๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hüccetullahil Baliğa => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 08 Şubat 2011, 16:34:07



Konu Başlığı: Maslahatı gerçekleştirici kıyaslar yapma
Gönderen: Sümeyye üzerinde 08 Şubat 2011, 16:34:07
2. Maslahatı Gerçekleştirici Kıyaslar Yapma:

 

Allah Teâlâ, peygamberine şer’î bir hükmü vahyeder ve o hükmün sebep ve hikmetine onu vakıf kılar. Bu durumda peygam­ber, o maslahatı esas alarak ona bir illet belirleyebilir ve onu hük­me medar kılabilir. İşte bu, Rasûlullah’ın (s.a.) kıyası olmaktadır. Ümmetinin kıyası ise, nass ile belirlenmiş bir hükmün illetini bilmeleri ve onu hükme medar yapmalarıdır. [537] Bunun örneği, Rasûlullah’ın (s.a.) sabah, akşam ve uyku saatinde okunmasını istediği zikirlerdir. Rasûlullah (s.a.), namazların meşru kılınmasındaki hikmete vakıf olduğundan, bu konuda ictİhâdda bulunmuştur.

 

3. Ayetin Sevk Sebebini Anlama Ve Bu Doğrultuda Hükümde Bulunma:
 


Bir diğer esas, Rasûlullah’ın (s.a.) bir âyetin niçin sevkedildiğini anlaması halinde, anlayışı doğrultusunda hükümde bulunma­sıdır. İncelik ve kapalılık ya da birden fazla manalara ihtimali se­bebiyle bir başkasının anlayamayacağı bir hususu Rasûlullah (s.a.) anlar ve bu anlayışı doğrultusunda hükümde bulunur: Ör­nek:

“Şüphesiz Safa ve Merve Allah’ın nişanelerindendir.” [538] Bu âyette, Rasûlullah (s.a.), Safa’nın Merve’den önce zikredil­mesinden, meşru olan hükmün beyan tarzına uygunluğu sonucu­nu çıkarmış ve:

“(Sa’y ederken) Allah’ın başladığından (Safa’dan) başlayın.” [539] Buyurmuştur. Âyetten, sorulan soruya uygun olarak gelmiş olması da anlaşılabilirdi.

“Güneşe de aya da secde etmeyin. Onları yaratan Allah’a sec­de edin.” [540]

“Yıldız batınca da “batanları sevmem’dedi.” [541] Rasûlullah (s.a.), bu iki âyetten, güneş ve ay tutulması anın­da namaz kılmanın müstahaplığı hükmünü çıkarmıştır.

“Doğu da batı da Allah’ındır. Nereye dönerseniz Allah’ın yü­zü (zatı) oradadır.” [542]

Rasûlullah (s.a.), bu âyetten, namaz kılarken kıbleye (Ka’be) yönelmenin, mazeret halinde düşebilecek türden bir farz olduğunu anlamış, gece karanlığında kıble cihetini araştırıp namaz kıları, sonra da yanlış yöne doğru kıldığı anlaşılan kimsenin namazını; şehir dışında binek üzerinde nafile namaz kılanın namazını kıble şartından muaf tutmuştur.


 

[537] Yani nerede illet varsa orada hüküm de var, nerede illet yoksa orada hüküm de yok şeklinde hareket etmeleri. (Ç)

[538] Bakara: 2/157.

[539] İbn Kesir, 1/199.

[540] Fussilet: 41/37.

[541] En'âm: 6/76.

[542] Bakara. 2/115.