Konu Başlığı: Müşteriyi aldatmaya yönelik olması Gönderen: Sümeyye üzerinde 22 Ocak 2011, 16:49:16 8. Müşteriyi Aldatmaya Yönelik Olması: Yasak sebeplerinden biri, malın müşteriye olduğu gibi göste-rilmeyip, kusurunun gizlenmesidir. Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: "Sütlü gözükmesi için deve ve koyunu sağmayarak müşteriyi aldatmayın! Kim böyle bir hayvanı satın alırsa, onu sağdıktan sonra iki şey arasında muhayyerdir: Razı olursa tutar, razı olmazsa onu beraberinde bir sâ' hurma (bir rivayette "bir sâ' yiyecek, buğday değil" diye de gelmiştir) ile birlikte iade eder. [1227] Hadiste geçen "tasriye" kelimesi, müşterinin sütlü sanmasını sağlamak için hayvanı birkaç gün sağmayarak sütünü memesinde toplamak demektir. Bu şekilde hileli bir satış, meclis ya da şart muhayyerliği olan akde benzer. Çünkü akit sanki, malın sütlü olması şartı üzerine kurulmuş gibidir. Dolayısıyla mesele, "el-Harâcu bi'd-damân= Cereme kime semere ona[1228] ilkesinin kapsamına girmez. Sonra sağılan sütün tüketildikten sonra miktarının bilinmesi imkânsızdır. Özellikle de tarafların cimri davranmaları durumunda çözüm iyice zorlaşır. Bu gibi durumlarda, galip hali dikkate alarak nizayı Önleyecek orta bir sınır getirmek gerekir. Deve sütünde ağır bir koku olur, (çok ve) ucuz bulunur; koyun sütü lezzetli olur, (az ve) pahalı bulunur. Dolayısıyla ikisinin hükmü aynı olur. Bu durumda günlük yiyecek maddesi olan Hicaz'da hurma, bizim buralarda arpa ve mısırdan pirinç ve buğday değil, çünkü bunlar en kaliteli ve en pahalı gıda maddeleridir bir sâ' verilmesine hükmetmek taayyün eder. Bu hadisle amel etme konusunda başarılı olamayan bazı kimseler kendilerinden bir kaide koyarak şöyle bir mazeret ileri sürmüşlerdir: "Fakih olmayan bir râvî tarafından rivayet edilen her hadis, eğer re'ye uygun düşmüyorsa, onunla amel edilmez." Bu kaide her ne kadar kendi içerisinde tartışmaya açık ise de, bu hadise zaten uymaz. Çünkü hadisi Buhârî, İbn Mes'ûd'dan (r.a.) da tahrîc etmiştir ki, İbn Mes'ûd'un fıkhı hakkında hiçbir diyecek yoktur. Hem bu takdir, şer'an belirlenmiş diğer miktarlar gibidir ve akıl, ondaki güzelliği bir ölçüde idrak edebilir. Özellikle bu miktarın belirlenmesindeki hikmeti ise, ancak ilimde rüsûh mertebesine ulaşmış kimselerin akılları kavrayabilir. Rasûlullah (s.a.), içinde ıslaklık bulunan zahire yığını hakkında da şöyle buyurmuştur: "Onu zahirenin üstüne koysaydın da insanlar görseydi ya! Aldatan bizden değildir.[1229] 9. Aslen Mubah Olan Bir Şeyin Satımına Kalkışılması: Yasaklık gerekçelerinden biri de, aslında mubah olan ve herkesin istifadesine sunulmuş bulunan bir şeyin satımına kalkışıl-masıdır. Meselâ bir kaynak suya zorba birinin el koyup, satmaya kalkışması gibi, Bu, Allah'ın mülkünde haksız bir yolla tasarrufa girişmektir ve insanlara zararlı olmaktadır. Bu yüzden Rasûlullah (s.a.), otlak satımına vasıta olarak kullanılan suyun fazla kısmını satmayı yasaklamıştır. [1230] Bu şöyle olur: Zorba biri kalkar ve bir su kaynağına ya da vadiye el koyar ve hiçbir kimsenin hayvanlarını orada ücretsiz suîamasına müsaade etmez. Bu, mubah olan ot/otlakm para karşılığında satılması anlamına gelir. Bu ise bâtıldır. Çünkü su ve ot/otlak herkes için mubahtır. Bu konuda Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: "Allah Teâlâ, ona, 'Bugün, fazl ü keremimi senin elinin emeği olmayan şeyi esirgediğin gibi senden esirgiyorum.' buyurur: [1231] Şöyle de denilmiştir: İhtiyaç miktarından fazla olan suyu, içmek ve hayvanlarım sulamak isteyen kimseye satmak haramdır. Nitekim bu manada olmak üzere Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: "Müslümanlar üç şeyde müşterektirler: Su, ot/otlak ve ateş.[1232] Bence hadis, bu sayılanlardan mülk altında olanlarda yardımlaşma halinde olmanın müstehaplığını güçlü bir şekilde ifade eder. Mülk olmayanlarda ise hüküm zaten açıktır. [1233] [1227] Buhârî, Büyü', 64; Müslim, Büyü', 23-28. [1228] Ebû Dâvûd, Büyü', 71. [1229] bkz. Ebû Dâvûd, Büyü', 3452. Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/341-342. [1230] bkz. Ebû Dâvûd, Büyü', 3473, 3478. [1231] Fethul-Bârî, 5/43. [1232] Ebû Dâvûd, Büyü', 3477. [1233] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/342-343. |