> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Fıkhı Eseleri > Hüccetullahil Baliğa >  Hadisin neşri ve hadis ile fıkhı birleştirme
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hadisin neşri ve hadis ile fıkhı birleştirme  (Okunma Sayısı 1720 defa)
16 Şubat 2011, 19:04:48
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 16 Şubat 2011, 19:04:48 »



2. HADİSİN NEŞRİ VE HADİS İLE FIKHI BİRLEŞTİRME FAALİYETİ

 

Şah Veliyyullah Dihlevî’nin Hind yarımadasında gerçekleştirdiği en önemli faaliyetlerinden bir diğeri, hadisin bu bölgede yer etmesini, yayılmasını sağlamak, hadis derslerini ihya etmek, bu büyük ilme özel bir önem vermek olmuştur. Bu konuda vermiş ol­duğu eserler, son derece ciddî ve büyük araştırmalar sonucu yapıl­mış çalışmalardır. Bu eserler, onun tecdid hayatında çok önemli bir yere sahiptir. Zaten onun hadise dair olan ilmi, ilim alemindeki üstünlüğünü belirleyen kıstaslardan biri sayılmış ve o, “muhaddis” olarak nitelenir olmuştur.

Şah Veliyyullah Dihlevî’nin hadise ayrı bir önem vermesinin iki temel sâiki vardır. Birincisi hadisin onun nazarmdaki yeridir. Ona göre hadis, bütünyakînî ilimlerin esası ve başıdır, dinî ilimle­rin temeli olması bakımından en az Kur’ân kadar önemlidir. [16] İkinci olarak o, mevcut fiilî durumun tasfiyesi için sünnete başvurmayı zorunlu görmektedir. Her asırda ıslahatçıların, ümmetin gi­dişatını değerlendirmek, sapmaları tesbit etmek için kıstas olarak başvuracakları vazgeçilmez asıl hadistir. O, inançta, amelde ve ahlâkta Kitap ve sünneti kıstas olarak almadıkça gerçek bir kemâl halinin gerçekleşemeyeceğine inanır. İtidal hali, ancak sünnet va­sıtasıyla korunabilir. Eğer sünnet yolu terkedilir, peygamberi yön­lendirmelere sırt çevrilirse, ümmet ifrat ya da tefrite düşer, denge bozulur. “Andolsun ki, Rasûlullah’ta, sizin için en mükemmel bir örnek vardır.” [17] âyetinde de ifade edildiği gibi, insanlar için sunu­lan fiilî örneğin ihmal edilmesi, dinî hükümlerin hayata tatbikini imkânsız kılar. İşte sünnetin bu özelliğinden dolayı Şah Veliyyul­lah Dihlevî, ona ayrı bir önem vermiş ve hadisin neşrine, ders ola­rak okutulmasına özel bir ilgi göstermiştir.

Tecdîd ve ıslâh hareketine girişen herkes için durum aynı ol­muş, onlar da faaliyetlerini sürdürürken hadis kitaplarına büyük önem vermişlerdir. Çünkü bidat ve hurafelere, cahiliye dönemi âdetlerine karşı savaş açmak, gerçek dine, saf İslâm’a davette bu­lunmak durumunda olan herkes için, hadis en temel esastır ve bu işi onsuz yapmak mümkün değildir.

