๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hüccetullahil Baliğa => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 08 Şubat 2011, 15:45:11



Konu Başlığı: İslâm dininin diğer dinlere üstün kılınması
Gönderen: Sümeyye üzerinde 08 Şubat 2011, 15:45:11
İslâm Dininin, Diğer Dinlere Üstün Kılınması:
 



3. Bir diğer esas, bu dinin diğer bütün dinlere üstün kılınma­sıdır. Aziz, zelil hiçbir kimse dinin hakimiyeti dışında olamaz. Um karşısında insanlar üç kısma ayrılır:

i. İçiyle dışıyla dine bağlı olan, ona boyun eğenler (mü’minler).

ii. İstemeye istemeye dıştan dine boyun eğenler (münafık­lar).

iii. Horlanmış kâfirler. Nasıl ki hayvanlar ziraatte, yük taşı­mada kullanılırsa, bunlar da aynı şekilde ürünlerin hasat edilme­si, harmanlanması gibi işlerde, çeşitli zanaatlerde kullanılırlar.

Zecrî davranışlara itilirler, kendi elleriyle hor bir halde cizye ver­meye zorlanırlar.

 

İslâm Dininin, Diğer Dinlere Üstünlüğünün Sebepleri:

 

Bu dinin, diğer dinlere üstünlüğünün sebepleri vardır. Bunlar:

i. Dinî nişanelerinin (şeâ’ir), diğer dinlerin nişanelerine nisbetle açık olması. İslâm dininin nişaneleri açıktır, kendisine has­tır, onun müntesipleri bu nişanelerle diğer dinlerden ve müntesiplerinden ayrılır. Sünnet olmak, mescidlere saygı göstermek, ezan, cuma ve cemaatler gibi.

ii. Diğer dinlere ait nişanelerin izharına müsade edilmemesi.

iii. Müslümanların, kâfirlerle denk tutulmaması. Kısasta, di­yette, evlenme ve başkanlık konularında olduğu gibi. Böylece onla­rın, bir tür imana zorlanması sağlanmıştır.

 

Şer’î Hükümlerde Şekil Ve Ruh Bütünlüğünün Aranması:
 

4. İhtiyaç duyulan esaslardan bir diğeri, insanların iyilik ve kötülük alanında müşahhas şeylerle yükümlü tutulmalarıdır. Bu konuda insanlar bağlayıcı emir ve yasaklar karşısındadırlar. Bun­ların ruhuna itibar kapısı herkes için pek aralanmamiştır. Getiri­len şer’î hükümlerin uygulanması konusunda tam bir kararlılık vardır ve bu, kişilerin ihtiyarına bırakılmış değildir. Aslında tafsîlî hükümlerin kaynağı durumunda olan Hikmet-i teşri’ (Makâsıd) bilgisi, gizli tutulmuş ve ona ancak ilimde derinleşmiş olanlar ula­şabilmiştir. Niçin? Çünkü mükelleflerin büyük çoğunluğu neyin maslahat neyin mefsedet olduğunu bilemezler. Bunlar, ancak be­lirli kıstaslarla bilinebilir ve herkesin yapabileceği şekilde müşah­has olmalıdır. Eğer bu konuda şer’î hükümlerden bir kısmını ter-ketme gibi bir ruhsat getirilseydi ve bu suretlerin, şekillerin öne­mi yoktur; asıl önemli olan bunların ötesinde olan ruh ve mana­dır.., denseydi, o zaman, herkesin istediği şekilde tevillere dalması yolu açılır, dinde büyük ihtilâflar meydana gelirdi. Bunun sonu­cunda da, Allah’ın murad ettiği şey gerçekleşmezdi. Allah’u a’lem!