๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hüccetullahil Baliğa => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 26 Ocak 2011, 15:25:49



Konu Başlığı: Namazın Ruhu
Gönderen: Sümeyye üzerinde 26 Ocak 2011, 15:25:49
Namazın Ruhu:

 

Namazın ruhu, Allah ile hemhal olmak, ceberut âlemine açıl­mak, Allah Teâlâ'nın celâl ve azametini hatırda tutmak, bununla birlikte sevgi ve gönül huzuruyla karışık bir saygı haline sahip ol­maktır, "ihsan, sanki O'nu görüyormuşsun gibi Allah'a kulluk et­mendir; her ne kadar sen O'nu görmüyorsan da, O seni görüyor. [752]hadisi bu manaya işaret olmaktadır.

Nefsin, namazda bu hale ulaşabilmesi için nasıl alıştırma ya­pacağına şu hadiste işaret edilmiştir:

"Allah Teâlâ, 'Namaz sûresi olan Fâtiha'yı kendimle kulum arasında yarıya taksim ettim. Hem kulumun dilediği şey onun­dur.' buyurdu. Kul, 'el-Hamdu Hilafı rabbi'l-âlemîn' dediği zaman Allah Teâlâ, 'Kulum bana hamdetti,' der. 'er-Rahmâni'r-rahîm'de­diğinde Allah Teâlâ, 'Kulum bana sena etti,' der. 'Mâliki yevmi'dîn' dediğinde, Allah Teâlâ, 'Kulum beni temcîd eyledi der. (Bir defasında, 'Kulum işlerini bana havale eyledi,' der buyurmuştur.) Kul, 'İyyâke na'budu ve iyyâke nestetn' dediği zaman Allah Teâlâ, 'Bu kulumla benim aramdadır; hem kulumun dilediği onundur,' der. Kul, 'Ihdina's-sırâta'l-müstakîm sırâta'llezlne en'amte aley­him gayri'l-mağdûbi aleyhim velâ'd-dâllîn' dediği zaman Allah Teâlâ, 'İşte bu kulumundur, hem kulumun dilediği onundur,' buyurur.[753]

Bu, namazda kulun söylediği her kelimeye Allah Teâlâ'nın vereceği karşılığın düşünülmesinin emredilmiş olduğuna işarettir. Çünkü bu, devamlı olarak huzurda bulunulduğunu güçlü bir şekil­de hatırlatır.

Namazın, ayrıca Rasûlullah (s.a.) tarafından belirlenen dua ve zikirlerle yapılması da gerekir. Bunlar, Hz. Ali (r.a.) ve daha başkalarından gelen hadislerde zikredilmiştir. [754]


Kur'ân Tilâvetinin Ruhu:
 


Kur'ân tilâvetinin ruhu, büyük bir şevk ve saygı ile Allah Teâlâ'ya yönelmek, Kur'ân'ın mev'izeleri üzerinde düşünmek, hü­kümlerine boyun eğeceğini içinde duymak, emsal ve kıssalarından ibret almak, Allah Teâlâ'nın sıfat ve âyetlerinden her bahsedişinde "Sübhânallah" demek; cennet ve rahmetten söz edildiği her yerde, O'nun fazl ü kereminden istemek; cehennemden ve gazabından söz edilen yerlerde ise Allah'a sığınmaktır.

Nefsin öğüt alması ve böylece etkilenmeye alışması konusun­da Rasûlullah'ın (s.a.) belirlediği yol budur. [755]             

 

Zikrin Ruhu:   
 


Zikrin ruhu, ceberut âlemine huzur ve istiğrak halinde yönel­mektir. Bunun alıştırması da, "Lâ ilahe illallahu vallahu ekber" deyip, sonra Allah Teâlâ'dan buna cevap olarak, "Lâ ilahe illâ ene ve ene ekber[756]dediğini duymaktır. Sonra, "Lâ ilahe illallahu vahdehû lâ şerike leh" deyip, Allah Teâlâ'dan buna karşılık olarak "Lâ ilahe illâ ene vahdî lâ şerike lî[757] dediğini duymaktır. Böyle böyle hicap (perde) kalkıncaya kadar ve istiğrak hali gerçekleşin­ceye kadar devem eder. Nitekim Rasûlullah (s.a.), buna işaret et­miştir.[758]




[752]  Buhârî, îmân, 37; Müslim, îmân, 57.

[753] Müslim, Salât, 38, Ebû Dâvûd, Salât, 132.

[754] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/211-212.

[755] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/212.

[756] Manası: Benden başka ilâh yoktur ve ben en büyüğüm.

[757] Manası: Tek benden başka ilâh yoktur; benim ortağım yoktur.

[758] Tirmizî'nin Ebû Sa'îd ve Ebû Hureyre'den rivayet ettiğine göre Rasûlul­lah (s.a.) şöyle buyurmuştur: "Kim, 'Lâ ilahe illallahu vallaku ekber' derse, Allah Teâlâ onu, 'Lâ ilahe illâ ene ve ene ekber' diyerek tasdik eder."

Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/212-213