> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > Hüccetullahil Baliğa > İmam şafiî ve mezhebi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İmam şafiî ve mezhebi  (Okunma Sayısı 1213 defa)
04 Şubat 2011, 14:53:25
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 04 Şubat 2011, 14:53:25 »



İmam Şafiî Ve Mezhebi:


Mâliki ve Hanefî mezheplerinin yerleşmeye başladığı, usûl ve furûunun tertip ve düzene konulmaya başladığı ilk yıllarda İmam Şafiî [745] yetişti. O, öncekilerin yaptıklarına baktı ve onların takip et­tikleri yoldan gitmesini engelleyen bazı aksaklıklar gördü. Bunları el-Ümm adlı eserinin baş tarafında açıkladı. Bunları kısaca arzedelim:

1. O, öncekilerin, hem mürsel hem de munkatı’ hadislerle amel etmekte olduklarım gördü. Oysaki bu iki tür hadisin sakınçaları vardır. Çünkü hadis tarîkleri bir araya getirilip incelediğin­de, nice mürsel hadisin aslı esası olmadığı, nicesinin müsned ha­dislere muhalif düştüğü görülür. Bunun için o, usûl kitaplarında mevcut bulunan şartları taşımadıkça mürsel hadislerin kullanıl­maması ilkesini koydu.

2. Onların, farklı hadislerin arasını bulma (te’lîf) konusunda sağlam kıstaslara sahip olmadıklarını gördü. Bu   yüzden ictihâdları haleldar olmuş, bazı hatalara düşmüşlerdi. Bunun kıs­taslarını koydu ve bunları bir kitapta derledi. Bu, fıkıh usûlünde ortaya konulan ilk eser oluyordu. [746]

Bu konuya örnek olarak şunu anlatabiliriz: Anlatıldığına göre İmam Şâfıî, İmam Muhammed b. el-Hasan’ın meclisine girer. İmam, o esnada tek bir şâhid ve yemine dayanılarak hükümde bu­lunabileceği görüşünü benimseyen Medine ehlini eleştirmekte ve:

“Bu, Allah’ın kitabı üzerine bir ziyadedir.” demektedir. Bunun üze­rine İmam Şâfıî, ona:

“Haber-i vâhidle Allah’ın kitabı üzerine ziya­de yapılamayacağı sence sabit midir?” diye sorar. İmam Muhammed:

“Evet.” der. İmam Şâfıî:

“Peki, “Ela lâ vasiyyete li vâris=Vârise vasiyet yoktur...” hadisine binaen varise vasiyette bulun­manın caiz olmadığı hükmünü niye verdin? Halbuki Allah Teâlâ bu konuda:

“Sizden birinize ölüm geldiğinde eğer bir hayır bırakacaksa anaya, babaya, yakınlara uygun bir biçimde vasiyet etmek, Allah’tan korkanlar üzerine bir borçtur.” [747] buyurmaktadır.” Der [748] ve ona bu türden daha başka örnekler zikreder. Bunun üzerine Muhammed b. el-Hasan söyleyecek söz bulamaz olur.

3. Bazı sahih hadiser, fetva işine ehil görülen tabiîn âlim­lerine ulaşmamıştır. Bu yüzden onlar, kendi görüşlerine dayanarak ictihâdda bulunmuşlar veya nassların umûm ifadelerine da­yanmışlar veyahut da kendilerinden önce geçen sahâbîlere tabi ol­muşlar ve fetvalarını bu şekilde vermişlerdir. Sonra bu hadisler üçüncü tabakada ortaya çıkmış ama, fukaha, kendi memleketle­rinde yer etmiş uygulamalara ve yöre âlimlerinin üzerinde ihtilâf etmedikleri sünnete ters düştüğü gerekçesiyle onlarla amel etme­mişlerdir. Zira bu durum, onlara göre hadisin sıhhatini zedeleyen bir mahiyet arzeder ve onu delillikten düşüren bir illet halini alır. Veya bu tür hadisler, üçüncü tabakada değil de, daha sonra nıu-haddislerin hadisin tarîklerini toplama konusundaki aşırı gayretleri sonucu ve hadisleri toplamak, ilim sahiplerini arayıp ortaya çı­karmak uğruna yolculukların yapılmaya başlanmasından sonra ancak ortaya çıkabilmiştir. Pek çok hadisin bir ya da iki sahâbî tarafından, onlardan da gene bir ya da iki kişi tarafından rivayet edildiği ve durumun böylece devam ettiği görülmüştür. Bu haliyle bu tür hadisler, fıkıh âlimlerinin bilgi alanı dışında kalmıştır.

