulunmak, ancak üstün şahsiyetler için uy­gun ve mümkün olabilir. Oysaki bu kabiliyette insanlar çok azdır. Çoğunluğu oluşturan sıradan insanlar, Allah Teâlâ hakkında te­fekkürde bulunmaya dalarlarsa, aptallaşırlar ve bir kazanç elde etmek şöyle dursun ellerindeki sermayeden de olurlar. Zikir ise, çoğunluk hakkında, ona açıklık getirecek, bedeniyle işleyeceği, adabına riayet edeceği saygı ifade eden amellerle desteklenmediği sürece lâklakadan ibaret kalır, herhangi bir fayda sağlamaktan uzak olur.

 

Namaz, Allah Teâlâ’nın Azameti Hakkında Bir Tefekkürdür:

 

Namaz ise, her ikisinden [366] farklıdır; o, aşağıdaki unsurların bir araya gelmesinden oluşmuş bir hakikattir:

1. Tefekkür: Namaz, ikinci kasıtla Allah Teâlâ’nın azameti hakkında bir tefekkür ile herkesin yapabileceği bu tefekküre tabi olarak doğan bir iltifat halidir. Kabiliyeti olan kimselerin, şühûd deryasına dalmasına mani olacak bir şey yoktur; aksine bu durum, kişiyi son derece uyarır.

2. Dua ve niyaz: Namazın ikinci bir unsuru, amelini sırf Al­lah Teâlâ için işlemiş, yüzünü Allah’a doğru çevirmiş olduğunu be­lirten, yardımı sadece O’ndan istediğini ifade eden dua ve niyaz­lardır.

3. Fiiller: Namazın üçüncü unsuru ise secde ve rükû gibi say­gı ifade eden fiillerdir.

Bu üç unsurdan her biri, diğerinin destekleyicisi, tamamlayıcısı ve uyarıcısı mahiyetindedir. Böylece namaz, avam-havas bü­tün insanlar için faydalı olmakta, her insanın kabiliyetinin gerek duyduğu şeyin ortaya çıkması için güçlü bir ilaç etkisi yapmakta­dır.



[365] Şuarâ: 26/5.

[366] Yani tefekkür ve zikirden. (Ç)