๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hüccetullahil Baliğa => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 19 Ocak 2011, 14:25:15



Konu Başlığı: İçkinin tanımı
Gönderen: Sümeyye üzerinde 19 Ocak 2011, 14:25:15
 
İçkinin Tanımı:


İçkinin azı, çoğuna götürdüğü için, ümmet siyaseti, hükmün, içkinin sarhoş edici özelliği üzerine bina edilmesini gerektirmiş, bizzat sarhoşluk halinin bulunması şart olarak aranmamıştır.

Sonra Rasûlullah (s.a.), âyette geçen "hamr=şarap, içki"den maksadın ne olduğunu beyan etmiş ve şöyle buyurmuştur:

"Her sarhoşluk veren şey içkidir ve her sarhoşluk veren şey haramdır. [306]

"Hamr (=içki), bu iki ağaçtandır; hurma ve üzüm. [307]

Bu iki ağacın özellikle zikredilmesi, bir tahsis manası ifade etmeyip vakıayı tesbit kabilindendir.

Mizr[308]ve bit[309] adı verilen içkilerin hükmü soruldu. Rasû­lullah (s.a.), "Her sarhoşluk verici şey haramdır." buyurdu. [310]

Yine o şöyle buyurmuştur:

"Çoğu sarhoşluk veren şeyin azı da haramdır. [311]

Bu hadisler müstefîzdir (meşhur). Bence üzümden yapılan iç­kiyle bir başka nesneden yapılan içki arasında hiçbir fark yoktur. Çünkü haramlık hükmü, bizzat Kur'ân'm belirttiği mefsedetler se­bebiyle inmiştir. Bu mefsedetler ise, hem üzümden yapılmış içkilerde, hem de diğer nesnelerden elde edilen içkilerde aynı düzeyde mevcut bulunmaktadır.[312]

 
İçkinin Uhrevî Cezası:                               
 

Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:

"Bir kimse şarabı dünyada içer de ona devam ederek tevbe et­meden ölürse; âfıirette onu içemez. [313]

Bunun sebebi şudur: Hayvanı halet içine dalan, ihsan merte­besine sırt çeviren bir kimsenin, cennet nimetlerinden yararlanma hakkı yoktur. İçkiyi içmesi, ona müdavim olması ve tevbe etmeme­si, hayvânîlik içine dalmanın mazinnesi kılınmış ve hüküm bu ma-zinne üzerine bina edilmiştir. Cennet lezzetlerinden özellikle içki­nin (hamr=şarap) zikredilmesi, iki lezzet arasındaki farkın ilk anda ortaya çıkmasını sağlamak içindir.

Hem nefis, hayvanı lezzeti bir fiil zımnında elde ettiği zaman, o fiil, nefis nazarında o lezzetin sureti/kalıbı olarak temessül eder ve onu hatırlayınca onu da hatırlar. Bu durumda o, ihsan mertebe­sine ait bir lezzetin, onun suretinde temessül etmesine lâyık değil­dir.

Öbür taraftan amellere verilen karşılık, aralarındaki müna­sebet esası üzerine kuruludur. Bir şeye yeltenerek belli bir lezzete ulaşma suretiyle isyan eden bir kimsenin cezası, istediği ve bek­lenti halinde olduğu bir anda o lezzetten mahrum bırakılması şek­linde olur.

Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:

"Sarhoşluk verici şey içene Tıynetu'l-habâl sunacağına dair Allah'ın ahdi vardır." Tıynetu'I-habâl'in ne olduğu sorulduğu za­man da: "Cehennemliklerin usâresidir." buyurmuştur. [314]

Bunun sırrı şudur: İrin ve kan, biz insanlarca sıvı maddeler arasında en iğrenç, çirkin ve tiksinti verici şeylerdir. İçki sıvı bir maddedir. Bu durumda onun cezasının cehennem ehlinin usaresi suretinde temessül etmesi uygun olacaktır. Bu aynen münker ve nekirin gök gözlü olarak takdim edilişi gibidir. Çünkü Araplar gök gözlülerden hoşlanmazlar. Daha önce de zikrettiğimiz gibi bazı haricî vakıalar, onlara uygun suretler halinde rüyada temessül eder. Burada da ceza öyle olmuştur. [315]

 



[306] Müslim, Eşribe, 73; Ebû Dâvûd, Eşribe, 5.

[307] Müslim, Eşribe, 13; Ebû Dâvûd, Eşribe, 4.

[308] Mizr: Yemenlilerin mısırdan yaptıkları içkinin adıdır.

[309] Bit': Bal şırasından yapılan içkinin adıdır.

[310] bkz. Muvatta, Eşribe, 9; Ebû Dâvûd, Eşribe, 5.

[311] Ebû Dâvûd, Eşribe, 5; Tirmizî, Eşribe, 3; İbn Mâce, Eşribe, 10.

[312] içkinin; üzüm şırasından, kuru zümden, hurmadan, buğdaydan, arpa­dan, mısırdan... yapılabileceğini bildiren hadisler de vardır, bkz. Ebû DâvÛd, Eşribe, 4.(Ç)

Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/519-520.

[313] Buhârî, Eşribe, 1; Müslim, Eşribe, 77; Tirmizî, Eşribe, 1; İbn Mâce, Eş­ribe, 2.

[314] Müslim, Eşribe, 72; Ebû Dâvûd, Eşribe, 5.

[315] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/520-521.