Hadis tarîklerini toplamaya büyük özen gösteren hadis hafızları döneminde, daha önce (fukahaca) bilinmeyen pek çok ha­dis ortaya çıkmıştır. Meselâ, Basralılann rivayet etmiş olduğu bir hadisten, diğer şehirlerdeki âlimlerin haberdar olmadığı ortaya çıkmıştır. [749]

İşte bu gerçekten hareketle İmam Şafiî, şu hususu açıkladı: Sahabe ve tabiîn ulemâsı, usûl olarak konu ile ilgili hadis olup ol­madığını araştırırlardı, bulamadıkları takdirde ancak başka tür istidlal yollarına başvururlardı. Daha sonra konu ile ilgili bir ha­disle karşılaştıkları zaman, kendi ictihâdlarından vazgeçerek ha­disin gereğine dönerlerdi. Mademki durum böyledir, öyleyse onla­rın sonradan ortaya çıkan sahih hadislerle amel etmemiş olmaları, o hadisin sıhhatine zarar vermez. Ancak onlar, hadisin varlığın­dan haberdar olmuşlar ve sıhhatini zedeleyen illeti de açıklamış-larsa, tabiî o zaman mesele farklıdır.

Buna örnek olarak “Kulleteyn” hadisini [750] verebiliriz. Bu hadis sahihtir; birçok tarîkten rivayet edilmiştir. Çoğu Ebû’l-Velîd b. Kesîr’e dayanmaktadır. Bu râvî hadisi, şu senetle rivayet etmiş­tir: Muhammed b. Cafer b. ez-Zübeyr -Abdullah veya Muhammed b. Abbâd b. Cafer- Ubeydullah b. Abdullah- İbn Ömer. (Ebû’l-Velîd b. Kesîr’den) sonra hadisin tarikleri çoğalmış ve iyice yaygın bir hal almıştır. Bu senedde yer alan iki râvî her ne kadar sika (güvenilir) iseler de, fetvaya ehil olan ve insanların kendileri­ne dinî/ilmî konularda başvurdukları simalardan değillerdir. Bu yüzden hadis ne Sa’îd b. el-Müseyyeb döneminde ne de ez-Zührî döneminde gün yüzüne çıkmıştır. Tabiî ne Mâlikîler ne de Hane­fi’ler, bu hadis üzerinde yürümüş ve onunla amel etmişlerdi. Ancak sahih olduğu içitı İmam Şâfıî, onunla amel etmiştir.

Akitlerde meclis muhayyerliği getiren hadisin durumu da böyledir. Zira bu hadis de pek çok tarîk ile rivayet edilmiş sahih bir hadistir. Üstelik sahabeden İbn Ömer ve Ebû Hureyre de onunla amel etmişlerdir. Ne var ki hadis, yedi fakih ve çağdaşları arasında tanınmamış, onlar bu hadisin gereğiyle hükmetmemişlerdi. İmam Mâlik ve Ebû Hanîfe bunu, hadisin sıhhatini zedele­yen bir illet saymış ve onunla amel etmemişlerdir. İmam Şâfıî ise hadisle amel etmiştir.

4. Sahabe görüşleri İmam Şâfıî döneminde derlenmişti. Bu­nun sonucunda onların pek çok ve farklı oldukları, ihtilâfların bir hayli derin olduğu ortaya çıkmıştı. İmam Şâfıî, onlardan birçoğu­nun sahih hadise muhalif düştüğünü gördü. Zira hadis, görüş sa­hibi sahâbîye ulaşmamıştı. Yine o, selefin bu gibi konularda hadi­se rücû edegeldiklerini görmüştü. Bunun sonucunda o, ittifak ma­halli olmadığında, onların görüşlerine uymayı terketti ve onların da nihayet bizim gibi insanlar olduğunu ve ictihâdlarmda hata edebileceklerini söyledi.

5. Bazı fakihlerin, şeriatın cevaz vermediği re’y ile delil ola­rak kabul ettiği kıyası birbirine karıştırdıklarını, bunları birbirin­den ayıramadıklarını ve bu re’ye bazen “istihsân” adını verdikle­rini gördü. Burada re’yden maksadım,  muhtemel bir zorluk ya da maslahatın bulunabileceği şeyin (mazinize) herhangi bir hükme il­let kılınmasıdır. Kıyas ise, illetin nass ile belirlenmiş hükümden çıkarılması ve hükmün ona bağlanmasıdır.

