Konu Başlığı: Maişet adabı Gönderen: Sümeyye üzerinde 18 Ocak 2011, 17:50:41 MAİŞET BAHSİ Maişet Âdabı: Bil ki: Yerleşime elverişli bütün coğrafî bölgelerdeki insanlar, yemelerinde, içmelerinde, giyim ve kuşamlarında, oturuşlarında, kalkışlarında ve diğer durum ve davranışlarında belirli âdâb kurallarına riayet etme konusunda hemfikirdirler. Bu, mizaçlarının bozuk olmaması halinde insanın bir yaratılış özelliği gibi gözükmektedir; bireylerin bir araya gelmesi ve birbirlerini görmeleri anında bunlara riayet etmek insanlığın gereği olmaktadır. [468] Maişet Âdabının Konulması: Bu konuda insanların yaklaşımları farklı olmaktadır. Kimileri, tabiî hikmet kuralları doğrultusunda hareket etmeyi yeğlerler; her konuda, tıb ve tecrübe verilerine dayanarak faydası umulan şeyleri yapmayı, zararından korkulan şeyleri terketmeyi tercih ederler. Kimileri dinlerinin telkin ettiği ihsan kuralları doğrultusunda hareket ederler. Kimileri de hükümdarlarına, bilgelerine ve rahiplerine benzemeye çalışarak işi götürmek isterler. Kimi de daha başka yollara başvururlar. Bunlardan bazıları faydalar içerir; bu yüzden onlara dikkat çekilmesi ve yapılmasının emredilmesi gerekir. Bazılarında ise zararlar bulunur; onların da yasaklanması ve haklarında dikkat çekilmesi gerekir. Bir kısmı ise fayda ve zarardan hali bir vaziyettedir; bunların da aslî ibâha üzere bırakılması ve haklarında ruhsat verilmesi gerekir. İşte bunların ayıklanması, mahiyetlerinin araştırılıp ortaya çıkarılması, Rasûlullah'ın (s.a.) gerçekleştirmek için gönderilmiş bulunduğu maslahatlardan biri olmaktadır. [469] Maişet Konusunda Hükümlere Mesnet Alınan Hususlar: Bu konuda temel esaslar şunlardır: 1. Bu tür meşgalelerle uğraşmak insana Allah'ı unutturur, kalbin berraklığını giderir. Bu zehirin, bir panzehirle zararsız kılınması gerekir. Bu da o işin başında, sonunda ve iş boyunca çeşitli zikirler konulması ile olur. Bu zikirler, nefsin kendisini o şeylere vermesini önler; çünkü bu zikirlerde gerçek in'âm sahibi Allah'ı hatırlatıcı, işin kudsiyet yönünü düşünmeye sevkedici öğeler bulunur. 2. Bazı fiil ve davranışlar şeytanların mizaçlarına uygun düşer; öyle ki şayet onlar bir kimsenin uykusunda ya da uyanık halinde iken temessül edecek olsalar behemehal o şeyleri yapar olurlar. İnsanın şeytan işi olan bu fiil ve davranışlarda bulunması, kendisini onlara yaklaştırır, bununla onların müptezel renklerinin kendisinde yer etmesine imkân vermiş olur. Dolayısıyla bu gibi fiil ve davranışların, maslahat nasıl gerektiriyorsa mekruh ya da haram kılınarak yasaklanması vacip olur. Tek pabuçla yürümek, sol elle yemek... gibi. Bir kısım fiil ve davranışlar da vardır ki, onlar da şeytanları uzaklaştırıcı, meleklere yaklaştırın Özellik arzederler; eve girerken ve evden çıkarken zikretmek gibi. Bu tür fiil ve davranışların da teşvik edilmesi gerekir. 3. Tecrübe sonucu tehlikeli ve eza verici olduğu sabit olan şeylerden kaçınılmalıdır. Etrafında siper bulunmayan yüksek bir satıh üzerinde uyumak, uyurken kandili söndürmemek gibi. Rasû-lullah'ın (s.a.), "Şüphesiz muzırcıklar (fareler), adamın başına evini yakar.[470] hadisiyle kastettiği mana budur. 4. Acemlerin hayat tarzına muhalefet edilmelidir. Bilindiği gibi onlar lüks hayata düşkündüler, dünya hayatına aşırı derecede bağlanmış bulunuyorlardı. Bu onlara Allah'ı anmayı unutturmuş, daha çok dünyalık istemeyi gerektirmiş, dünyevî lezzetler nefisleri üzerinde yer etmişti. Onların sefahat hayatına düşülmemesi için, kullanmakta oldukları belli başlı nesnelerin haram kılınması gerekmiştir; ipek, Kass ipeklisi, meyâsir, [471] erguvan, [472] üzerinde suret bulunan elbiseler, altın ve gümüş kaplar, sarıya boyanmış elbiseler, halûk[473]gibi. Onların diğer âdetlerine uymanın da genel olarak mekruh kılınması, sefahat hayatına götürebilecek durumlardan kaçınmanın müstehap kılınması gerekmiştir. 5. Vakara uygun düşmeyen, insanı medeniyetten haberi olmayan dağlıların/bedevilerin durumuna düşüren davranışlardan kaçınmak ve böylece ifrat ve tefrit arasını bulmaya çalışmak gerekir. [474] [468] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/565. [469] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/565. [470] Müslim, Eşribe, 96; Ebû Dâvûd, Eşribe, 22. [471] İpekten mamul acem işi bir tür kumaş.(Ç) [472] Halis kırmızıya boyanmış elbise. [473] En iyi koku türlerinden biri. [474] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/566-567. |