๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hüccetullahil Baliğa => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 18 Ocak 2011, 17:53:37



Konu Başlığı: Humus Rasûlullahın s.a.v. hakkıdır
Gönderen: Sümeyye üzerinde 18 Ocak 2011, 17:53:37
Humus, Rasûlullahın (S.A.) Hakkıdır:

 

Allah Teâlâ, humusu Rasûlullah'ın (s.a.) hakkı kılmıştır.

Çünkü o, insanların işleriyle meşguldü ve ailesinin geçimini sağla­mak için zaman ayırabilecek durumda değildi. Bu durumda onun harcamalarının müslümanların malından olması gerekmiştir. Hem müslümanların üstünlüğü, Rasûlullah'ın (s.a.) daveti ve Al­lah Teâlâ'mn saldığı korku sayesinde gerçekleşmiştir. Bu durum­da o, sanki bizzat olayda hazır bulunmuş gibi mütâlâa edilmiştir. [462]

 
Akraba Hakkı:
 

Humustan Rasûlullah'ın (s.a.) akrabalarına da bir pay ayrıl­mıştır. Çünkü onlar, İslâm için en çok hamiyet sahibi

kimselerdir. Onlarda dinî hamiyetle, neseb hamiyeti birleşmiştir. Çünkü onlar için Hz. Muhammed'in (s.a.) dininin yüceltilmesinden daha büyük şeref olamaz. Onlara bir pay ayrılması, Rasûlullah'ın (s.a.) ehl-i beytinin yüceltilmesi, onlara değer verilmesi manasına gelir. Bu ise, sonuç itibariyle dine yönelik bir maslahattır. Ulemâ ve kıraat bilginlerine gösterilen saygı, dine saygı olduğu gibi, peygamberin akrabasına saygı da evleviyetle dine saygıdır ve gösterilmesi gere­kir.

Muhtaçlara da bir pay ayrılmıştır. Bunlar, yoksullar, fakirler ve yetimler olarak belirlenmiştir.

Rasûlullah'ın (s.a.) müellefe-i kulûba ve daha başkalarına hu­mustan pay ayırdığı da sabittir.

Buna göre,-'bu beş zümrenin zikredilmesi sınırlayıcı olmayıp, onların durumlarına ayrı bir Özen gösterilmesi içindir. Öyle dağı­tılmalı ki, humus ve fey' malları, zenginler arasında el değiştiren bir zenginlik olmasın; gerçek ihtiyaç sahipleri ihmal edilmesin! Rasûlullah'a (s.a.) ve akrabalarına nisbetîe de hiçbir kimse kötü zanda bulunmasın.

Nef (başarı gösterenlerin ödüllendirilmesi) ve gönülleri hoş etmek için bir şeyler verilmesi şunun için meşru kılınmıştır: İnsa­noğlu, çoğu zaman basit de olsa bir şeyler olmadan kendisim tehli­keye atmaz. Bu insanoğlunun tıynetinde olan, yapısal bir özellik­tir. Bunun dikkata alınması elbette ki gereklidir. [463]


Süvariye Üç Pay:

 

Süvariye üç pay, piyadeye bir pay ayrılması; süvarinin, müs-lümanlara faydasının daha büyük, masraflarının daha çok olma­sındandır. Eğer sen ordu düzenini bilecek olsan, süvarinin, kendisine verilecek payın piyadeye verilen payın üç katından az olması­na razı gelmeyeceğinden, daha azın onun masraflarını karşılama­yacağından şüphe etmezsin. Bu konuda, birbirlerinden uzak ülke­lerde yaşamalarına, farklı âdet ve durumlara sahip olmalarına rağmen Arap Acem bütün ulusların farklı düşünmemeleri, bu hük­mün yerinde olduğunu ortaya koyar. [464]

 
Ehl-İ Kitabın Arap Yarımadasından Çıkarılması:
 

Rasûlullah (s.a.), "Eğer -inşâallah- yaşarsam, yahudi ve hıristiyanları elbette Arap yarımadasından çıkarırım." buyurmuş ve müşriklerin oradan çıkarılmasını vasiyet etmiştir.[465]

Rasûlullah (s.a.), zamanın hep aynı olmadığını; bazen lehte bazen aleyhte olacağını bildiğinden, muhtemelen İslâm'ın ileride zayıf düşebileceğini hesaba katmış ve şayet böyle bir dönemde İs­lâm'ın harîm-i ismetinde yabancı unsurlar bulunacak olursa bu­nun tehlikeli olacağını, Allah'ın nişanelerinin yıkılması, koyduğu nizamın bozulması sonucunu doğurabileceğini öngörmüştür. Bu­nun tabiî sonucu olarak da İslâm'ın merkezi, Beytullah'ın bulun­duğu yerin çevresinden İslâm düşmanlarının çıkarılmasını emret­miştir.

Hem kâfirlerle bir arada olmak, insanların dinlerini ifsad eder, nefislerini değiştirir. Onlarla birliktelik kaçınılmaz olunca, hiç olmazsa Haremeyn'in onlardan arındırılması emredilmiştir.     

Rasûlullah'a (s.a.), âhir zamanda olacak şeyler ayan olmuş ve şöyle buyurmuştur:

"Şüphesiz din I iman, yılanın deliğine çekildiği gibi, Medi­ne'ye çekilecektir. [466]

Bu durumda orada diğer din sâliklerinden hiçbir kimsenin bulunmaması gerekecektir; aksi takdirde dinin korunması garanti altına alınamayacaktır. [467]




[462] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/561-562.

[463] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/562.

[464] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/562-563.

[465] Vasiyeti için bkz. Buharı, Cizye, 6; Müslim, Vasiyet, 20

[466] Müslim, îmân, 233.

[467] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/563.