İmam Şâfıî, bu tür re’ye dayalı istidlalleri tamamen iptal etti ve, “Kim istihsân yapmışsa, kendisini Şâri’ yerine koymuş demek­tir.” dedi. Onun bu sözünü Muhtasaru’l-usûl adlı eserinde îbnu’l-Hâcib nakletmiştir. Buna örnek: Yetimin rüşdü [751] meselesi, kapalı bir konudur. Onlar [752], rüşdün muhtemel bulunurluk yaşın: (mazinnesini) -ki çocuğun yirmi beş yaşma ulaşmasıdır- rüşdün yerine ikâme etmişler ve:

“Yetim, bu yaşa ulaştığı zaman malı kendisine teslim edilir.” dedikten sonra bunun bir istihsân olduğunu, aslında kıyas gereği malının gerçek rüşd emaresi belirmedikçe kendisine teslim edilmemesi gerektiğini beyan etmişlerdir.

Kısaca o, önceki fakihlerin bu tür yanlışlıklar yaptığını gö­rünce fıkhı baştan sona ele aldı; usûllerini koydu, bunlara bağlı olarak fer’î meseleler çıkardı, kitaplar tasnif etti, bütün bu yaptık­larının hakkını verdi ve ilmini insanların istifadesine sundu. Fakihler onun etrafında toplandılar, onun eserleri üzerinde çalıştılar; kimi ihtisar, kimi şerh yaptı; kimi ondaki meseleleri delillendirmeye çalıştı, kimisi de ondaki esaslar ışığında yeni yeni sonuçlara ulaştı. Sonra ona müntesip olan fukaha çeşitli ülkelere dağıldılar ve gittikleri yerlere onun mezhebini de götürdüler. Böylece Şafiî mezhebi de yerleşmiş ve yayılmış oldu.

Allah’u alem!

 

3) Hadis Ve Re’y Ekolleri Arasındaki Fark:
 
A) Hadis Ehlinin Özellikleri:

 

(1. Re’y ve kıyastan hoşlanmazlardı.)

Bil ki: Gerek Sa’îd b. el-Müseyyeb, İbrahim ve ez-Zührî, gerek İmam Mâlik ve Süfyan [753] dönemlerinde ve gerekse daha sonraki devirlerde, ulemâ arasında re’ye dalmayı hoş görmeyen, zaruret ol­madıkça fetva ve istinbâta yanaşmayan, en büyük gayeleri Rasûlullah’ın (s.a.) hadislerini rivayet etmek olan insanlar her zaman için vardı.



[745] Ebû Abdullah Muhammed b. İdris eş-Şâfiî: Rasûlullah'm (s.a.) dördüncü atası olan Abdulmuttalib b. Menâf oğulları sülâlesindendir. Şâfıî, Gazze'de 150 senesinde dünyaya gelmiştir. Doğumundan iki sene sonra an­nesi onu, atalarının yurdu olan Mekke'ye götürmüş, Kur'ân'ı iyice ezber­ledikten sonra bâdiyeye Hüzeyl oğullarının yanına gitmiştir. Bunlar, o sırada en fasih Arap kabilelerinden biri idiler. Orada onların lügatlarını ve şiirlerini ezberledi. Harem şeyhi olan Müslim b. el-Velîd'den ders aldı, sonra Medine'ye gitti ve orada İmam Mâlik'ten okudu. Daha sonra Irak'a gitti ve orada Irak ekolüne ait fıkhı öğrendi. Oradan da Mısır'a geçti ve orada yerleşti. Kadîm ve cedîd olmak üzere iki mezhebi vardır. 204/819 senesinde Mısır'da öldü.

[746] er-Risâle adlı bu değerli eser matbûdur. Ahmed Muhammed Şâkir'in tahkik ve şerhiyle birlikte olan baskısı (el-Mektebetu'1-ilmiyye, Beyrut, t.y.) en güzelidir. (Ç)

[747] Bakara: 2/180.

[748] Yani: Bu âyet, vârise vasiyetin caiz olduğunu göstermektedir. Varise va­siyetin caiz olmadığı ziyade hükmü ise, "Lâ vasiyyete li vâris..." hadisin­den -ki haber-i vâhidir- alınmaktadır.

[749] O zamanki toplumların daha çok kapalı kutu gibi oluşu, seyahatlann çok zor ve zahmetli oluşu, buna rağmen bir ihtiy...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İmam şafiî ve mezhebi
« Posted on: 20 Nisan 2024, 06:41:51 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İmam şafiî ve mezhebi rüya tabiri,İmam şafiî ve mezhebi mekke canlı, İmam şafiî ve mezhebi kabe canlı yayın, İmam şafiî ve mezhebi Üç boyutlu kuran oku İmam şafiî ve mezhebi kuran ı kerim, İmam şafiî ve mezhebi peygamber kıssaları,İmam şafiî ve mezhebi ilitam ders soruları, İmam şafiî ve mezhebiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes