๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hüccetullahil Baliğa => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 19 Ocak 2011, 14:31:35



Konu Başlığı: Livatanın cezası
Gönderen: Sümeyye üzerinde 19 Ocak 2011, 14:31:35
Livatanın Cezası:


Livata suçunun cezası hakkında ihtilâf etmişlerdir. Kimileri onun zina türünden bir fiil olduğunu söylemişlerdir. Kimileri ise, "Her kimi, Lüt kavminin amelini işler halde bulursanız, hem faili (üsttekini) hem de mefûlü (alttakini) Öldürün.[273]hadisine istina­den livatada bulunanın öldürülmesi gerektiği görüşünü benimse­mişlerdir. [274]

 
Kazf (İftira) Haddi:
 

Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır;

"Namuslu kadınlara zina isnadında bulunup, sonra (bunu isbat için) dört şahit getiremeyenlere seksener sopa vurun ve artık onların şahitliğini hiçbir zaman kabul etmeyin. Onlar tamamen günahkârdırlar. Ancak bundan tevbe edip ıslâh olanlar müstesna­dır. Çünkü Allah çok bağışlayıcı ve merhametlidir. [275]

Namuslu erkekler de icmâ ile namuslu kadınlar hükmünde­dir. Âyette sözü geçen "muhsan" ifadesinden maksat, hür, mükel­lef, müslüman ve haddi gerektiriri bir cinsel ilişkiye girmemiş if­fetli kişi demektir,

Kazf (iftira) ile, zinaya şahitlik birbirine karışmaktadır. Bu durumda eğer biz iftira edeni had vurmak için yakalayacak olsak, "Ben zinaya şahitlik etmekteyim" diyecektir. Bu ise, kazf haddini ortadan kaldırır. Zina şahitliği yapan biri olması halinde de, aley­hine şahitlikte bulunulan kimsenin, onun hadde müstehak iftira eden biri olduğunu ileri sürerek kendisini kurtarmaya çalışması söz konusu olur. Bu iki haddin, ümmet yönetimine nazaran birbi­riyle çelişir halde olması, bunların arasının açık bir şekilde ayrıl­masını gerekli kılmıştır. Bu ise, haber verenlerin çok olmasıyla sağlanır. Eğer zina olayım haber verenler çok olursa, o zaman şehâdet zannı güçlenir; doğruluk ihtimali artar, iftira olma yönü ise zayıflar. Çünkü iftira iki sıfatı gerekli kılar:

i. Dini bütün olmamak,

ii. İftira edilene nisbetle hıyanette bulunmak.

Böylesi iki kötü sıfatın, müslümanlardan oluşan bir grubun hepsinde birden bulunması uzak bir ihtimaldir.

Zinanın sabit olması için iki şahidin âdil oluşlarıyla yetinil-memiştir; çünkü adalet şartı bütün haklarda aranır. Bu durumda çelişkinin herhangi bir etkisi gözükmez. Zina haddinde çokluk, normal şahitlik nisabının iki katı olarak (dört erkek) belirlenmiş­tir. [276]

 
Kazf Haddi Seksen Sopadır:
 


Kazf (iftira) haddinin seksen sopa olarak belirlenmesi şunun içindir: Bunun, bizzat zina fiiline verilen cezadan daha az olması gerekir. Çünkü bir kötülüğün yaygarasını yapmak, bizzat onu işle­mek gibi değildir. Noksanlık açık bir miktarla belirlenmiştir ki o da yirmidir. Çünkü yirmi, yüzün beşte biridir. [277]

 
Hadlerde Psikolojik Müeyyide;   
 

İftira (kazf) haddini tamamlayıcı bir unsur olarak şahitliğinin de kabul edilmemesi, daha önce de zikrettiğimiz üzere acı verme­nin bedenî ve nefsânî (psikolojik) olmak üzere iki çeşit olmasındandır. Sâri' Teâlâ, her iki tür eza vermeyi de hadler bünyesinde toplamıştır.

Zina haddiyle birlikte sürgün cezasını koymuştur. Çünkü zina, gerek yöneticilerin siyaseti ve gerekse kadının yakınlarının gayreti nazarından ele alındığında, ancak beraberlik, birliktelik, uzun süre sohpette bulunma ve kaynaşma sonucu olabilecek bir fi­ildir. Bu durumda ona verilecek en uygun ceza, onu fitne mahal­linden uzaklaştırmak olacaktır.

İftira (kazf) haddinde ise ek olarak şahitliğinin kabul edilme­mesi vardır. Çünkü iftira, ihbardır, şahitlik de ihbardır. Bu du­rumda şahitliğinin kabul edilmemesiyle, işlediği günahın türün­den arlanmayı gerektiriri bir ceza olarak cezalandırılmış olmakta­dır. İftira edenin şahitliğinin kabul edilmemesi bir cezadır. Diğer günahkârlardan kabul edilmemesi ise adalet ve rıza şartlarının bulunmayışındandır. Hem daha önce de belirttiğimiz gibi iftira edenin, kazf haddinden kendisini kurtarmak için "Ben zinaya şa­hitlikte bulunmaktayım" demek gibi bir yola başvurması hiç de zor olmaz. Bu durumda, bu kapının kapatılması, kendisi için delil olarak kullanacağı bu mazereti aleyhine çevirerek cezalandırma yo­luyla olacaktır.

İçki haddiyle birlikte de ek olarak "tebkît" yani azarlama ce­zası konulmuştur.

"Ancak bundan tevbe edip ıslâh olanlar müstesnadır." âyetindeki istisnanın, şahitliklerinin kabul edilmemesine yönelik olup olmadığı hakkında ihtilâf etmişlerdir. Daha önce arzettikleri-miz ışığında bakarsak, zahire göre fışkın bitiminde, onun eserinin ve cezasının de bitmesi gerekir.

Halifeler, kölelere uygulanacak zina cezasında, yarıya indir­me esasına riayet etmişlerdir. [278]




[273] Tirmizî, Hudûd, 24; İbn Mâce, Hudûd, 12.

[274] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/511.

[275] Nur 24/4-5.

[276] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/511-512.

[277] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/512.

[278] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/512-513.