Konu Başlığı: Kıskançlık iki çeşittir Gönderen: Sümeyye üzerinde 21 Ocak 2011, 12:56:54 Kıskançlık İki Çeşittir: Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: "Gayretin bir kısmı vardır ki onu Allah Teâlâ sever, bir kısmı da vardır ki Allah Teâlâ ona buğzeder. Allah Teâlâ'nın sevdiği gayret, haklı bir kuşkuya dayalı olan gayrettir. Allah Teâlâ'nın buğzettiği gayret ise, bir kuşkuya dayanmayan yersiz gayrettir. [1526] Rasûlullah (s.a.), mutlaka gerekli maslahatın ikamesi ve siyaset gereği olan kıskançlık ile, bir gerekçesi olmaksızın mücerred kötü huydan, kuşkuculuktan, işkence arzusundan kaynaklanan kıskançlık arasını ayırmıştır. [1527] Erkekler, Kadınlar Üzerinde Hâkim Konumdadırlar. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: "Allah'ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve erkekler mallarından harcama yaptıkları için, erkekler kadınların yöneticisi ve koruyuçuşudur. Onun için sâlihâ kadınlar itaatkârdır, Allah'ın kendilerini korumasına karşılık gizliyi (kimse görmese de namuslarını) koruyucudurlar. Baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara Öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve (bunlarla yola gelmezse) dövün. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü Allah yücedir, büyüktür. Eğer karı kocanın aralarının açılmasından korkarsanız, erkeğin ailesinden bir hakem ve kadının ailesinden bir hakem gönderin. Bunlar barıştırmak isterlerse Allah aralarını bulur; şüphesiz Allah her şeyi bilen, herşeyden haberdar olandır.[1528] Kocanın, karısı üzerinde hâkim konumda olması gerekir. Bunun iki gerekçesi vardır: i. Çünkü koca, sahip olduğu yaratılış özelliği sebebiyle akılca daha tam, siyasetçe daha üstün, aile namus ve şerefini koruma ve gözetmede daha güçlüdür. ii. Koca, karısının her türlü nafaka, giyim kuşam ihtiyaçlarını karşılamak zorundadır. Buna karşılık onun üzerinde yetkisinin olması gerekir. Kadının idaresinin koca elinde olması, itaatsizlik halinde onun tazir ve te'dîb edilmesi hakkının da kocada olmasını gerektirir. Bu durumda en hafifinden başlayarak tedrîcî bir müeyyide uygulamasında bulunur; önce öğüt verir, sonra evinden çıkarmadan yatağında yalnız bırakır, en sonunda da fazla acıtmayacak şekilde döver. [1529] Eşler Arasındaki Anlaşmazlığın Hakem Usulüyle Çözümü: Eğer anlaşmazlık iyice artar ve eşlerden her biri diğerinin haksızlık ve zulüm ettiğini iddia ederse, aradaki anlaşmazlığın çözümü için işi hakeme havale etmekten başka çare yoktur. Bir hakem kocanın ailesinden, bir hakem de kadının ailesinden seçilir, bunlar bir araya gelirler ve evliliğin sürdürülmesine karar verirlerse tarafların uymaları gereken şartları belirlerler, verilecek nafakanın miktarını vb. tayin ederler. Gerekli görürlerse de ayrılmalarına karar verirler. Bu aşamada hakemlik usûlünün devreye sokulması şunun içindir: Eşler arasında cereyan eden şeyler hakkında hüccet ikâmesi mümkün değildir. Bu durumda onlarla ilgili kararın, (hâkime değil de) kendilerine en yakın ve en müşfik olan iki hakeme havale edilmesinden daha uygun bir şey olamaz. [1530] [1526] Ebû Dâvûd, Cihâd, 104; Nesâî, Zekât, 66; İbn Mâce, Nikâh, 56. [1527] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/425-426. [1528] Nisa 4/34. [1529] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/426. [1530] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/427. |