๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hüccetullahil Baliğa => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 16 Şubat 2011, 18:40:26



Konu Başlığı: İslamın ilmi ve nazarî yorumu
Gönderen: Sümeyye üzerinde 16 Şubat 2011, 18:40:26
3. İSLÂM’IN İLMÎ VE NAZARÎ YORUMUNU, TEŞRÎ FELSEFESİNİ YAPMASI


Şah Veliyyullah Dihlevî, İslâm’ı ilmî ve nazarî bir biçimde yo­ruma tabi tutmuş, bir tür İslâm’ın felsefesini yapmak diyebileceği­miz işi ilk defa deneme şerefine sahip olmuştur. Bu meyanda dinin getirdiği hükümlerde gözettiği maksatları, hikmet-i teşrî’i ortaya koymuştur. O, İslâmi sistemi fikrî, ahlâkî, hukukî ve medenî.., bü­tün yönleriyle bir tertip, düzen ve bütünlük içinde arzetmeyi dene­miştir. Din ve şeriat yani değişmeyen hakikat ile onun lüzumlu olan, her zaman değişen ifadesi arasındaki fark üzerinde ısrar etti. Bu çok önemli işi, Hüccetullâhi’l-bâliğa adlı en önemli eseriyle, el-Büdûru’l-bâziğa isimli eserinde yapmıştır. Şah Veliyyullah Dihlevî, bu eserlerinde metafizik konuları ele almış, bir kâinat ta­savvuru ortaya koyarak burada İslâm’ın ahlâk ve medeniyet siste­mine uygun olarak insanın yerini tesbite çalışmış, kabul melekesi­nin muhtelif derece ve çeşitleri bulunduğu anlamındaki psikolojik hakikat üzerinde durmuştur.

Daha sonra bu temel üzerine dayandırdığı bir ahlâk nizamı ile “irtifaklar” adım verdiği bir içtimaî felsefe ortaya koymuş, sos­yal ihtiyaçlar ve bunların karşılanması için gerekli olan kurum, kuruluş ve faaliyetlerden söz etmiştir. Bu son sistem içerisinde aile cemiyet, siyaset, hukuk, adalet, vergi, idare, askerlik... konula­rını ele almıştır.

Bundan sonra da ibadetler ve hükümlerin hikmetlerini ince­lemiş ve yine ilk olarak İslâm ile materyalizm arasındaki tarihî di­yalektiğe işaret etmiştir.[29]

Hüccetullâhi’l-bâliğa’nın son baskını yapan naşir Muhammed Şerif Sükker eserin takdiminde şöyle demektedir:

“İslâmî ilimler sahasında eser veren ulemâ, dinî hakikatlerin, hükümlerin ve manaların beyanına dair kitaplar yazmışlardır. An­cak şerî hükümlerden gözetilen amaçlar ve bunların sırları, mana­ların ve dinî hakikatlerin özü hakkında yazmak durumunda kalınca, konuyu çok muhtasar bir şekilde ele almakta ve genelde bunla­rı diğer yazdıklarına bir ek mahiyetinde takdim etmekte idiler. Bu itibarla şeriatın ruhu ve felsefesine dair müstakil kitaplar yazmak ve onlarda sırf hikmet-i teşrîye yer vermek gibi bir gayreti çok az kişi göstermiştir.

İşte Şâh Veliyyullah, Hüccetullâhi’l-bâliğa adındaki hacimli kitabını sırf bu konuya, yani hikmet-i teşrîye ayırmış, İslâm şeria­tının gerçek anlamda felsefesini yapmış, konunun hakkını vermiş ve bu sahada üstün bir başarı göstermiştir. Âlimler onun bu başa­rısını büyük bir beğeni ile karşılamışlar ve bu sahada onun yaz­dıklarını esas almışlardır. Kitap büyük bir kabul görmüş ve bunun bir sonucu birçok naşir tarafından neşre hazırlanmış ve defalarca basılmıştır...”


 

[29] Karaman, H., Dört Risale, 145.