Konu Başlığı: Kaza ile ilgili bazı genel kaideler Gönderen: Sümeyye üzerinde 18 Ocak 2011, 18:12:13 Kaza İle İlgili Bazı Genel Kaideler; Üzerine pek çok hüküm bina edilen genel kaidelerden bazıları şunlardır: 1.Cereme kime ise semere onadır. Bu kaidenin aslı, Rasûlullah'in (s.a.), "el-Harâcu bi'd-damân" şeklindeki hükmüdür. Menfaatlerin zabturapt altına alınması zor olduğu için bu kural konulmuştur. 2.Cahiliye dönemi taksimatına, diyetlere ve daha başka mua-malelere dokunulmaması; her şeyin yeni başlatılması.[373] 3. Istıshâbın[374] asıl olması. Zilyedliğin, ancak başka bir delille hükümsüz kılınması. 4. Denetim imkânının bulunmaması halinde hükmün, mal sahibinin iradesi doğrultusunda olması ya da herkesin aldığını geri vermesi. Bu kaidenin aslı şu hadistir: "Alış verişte taraflar aralarında ihtilâf ederler ve mal da henüz ortada olursa, aralarında bir beyyine de bulunmazsa, söz satıcının sözüdür yahut da her iki taraf aldığını geri verir. [375] 5. Her akitte asıl olan, taraflardan her birinin yerine getirmeyi üstlendiği şeyi ifa etmesidir. Şer'an yasaklanmış bir akit olması bundan müstesnadır. Bu kâdinenin dayanağı da şu hadistir: "Müslümanlar, koştukları şartlar üzeredirler; ancak helâli haram kılan, haramı helâl kılan şart hariç.[376] Bu arzettiklerimiz, kazanın ikinci aşaması için Rasûlullah (s.a.) tarafından teşri kılınan hususlardan sadece bir nebze olmaktadır. [377] Rasûlullahhn (S.A.) Bazı Hükümleri: Rasûlullah'ın (s.a.) kadı sıfatıyla bizzat hükmettiği meselelerden biri, Hz. Hamza'nın (r.a.) kızının hıdânesi ile ilgilidir. Hz. Ali "Amcamın kızıdır ve onu ben aldım" demiş, Ca'fer (r.a.), Amcamın kızıdır ve teyzesi benim nikâhım altındadır" demiş, Zeyd (r.a.) de, "Kardeşimin kızıdır" demiş ve her biri onu almaya daha çok hak sahibi olduğunu iddia etmiş. Rasûlullah (s.a.), onun Ca'fer'e verilmesine hükmetmiş ve gerekçe olarak da "Teyze, anne mesabesindedir." buyurmuştur. [378] Harre su yollan hakkında Ensârdan Zeyd ile Zübeyr arasında geçen olayda, Rasûlullah (s.a.) önce her ikisi için de uygun olan bir çözüm önererek, "Ya Zübeyr! Sen sula, sonra suyu komşuna salıver!" buyurmuştu. Ancak Ensarlı zat buna kızmış ve Rasûlul-lah'm (s.a.) taraf tuttuğunu ifade etmişti. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.) da, Zübeyr'e hakkını tam olarak kullanmasını ve sularken, önünü tıkayıp ta duvara vuruncaya kadar suyu tutmasını emretmiştir. [379] Berâ b. Âzib'in devesi, Ensârdan birinin bostanına girmiş ve zarar vermişti. Rasûlullah (s.a.), gündüz vakti bostan sahiplerinin mülklerini beklemesi gerektiğine, geceleyin de hayvan sahiplerinin mallarına sahip olması gerektiğine dair hükmetti. Taksim olunmamış mülklerde şufa hakkının olduğuna hükmetmiştir. Sınırlar belirlenir, yollar aynhrsa artık şufa hakkının olmayacağını beyan etmiştir. Daha önce bu hükümlerin gerekçelerinden söz etmiştik. Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: "Yol hakkında ihtilâfa düşerseniz, eni yedi arşın (zira) olarak belirlenir,[380]İnsanların miibah bir araziyi imar etmeleri halinde yol ifrazı konusunda ihtilâfa düşerler; kimi dar tutmak, kimi de geniş tutmak isterse, o zaman yolun eninin yedi arşın olmasına hükmedilir. Çünkü ayrı ayrı istikâmetlere giden iki kervan karşılaştığında, develerin de her iki taraflı da yüklü olması halinde zahmetsiz bir şekilde yola sığmaları gerekir. Bunun için de yolun yedi arşın genişliğinde olması gerekir. Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: "Bir kimse, başkalarına ait bir araziyi onlardan izinsiz ekerse, ekinde bir hakkı olmaz; kendisine yaptığı masraflar verilir. [381] Bu hükmünde Rasûlullah (s.a.), o kimseyi, kendileri için faydalı bir iş yapan işçi gibi kabul etmiştir. Allah'ua'lem! [382] [373] Kanunların makabline şümulünün olmaması gibi.(Ç) [374] Istıshâb, bir şeyin olduğu hal üzere bırakılması demektir.(Ç) [375] Dârimî, Büyü', 16 [376] Ebû Dâvûd, Akdiye, 12; Tirmizî, Ahkâm, 23; İbn Mâce, Ahkâm, 17. [377] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/536-537. [378] Ebû Dâvûd, Akdiye, 34 (2278). [379] Hadis daha önce tam olarak dipnotta geçmişti. [380] Müslim, Müsâkât, 143. [381] Ahmed, 3/465, 4/141. [382] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/537-538. |