๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hüccetullahil Baliğa => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 04 Şubat 2011, 14:05:06



Konu Başlığı: İman ve nifak alâmetleri
Gönderen: Sümeyye üzerinde 04 Şubat 2011, 14:05:06
 
İman Ve Nifak Alâmetleri:
 


Amelde nifak ve karşıtı olan ihlâs, aşikâr olmadığı için, her biri için belirti kılmak gerekmişti. Rasûlullah’ın (s.a.) şu hadisleri bu manadadır:

“Dört haslet kimde bulunursa o halis münafıktır. Kim de de onlardan bir tanesi bulunursa, terkedinceye kadar onda nifaktan bir haslet bulunmuş olur:

i. Güvenildiğinde hiyanet eder,

ii. Konuştuğunda yalan söyler,

iii. Söz verdiğinde sözünde durmaz,

iv. Tartıştığı zaman ölçüyü aşar” [857]

“Üç haslet vardır ki, onlar kimde bulunursa o, imanın tadını alır. [858]

i. ALLAH ve rasûlünün, başka herşeyden kendisine daha sevim­li olması,[859]

ii. Sevdiğini ancak ALLAH için sevmesi,

iii. İmandan sonra küfre dönmekten, ateşe atılmadan hoşlan­maması gibi nefret etmesi.”[860]

“Kulun, mescide devam ettiğini gördünüz mü, onun imanına şahadet edin!” [861]

“Ali sevgisi, imanın belirtisi; Ali nefreti münafıklığın belirti­sidir.” [862]

Bu hadisin anlamı şudur: Hz. Ali (r.a.), ALLAH’ın emri konu­sunda müsamahasız idi. Onun bu tavrına, ancak tabiatında mülayemet olan; aklı, heva ve heveslerine üstün çalan dayanabilirdi. Bu da imanla olur.

“Ensâr sevgisi imandandır.” [863]

Bunun anlamı da şudur: Tümüyle Araplar -Ma’addîsi, Yemenisi [864] hepsi- birbirleriyle çekişme halindeydiler. Aralarını iman düzeltti ve bu sayede bir araya geldiler. Kim, himmetini Al­lah’ın dinini yüceltmeye çevirmişse, onun kalbinde eski kin namı­na bir şey kalmamıştır. Kim de, böyle bir niyet taşımıyorsa, eski niza üzere devam ediyor demektir.

 

İslâm’ın Şartları:
 


Rasûlullah (s.a.), gerek, “İslâm, beş esas üzerine kurulmuş­tur...” [865] Hadisinde, ve gerekse Dımâm b. Sa’lebe hadisiyle,

“Bana bir amel göster ki, onu işlediğim zaman cennete gireyim,” diye so­ran bedeviye verdiği cevabında, sözü edilen beş şeyin İslâm’ın te­melleri olduğunu beyan etmiş, her kim bunları işler ve ilave başka bir taatte bulunmazsa boynunu cehennem azabından kurtarabile­ceğini ve cenneti hak edeceğini bildirmişti. Bunun yanında nama­zın en az seviyesini, abdestin en az yeterli olacak sınırını beyan et­mişti. Bu beş şeyin rükün olarak seçilmesinin iki sebebi vardır:

i. Bunlar, bütün insanlığın yapageldiği ibadetler içerisinde en meşhur ve yaygın olanıdır. Yeryüzünde yaşamış milletlerden is­tisnasız hepsi, -eda şeklinde farklılık gösterseler de- şöyle ya da böyle bu ibadetleri benimsemişlerdir; yahudîler, hıristiyanlar, mecûsîler ve diğer Arap kavimlerinde olduğu gibi.

ii. Bu ibadetler, başka şeye ihtiyaç bırakmayacak bir mahi­yet arzetmektedir. Bunların dışında kalan taatler ise öyle değildir.



[857] Yani söver, kötü şeyler isnad eder.

[858] Ebû Dâvûd, 4/221 (4688).

[859] Yani taatlerden büyük haz alır, ALLAH ve rasûlünün rızası için her türlü zorluk ve sıkıntılara severek göğüs gerer.

[860] Buhârî, îmân, 9, 14, İkrah, 1; Müslim, îmân, 66.

[861] Keşfu'1-hafâ, 1/93.

[862] Kaynağı bulunamamıştır.

[863] Müslim, îmân, 128.

[864] Güneyli Arap kabilelerine Yemeni, kuzeylilere de Ma'addi ya da Nizârî denilir. (Ç)

[865] Buhârî, îmân, 1, 2; Müslim, îmân, 19.