Konu Başlığı: Müezzine icabette bulunmak Gönderen: Sümeyye üzerinde 02 Şubat 2011, 19:14:49 Müezzine İcabette Bulunmak: Ezan, dinî nişanelerden biridir. İnsanların dine girip girmediklerinin anlaşılması için bir alâmettir. Bu itibarla ezana katılınması istenmiştir ki, ezan ile istenilen şeyi insanların açıkça ortaya koymuş olmaları sağlansın. Dolasıyla ezanı duyan kişi, çağrıya, zikri ve kelime-i şehadeti tekrarlayarak, güç ve kudretin yalnız Allah’a ait olduğunu vurgulayarak katılacak; taate yönelmesinin kendinde bulunan bir üstünlükten kaynaklandığı gibi yanlış bir düşünceye kapılmayacak [1113], bütün kalbiyle ezana yönelecektir. İşte bu takdirde o insan, cennete girer. Çünkü bütün kalbiyle çağrıya katılması, Allah’ın dinine boyun eğmenin ve yüzünü Allah’a teslim etmenin bir göstergesi olmaktadır. Ayrıca Rasûlullah’a (s.a.) dua etmesi de istenmiştir ki, onun getirdiği dini kabul ettiğini, ona karşı sevgi beslediğini tam anlamıyla ifade edebilsin. Ezan Ve Kamet Arasında Dua: Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: “Ezan ve kamet arasında yapılan dua geri çevrilmez.” [1114] Bu, ilahî rahmetin inmesi ve her tarafı kaplamasından, dua edenin de tam bir teslimiyet arzederek ilahî rahmeti hak edecek bir konumda olmasındandır. Çifte Ezan: Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Bilal [1115], ezanı geceleyin okur; bu itibarla siz İbn Ümmü Mektûm [1116] okuyuncaya kadar yiyin, için!” [1117] Bu hadisten şu çıkar: Devlet başkanı, ihtiyaç gördüğü takdirde, sesleri halk tarafından tanınan iki müezzin görevlendirebilir ve halka falanca müezzinin geceleyin, filancanın da tam vaktinde ezan okuyacağını, dolayısıyla ikinci müezzin okuyuncaya kadar yiyip içebileceklerini söyleyebilir. Böylece birinci ezan geceyi uyanık geçirenler ve sahuru bekleyenler için bir vakit ilamı olur; uyuyanlar için de kalkmaları, (teheccüd) namazı kılmaları ve sahur için vakit bulmaları imkânı doğar. Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: “Namaz için kamet getirildiği zaman, ona koşarak gelmeyiniz; yürüyerek (ağırbaşlı bir şekilde) geliniz.” [1118] Bence bu hadis, ibadetler konusunda aşırılığa kaçılmamasına bir işarettir. [1113] Bunu, müezzin "Hayye ala's-salâh" ve "Hayye alal-felâh" dediğinde "Lâ havle velâ kuvvete illâ bulak" sözünü tekrarlamak suretiyle ifade edecektir. (Ç) [1114] Ebû Dâvûd, Salât, 35; Tirmizî, Salât, 44. [1115] Peygamberimizin ilk müezzini. [1116] Abdullah b. Ümmü Mektûm: Gözleri görmezdi. Abese sûresinin inişine sebep olan zattır. Peygamberimiz, savaş gibi sebeplerle Medine'den ayrıldığında onu yerine halef bırakırdı. [1117] Buhârî, Ezan, 13. [1118] Buhârî, Ezan, 21. |