๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hüccetullahil Baliğa => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 13 Şubat 2011, 14:31:31



Konu Başlığı: Hayvanlar behîmî arzuların güdümündedir
Gönderen: Sümeyye üzerinde 13 Şubat 2011, 14:31:31
Hayvanlar, Behîmî Arzuların Güdümündedir:

 

Sonra hayvanların hallerine bak! Onlar aşağılık duygularla donanmışlar ve devamlı olarak alçak tabiatlarının gereği doğrultu­sunda hareket ederler ve onlar içerisinde kendilerini kaybederler. Onlar bir şeye yönelmişlerse, bu mutlaka bedenî bir faydalanma sağlayacak hayvani bir güdünün sonucunda olur ya da kendi tabi­atlarının verdiği şeye atılma sebebiyle meydana gelir.

 

Allah Teâlâ, İnsanı Birbirine Zıt İki Kuvvetle Donatmıştır:
 

Sonra bil ki! Allah Teâlâ, yüce hikmetinin gereği olmak üzere insana iki kuvvet yerleştirmiştir:

a) Melekî kuvvet: Bu, insana mahsus olan ruhun, bedende hareket halinde olan tabiî ruh üzerine feyzinden doğması, insanî ruhun da onu kabul etmesi ve ona boyun eğmesi ile meydana gelir.

b) Hayvanı kuvvet: Bunun kaynağı, bütün canlıların müşte­rek bulunduğu tabiî ruh ile kâim bulunan kuvvetlerle kendini gös­teren hayvanı nefistir. Bunun müstakilliği, kendi başına buyruk olması ve insanî ruhun ona boyun eğmesi ve hükmü ondan kabul etmesiyle olur.

Sonra bil ki: Bu iki kuvvet arasında sürekli itişme-kakışma vardır. Melekî kuvvet yücelere doğru çekerken, öteki süflî âleme doğru çeker. Hayvani güç belirgin hal alır ve etkisi galebe çalarsa, melekî olan kuvvet gizlenir. Aksi de variddir. Yüce yaratıcı her bir nizama aynı derecede önem vermiş; aslî ve kesbî kabiliyetler neyi gerektirmişse Allah Teâlâ onu hazırlamıştır. Buna göre, eğer hayvanı güç galebe çalmışsa, Allah Teâlâ onu desteklemiş ve ona münasip olan şeyi kendisine kolaylaştırmıştır. Eğer melekî kuvvet üstün gelmişse bu kez de onu desteklemiş ve kendisine uygun olan şeyi onun için kolaylaştırmıştır. Nitekim bu meyanda şöyle buyur­maktadır:

“Kim verir ve sakınırsa, en güzeli de tasdik ederse, biz de onu en kolaya hazırlar, onda başarılı kılarız. Kim cimrilik edip ver­mez, kendini zengin sayıp hakka boyun eğmez, en güzeli de yalan­larsa, biz de ona en zoru kolaylaştırırız.” [187]

“Hepsine; dünyayı isteyenlere de, âhireti isteyenlere de, Rabbinin ihsanından, ayırt etmeksizin veririz Rabbinin ihsanı kısıt­lanmış değildir.” [188]

 

Her Kuvvet Haz Ve Elem Duyar:

 

Her kuvvet için hem haz hem de elem söz konusudur. Haz duyması, kendisine uygun olanı idrak etmesi; elem ise, ters düşen şeyi tatmasıdır. Bedeninde uyuşturucu kullanan kimsenin hali, in­sanın haline ne kadar da çok benzer! Böyle biri bedeninde ateşin yakıcılığını hissetmez, etkisi azalıp da eski tabiî haline döndüğü zaman, acıyı son derece şiddetli bir şekilde hisseder. Yahut da dok­torların dediklerine göre gülün haline benzer. Onda üç kuvvet bu­lunur:

a) Arzî (toprak özelliği gösteren) kuvvet. Bu ezmek ve sürt­mek halinde çıkar.

b) Mâî (su özelliği gösteren) kuvvet: Sıkılması ve içilmesi ha­linde ortaya çıkar.

c) Hevâî (hava özelliği gösteren) kuvvet: Koklama anında or­taya çıkar.

 

Yükümlülük, İnsan Türünün Gereklerindendir:

 

Böylece yükümlülüğün, insan türünün özellik ve gereklerin­den olduğu ortaya çıkmış oldu. İnsan, sahip olduğu yetenek lisanı ile melekî kuvvete uygun düşecek şeyleri kendisine vacip kılması­nı, sonra bundan dolayı kendisini ödüllendirmesini; hayvanlık de­rekesine düşürecek şeyleri kendisine yasaklamasını ve şayet işler­se onlar sebebiyle kendisini cezalandırmasını istemektedir.

Allah’u alem!

 



[188] İsrâ: 17/20.