๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hüccetullahil Baliğa => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 21 Ocak 2011, 13:06:03



Konu Başlığı: Haramlık hükmü doğuracak sütün miktarı
Gönderen: Sümeyye üzerinde 21 Ocak 2011, 13:06:03
Haramlık Hükmü Doğuracak Sütün Miktarı:


Süt emmenin haramlık doğurması, çocuğun bünyesinin oluş­masında ve gelişmesinde anneye benzemesi sebebiyledir. Bu du­rumda emzirmede iki şeyin dikkate alınması gerekecektir:

i. Bu mananın gerçekleşmesini sağlayacak miktar. Hz. Âişe (r.a.) şöyle demiştir: "Bilinen on defa emzirme haramlık hükmü doğurur." âyeti, indirilen Kur'ân meyanında idi; sonra bu adet beş bilinen emme ile neshedildi.[1479]

Emme sayısının takdiri şunun içindir: Süt haramhğını doğu­ran mana, azda değil çokta bulunur. Bu durumda teşri esnasında az ile çok arasını ayıran bir sınırın konulması gerekir. Şüphe anm-da bu sınır esas alınır.

Bu takdirin on sayısıyla yapılması ise şunun içindir: On, do­ğal sayılardan sonra gelen, ondalık sayıların başladığı ve cem-i  kesretin[1480] kullanılmaya başladığı ilk sayıdır. On için, cem-i kıllet sîgası kullanılmaz. Bu özelliğiyle on sayısı, insan bedeninde etkisi olan "çok emme"nin miktarım belirlemeye elverişli bir sayıdır.

Beş emme ile neshedilmesi ise, ihtiyata riayet içindir. Çocuk beş kez iyice emzirildiği zaman, cildi revnaklaşır, yüzünde ve be­deninde bir parıltı hasıl olur. Üst üste beş kez emzirildiğinde ye­terli süt almaması, emzirenin sütlü olmaması halinde ise, çocuğun bedeninde zayıflık belirir, rengi solar. Bu, beş emmenin çocuğun gelişmesinde ve büyümesinde açık bir etkisinin olduğunu gösterir. Daha az sayıda emzirmede ise bu belirtiler gözükmez.

Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:

"Bir ya da iki emme, bir ya da iki sorma, bir ya da iki defa memeyi çocuğun ağzına verme haramlık doğurmaz. [1481]"Sütün azı da çoğu da haramhk hükmü doğurur" diyenlere göre illet ise, süt emme işine tazimde bulunmak ve onu bizatihi kendisinde bulunan bir özellikten dolayı müessir gibi görmektir. Bu durumda hüküm, menatı bilinmeyen sair durumlarda olduğu gibi taabbudî olur.

ii. Emzirme işinin, bünyenin ilk şekillendiği, çocuğun suretinin kendini bulduğu dönemde olması. Aksi takdirde emilen süt, diğer gıdalar gibi olmaktan öteye geçmez ve bir mana ifade et­mez. Büyüğün ekmek yemesi gibi olur.

Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: "Süt hükmü, ancak açlıktan dolayı sabit olur.[1482] "Süt haramlığı, ancak bağırsakların gıdasını sütten alması halinde olur; bu sütten kesilmeden Öncedir. [1483]

 
3. Mahrem Kadınların Aynı Nikâh Altında Toplanması:
 

Yakın akrabalar arasında sılayırahmin kesilmesine sebep olacak evliliklerden kaçınılması gerekir. Çünkü kumalar birbirle-rini çekemezler, kin ve buğzları kendilerine en yakın olanlara da sirayet eder. Yakınlar arasında buğz çok kötü ve çirkin bir şeydir. Bu yüzden seleften bir grup, iki amca kızının dahi bir nikâh altın­da toplanmasını iy görmemişlerdir. Bu durumda, iki kızkardeş, halayeğen, teyze-yeğen gibi şayet birinin erkek farzedilmesi ha­linde birbirleriyle ebedî olarak evlenmeleri haram olan iki kadının bir nikâh altında toplanmasına ne demeli!

Rasûlullah (s.a.), bu esası kendi kızı üzerine başka bir kadı­nın nikâhlanması konusunda da dikkate almıştır. Çünkü kumala­rın birbirlerine olan haset ve kinleri, kocalarını kendilerine bend etme çabaları çoğu kez kumanın ailesine kadar uzanır. Peygambe­re yönelik bir buğz ise, geçim yüzünden de olsa küfre götürür.

Bu konuda asıl olan iki kızkardeşin bir nikâh altında toplan-masıdır. Rasûlullah (s.a.), "Kadın ile halası bir arada toplana­maz. [1484]hadisiyle meselenin gerekçesine işarette bulunmuştur. [1485]

 
4. Musâharet:
 

Haramlık sebeplerinden biri de sıhriyet akrabalığıdır. Eğer annenin, kızının kocasında, babanın oğlunun hanımında ve hanı­mının kızlarında[1486] gözü olacak olsa, bu aradaki bağların koparılmasına ya da aile üyeleri arasında birbirlerini öldürmelerine se­bep olurdu. Eğer sen eski Acem hikayelerini dinlemiş ve doğru yol üzere yürümeyen zamanının insanlarını dikkatle incelemişsen, sa­yılamayacak kadar çok büyük işler olduğunu, ne dolaplar döndü­ğünü, ne zulümler işlendiğini görmüşsündür.

Sonra bu tür yakınlarla birliktelik kaçınılmazdır. Aralarında Örtünmeye riayet etmek imkânsızdır, birbirlerine haset ve kin ol­ması çirkin bir şeydir, her iki tarafın birbirine sürekli ihtiyacı söz-konusudur. Bu durumda onların, öz anneler, kızlar ya da kızkar-deşler mesabesinde olması gerekir. [1487]



[1479] Müslim, Radâ', 24.

[1480] Üç ile dokuz arası bir sayıyı ifade etmek için kullanılan çoğul kalıpları­na "cem-i kıllet", on ve daha fazla sayıyı ifade etmek için kutlanılan ço­ğul kalıplarına da "cem-i kesret" denir.(Ç)

[1481] Müslim, Radâ', 20, 22.

[1482] Müslim, Radâ', 32.

[1483] Tirmizî, Radâ', 5.

Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/410-411.

[1484] bkz. Buhârî, Nikâh, 27; Müslim, Nikâh, 37; Ebû Dâvûd, Nikâh, 12.

[1485] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/411.

[1486] Yani üvey kızlarında.(Ç)

[1487] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/411-412.