Konu Başlığı: Katil varis olamaz Gönderen: Sümeyye üzerinde 22 Ocak 2011, 15:25:55 Katil, Varis Olamaz: Rasûlullah (s.a.), "Katil, mirasçı olamaz. [1351] buyurmuştur. Bu yasağın gerekçesi şudur: Özellikle de amca oğulları gibi uzak mirasçıların, bir an evvel mirasa konmak üzere yakınlarını öldürdükleri çokça görülebilen olaylardır. Bu durumda, böyle bir hükmün konulması ve onların daha baştan öyle bir davranışa girmelerinin Önünün alınması, bu fesat kapısının kapatılması gerekmiştir. [1352] Mirasta Kölenin Durumu: Köle ne miras bırakır, ne de mirasçı olur. Çünkü onun sahip olduğu her şey efendisine aittir. Efendi ise, yabancıdır. [1353] Ana Baba Bir Kardeşler İle Baba Bir Kardeşlerin Durumu: Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: "Ana baba bir kardeşler birbirine varis olurlar; bu durumda baba bir kardeşler varis olamazlar.[1354] Baba bir kardeşlerin düşmesi, ölüye daha yakın olanın uzağı hacb-ı hırmanla düşürmesi sebebiyledir. Sahabe (r.a.), kişinin ölüp geride kocası ile ana babasını ya da hanımı ile ana babasını bırakması halinde, anneye sülüsü'l-bâkî verileceği, yani tüm terekenin değil de, koca ya da hanımın paylarını aldıktan sonra geride kalanın üçte birini alacağı konusunda icmâ etmişlerdir. Bunu İbn Mes'ûd, "Hiçbir zaman Allah Teâlâ, benim anneyi, babaya üstün tutmamı gerektirecek bir şey göstermedi." şeklindeki sözüyle son derece açık bir şekilde açıklamıştır. Rasûlullah (s.a.), geride kalan bir kız, oğulun kızı ve ana baba bir kızkardeş hakkında; kıza yarı, oğulun kızına altıda bir hisse verilmesine, geriye kalanın ise kızkardeşin olmasına hükmetmiştir. [1355] Çünkü daha uzakta olan, yakında olanın hakkını düşüremez. Geride kalana ise, daha uzakta olan hak sahibi olur. Oğulun kızı, kız hükmündedir; ancak hakikî (sulbî) kızın hakkını azaltamaz. Bu itibarla kız yarıyı alır. Oğulun kızı da kızların hakkı olarak belirlenen miktardan (üçte iki) kalanını alır (altıda bir). Sonra kızkardeş, asabe olur ve kalanını alır; çünkü bir tür kızın yerine geçme manası taşır ve ölenin şerefini taşır. Hz. Ömer (r.a.); koca, anne, ana baba bir kardeşler, ana bir kardeşler hakkında, "Baba, sadece yakınlığı artırır." diyerek daha Önceki hükmünü değiştirmiş ve (asabe olan ve kendilerine hiçbir şey kalmayan) ana baba bir kardeşleri, ana bir kardeşlere ait üçte birlik hisseye eşit olarak ortak etmiştir.[1356] İbn Mes'ûd, Zeyd, Şureyh[1357] ve pek çokları bu konuda ona tabi olmuşlardır. Bu görüş, şeriatın genel kıstaslarına en uygunudur. Hz. Ömer (r.a.); nineyi, olmaması halinde anne yerine koyarak altıda bir mirasçı kılmıştır. Hz. Ebû Bekir (r.a.), Hz. Osman (r.a.), İbn Abbâs (r.a.), dedeyi baba gibi kabul ederlerdi. Bence bu görüş son derece yerindedir. [1358] Velâ: Velâ sebebiyle mirasçı olmaya gelince, bunun sırrı yardımlaşma ve kabilenin himayesine katkıdır. Velâ yoluyla mirasçı olmaya en lâyık kimse, bizzat köleyi âzâd eden kimsedir. Onun bulunmaması halinde de, onun kabilesinden sırasıyla en yakın olan erkek yakınlarıdır. Allah'u alem! [1359] EV VE AİLE DÜZENİ İLE İLGİLİ KONULAR Bil ki: Aile hayatıyla ilgili düzenlemeler, Arap Acem bütün insanlar tarafından müsellem olan esaslardandır. Her ne kadar bu düzenlemeler şekil ve suret itibariyle farklılık arzetse de özde ittifak vardır. Rasûlullah (s.a.), Araplar arasında gönderilmiş; hikmet ilâhî, Allah'ın dininin belirlediği yolun yeryüzünde hâkim kılınmasını, bütün dinlere galebe çalmasını, onlara ait âdetlerin neshedil-mesini, riyasetlerinin alaşağı edilmesini gerektirmiştir. Bu durum, aile yapısıyla ilgili düzenlemelerin, Arap âdetleri içerisinde şekillenmesini, o şekil ve suretlerin bizatihi maksut olmasını gerektirmiştir. İrtifaklar konusunun başında, bu konuyla ilgili söylenmesi gereken şeylerin çoğunu söylemiştik. Oraya bakınız.[1360] [1351] Ebû Dâvûd, Diyât, 18; Tirmİzî, Ferâiz, 17; îbn Mâce, Ferâiz, 8. [1352] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/376-377. [1353] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/377. [1354] Tirmizî, Ferâiz, 5; İbn Mâce, Ferâiz, 10. [1355] bkz. İbn Mâce, Ferâiz, 2. [1356] Bu mesele, "Haceriyye", "Ömeriyye" gibi isimlerle meşhur olmuştur. Çünkü itiraz edenler, "Haydi babamızı taş say, analarımız bir değil mi?" demişi erdi.(Ç) [1357] Şureyh b. el-Hâris el-Kindî. En büyük İslâm kadılarından biridir. Onu Hz. Ömer (r.a.), Kûfe'ye kadı olarak tayin etmiştir ve bu görevde altmış sene kalmıştır. İbn Zübeyr fitnesi sırasında kadılıktan kendisi çekilmiştir ve H. 80 yılında yüz yirmi yaşında iken vefat etmiştir. [1358] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/377-378. [1359] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/378. [1360] bkz. [1/119 vd.] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/379. |