Konu Başlığı: Huyu güzel dini bütün dünürün geri çevrilmemesi Gönderen: Sümeyye üzerinde 22 Ocak 2011, 15:21:02 Huyu Güzel, Dini Bütün Dünürün Geri Çevrilmemesi: Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: "Dininden ve huyundan razı olduğunuz biri, size dünür olduğunda onu evlendirin! Eğer bunu yapmazsanız, yeryüzünde fitne ve büyük bir fesat olur. [1374] Bu hadiste, evlilikte denkliğin muteber olmadığına bir delâlet yoktur. Çünkü denkliğe itibar, bütün insanların fıtratında bulunan bir husustur. Öyle ki bu konuda dil uzatmak, neredeyse öldürmeden daha şiddetli kabul edilmektedir. Vakıa insanlar, sınıf sınıftır. Şeriatların böyle bir genel telakkiyi görmezlikten gelmesi mümkün değildir. Bunun içindir ki Hz. Ömer (r.a.), "Kadınlar, sadece dengi olan kimselerle evlenecekler, aksi takdirde onları mutlaka menedeceğim." demiştir. Şu halde Rasûlullah'ın (s.a.) hadisten amacı, dünürün huyundan ve dininden razı olunduktan sonra, malının azlığı, durumunun zayıflığı, çirkinliği, ümmüveled[1375] çocuğu olduğu... gibi bahaneler ileri sürülerek aşağılık değerlerin peşine düşülmemesini beyan etmektir. Çünkü ev ve aile düzeni ile ilgili maksatların en büyüğü, eşler arasında güzel huyla ünsiyet peyda etmek, birlikteliği dinî hayatın huzurla yaşanmasına vesile kılmaktır. Bunu sağlayacak olan ise, huy güzelliği ve dini bütün olmaktır. [1376] Kadının Uğursuzluğu: Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: "Uğursuzluk; kadında, evde ve attadır. [1377] Bu hadisin geliş şeklinin gerektirdiği doğru izahı şöyledir: İnsanlar tarafından bilinmeyen ve çoğu kez işlevim yerine getiren bir sebep olur ve bu yüzden o kadınla evlenen kimselerin çoğu, o evlilikten bir hayır ve bereket görmez. Eğer tecrübe kadının uğursuzluğunu doğruluyorsa, bu durumda kişinin, güzel ve zengin de olsa o kadınla evlenmekten vazgeçerek nefsini rahatlatması güzel olur. [1378] Bakire İle Evlenmek: Evlenilirken akıllı ergen bakire kızın tercih edilmesi hikmet gereğidir Çünkü kız, evleneceği erkek ilk göz ağrısı olacağından az ile yetinir, gençliğin verdiği güçle çabucak çocuk yapar, takınması gereken âdaba riayete daha yatkın olur; gözünü, iffetini daha iyi korur. Dullar ise öyle değildir. Çünkü onların gözleri başkalarında açılmıştır, huylarını değiştirmek zordur, çocuk yapma zamanları çoğu kez geçmiş olur. Onlar karalanmış yazı tahtaları gibidir. Kolay kolay yola girmez, uslanmazlar, bildikleri gibi devam ederler. Ancak aile düzeninin devamı, tecrübeli bir kadınla evlenilmesini gerekli kılıyorsa Câbir b. Abdullah'ın (r.a.) yaptığı[1379] gibi o zaman bir diyecek yoktur. [1380] [1374] Tirmizî, Nikâh, 3; îbn Mâce, Nikâh, 46. [1375] Ümmüveled: Efendisinden çocuk doğuran cariye.(Ç) [1376] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/384-385. [1377] Buhârî, Nikâh, 17; Müslim, Selâm, 115-120; İbn Mâce, Nikâh, 55. [1378] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/385. [1379] Câbir (r.a.), bakıma muhtaç kardeşlerinin yanına yine onlar gibi tecrübesiz bir kızı katmak istemeyip, onları evirip çevirecek aklı başında tecrübeli dul bir kadınla evlenmeyi tercih etmişti.(Ç) [1380] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/385-386. |