๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hüccetullahil Baliğa => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 30 Ocak 2011, 14:46:03



Konu Başlığı: Korku
Gönderen: Sümeyye üzerinde 30 Ocak 2011, 14:46:03
2. Korku:     
   
 

Şer'an geçerli olan özürlerden biri de korkudur. [232] 


Korku Namazı:

 

Rasûlullah (s.a.), korku namazını çeşitli şekillerde kıldirmıştır:

i. Cemaati iki saf halinde düzenlemiş ve onlara hep birlikte kıldırmıştır. Secde ettiği zaman, safın biri onunla birlikte secdeye eitmiş, diğer saf ise düşmanı beklemiştir. Kalktıklarında bekle­yenler secdeye gitmiş ve öncekilere yetişmişlerdir. İkinci rekatinde ,f Önceki bekçilik yapanlar Rasûlullah (s.a.) ile secde etmişler, diğer- I leri ise bekçilik yapmışlardır. Rasûlullah (s.a.) oturduğunda, bekçi­lik yapanlar secde etmişler ve her iki safla birlikte teşehhüdde bu­lunmuş ve selâm vermiştir. Bu şekilde namaz kılmak, düşmanın kıble yönünde olması durumuna mahsustur.

ii. Ayrı ayrı cemaatlere iki defa kıldırmıştır. Bu şekil, düş­manın kıble cihetinde olmaması, iki rekatin cemaate bölüştürül-mesinin zihinleri karıştırması, (kalabalık olması sebebiyle) hepsi-      ; nin namaza katılmalarının mümkün olmaması haline mahsustur.

iii. Bir grup düşman karşısında durmuş, diğer bir gruba bir rekat kıldırmış, ikinci rekat için kalktığında, birinci rekatı kılan grup Rasûlullah'tan (r.a.) ayrılmış, namazı tamamlamış ve düş­man karşısına gitmiştir. Düşman karşısındaki grup gelmiş ve Ra~ sûlullah'a (s.a.) uymuş, Rasûlullah (s.a.) onlara ikinci rekati kıldır­mıştır. Rasûlullah (s.a.) teşehhüd için oturunca, bunlar kalkmışlar ve ikinci rekatlarını tamamlamışlar, Rasûlullah'a (s.a.) yetişmiş­ler, Rasûlullah (s.a.) onlarla birlikte selâm vermiştir...

Bu şekilde kılınmasını gerektiren durum, düşmanın kıbleden başka yönde olması, rekatların bu şekilde iki gruba dağıtılmasının karışıklığa meydan vermemesi halidir.

iv. Rasûlullah (s.a.) bir gruba kıldırmış, diğer bir grup ise düşmana karşı durmuştur. Bir rekat kıldırınca, kılanlar namaz kılmayanların yerine gitmişler, onlar gelmiş ve ikinci rekatı da on­larla kıldırmıştır. Sonra her iki grup da namazlarını tamamlamış­lardır.

v. Her biri, nasıl imkân bulduysa öylece kılmıştır; yaya olan yaya, binek üzerinde olan binek üzerinde, kıbleye ya da bir başka yöne dönerek. Bu şekilde kılınmasını gerektiren durum, korkunun çok yüksek olması, ya da harbin fiilen devam etmesi halidir.

Kısaca, Rasûlullah'tan (s.a.) rivayet edilen her şekil caizdir. Bunlardan hangisi kendisine daha kolay geliyorsa, o anki masla­hata hangisi daha uygunsa o yapılmalıdır. [233]


3. Hasta Namazı:

 

Şer'an geçerli kabul edilen özürlerden biri de hastalıktır. Bununla ilgili olarak Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:[234]

"Ayakta kıl, eğer güç yetiremezsen, oturarak kıl, ona da güç yetiremezsen, yan üzeri kıl. [235]

Nafile namazlar hakkında da şöyle buyurmuştur: "Kim ayakta kılarsa, bu daha faziletlidir. Kim de oturarak kılarsa, onun için ayakta kılanın sevabının yarısı vardır. [236]

Derim ki: Aslında namazın hakkı, onu çokça kılmaktır ve na­mazın aslı ayakta da ve oturarak da ifa edilebilmektedir. Kıyam, teşrî anında vacip olmuştur. Bir şey tümden elde edilemiyorsa, bü­tünüyle terk de edilmez. İşte bu yüzden, ilâhî rahmet, kulların na­file namazlarını oturarak da kılmalarının caiz olmasını gerektir­miştir. Ancak ikisi arasındaki derece farkını da açıklayarak, belli bir özür olmadıkça ayakta kılınmasını teşvik etmiştir. [237]

 
4. Diğer Özürler:
 

Bunların dışında düşman takibinde iken kılman namaz (salâtu't-tâlib), yağmur namazı, çamur namazı olduğundan da bahsedilmektedir. Sahabenin, inkâr ve ihmal şaibesi taşımaksızın çaresiz kaldığı durumlar karşısında kendiliklerinden getirdikleri kolaylıklar, behemehal Rasûlullah (s.a.) tarafından kabul edilmiş­tir. Onun, "Size bir şey emrettiğim zaman, gücünüz nisbetinde onu yerine getirin. [238] buyruğu, konuyla ilgili kapsamlı bir ilke mahi­yetindedir.   

Allah'u a'lem!    [239]                 




[232] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/70.

[233] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/70-71.

[234] Nasırları olan İmran b. Husayn'm sorusu üzerine.(Ç)

[235] Buhârî, Taksîru's-salât, 19; İbn Mâce, İkâmet, 139.

[236] İbn Mâce, İkâmet, 141.

[237] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/71-72.

[238] Euhârî, İ'tisâm, 2; Müslim, Hacc, 412.

[239] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/72.