Hicrî onikinci asır ve daha öncelerine baktığımız zaman Hind kıtasının hadisle fazla ilgisi olmadığım görmekteyiz. Arap hakimi­yetinin sona ermesi ve kıtanın Gazneli, Gurlu hükümdarların ege­menliğine girmesi sonucu, hadis ilmi unutulmaya yüz tutmuş ve insanlar şiir, ilm-i nücûm, riyazi ilimlere yönelmişler, dinî ilimler’den de fıkıh ve fıkıh usûlü rağbet görmüştür. Fıkhın hadise arzedilmesi, ona vurulması gibi bir endişe duyulmamıştır. Hadis ilmi­ne olan ilgisizlik asırlar boyu devam etmiştir. Hatta altı sahih ha­dis kitabını ve onların müelliflerim, bu ilim dalının meşhur sima­larını dahi bilmemektedirler. Bütün bildikleri es-Sağânî’nin Meşâriku’l-envâr’ıdır. Eğer bir kimse, el-Bağâvî’nin Mesâbîhu’s-sünne’sine, ya da Mişkâtu’l-mesâbîk’e ulaşmışsa, kendisini “mu­haddis” derecesine ulaşmış görürdü. Buralarda genelde felsefe ve tasavvuf revaçtadır. Mutasavvıfların sözlerini içeren kitaplar ya­yılmıştır ve bunların muhtevalarının sahih hadislerle tevsiki gibi bir ihtiyaç da bulunmamaktadır. Sûfiyye arasında selam secdesi, kabirlerin mescid edinilmesi, orada mumlar yakılması, etrafının kutsal sayılması ve adeta Kabe gibi tavaf edilmesi, çeşitli mera­simlerin yapılması, Allah’tan başkası adına adakta bulunma, evli­ya adına kurban kesme, oruç tutma.., gibi bir ucu şirke varan pek çok bidat yaygın halde bulunuyordu.

İşte böyle bir ortamda Şah Veliyyullah Dihlevî’nin ortaya çık­ması, bidat ve sünneti birbirinden ayırmak için mücadele etmesi ve bunun için de hadis ilmine önem vermesi makul ve yerinde bir hareket olmuştur. Daha onuncu hicrî asırdan başlayarak hadis il­mine önem verilmeye başlaması, ancak bu ferdî çabaların gereken ilgiyi toplayamaması, bu konuda müceddid birine ihtiyacı ortaya çıkarmıştı. Şah Veliyyullah Dihlevî, yaptığı çalışmalar ve oluştur­duğu ilgi ile beklenilen sima olmuştu. Bundan böyle hadis ilmi, öğrenim yılları sırasında okutulmakta olan mukarrar dersler ara­sına girmiş, fazilet ve kemalin göstergesi haline gelmişti. Hadis-i şerif okutmak üzere müstakil ilim halkaları oluşmaya başlamış, altı hadis kitabının, özellikle de Buhârî, Müslim, Ebû Dâvûd ve Tirmizî’nin okutulması yaygın bir hal almıştır. Halkın istifadesini sağlamak için hadis kitapları tercüme edilmiştir. Bütün bu faali­yetler sonucunda Hindistan, hadis ilminin merkezi haline gelmiş­tir. Reşid Rıza’nın şu sözleri bu gerçeği şöyle ifade eder:

“Eğer zamanımızda Hint uleması kardeşlerimizin hadis ilmi­ne gösterdikleri ilgi olmasaydı, bu ilmin şark illerinde sonu kesil­mişti. Mısır, Şam, Irak, Hicaz’da hicrî onuncu asırdan beri zayıfla­mıştır. Hatta on dördüncü asrın ilk başlarında bu zayıflık son noktasına ulaşmıştır.”[18]

Hindistan’da ihyasına çalışılan dinî hayatı, kesif bir bidat sisi bürümüş, cahiliye ananeleri, gayrimüslimlere ait dinî hava ege­men hal almışken, gayrı İslâmî nişaneler (şeâir) revaçta iken ilim mahfillerinde Yunan felsefesi, âlet ilimleri, belagat, kelâmın, şer’î ilimler adına da sadece fıkıh ve fıkıh usulü okutulması ve bunlar­da kılı kırk yararcasma durulması, fıkhın hadisle desteklenmesi gibi bir kaygı duyulmaması doğrusu kabul edilebilir değildi. Şah Veliyyullah Dihlevî, böyle bir tavrı hazmedemiyordu. Ona göre herşeyin başı Kitap ve sünnetti. Dolayısıyla eğer maksat ilimse, işe bunlardan başlamak gerekirdi. Maksat da bunlarla amel et­mekti. Eğer kendi anlayışımızla amel etme imkânımız varsa bu ikisiyle yetinebilirdik. Yok, anlayışımız yeterli değilse, o zaman bizden önceki ulemanın anlayışından yararlanma yolunu tutabili­riz. Onlardan sünnete daha uygun, daha açık, daha münasip gör­düğümüz görüşleri alabiliriz. Âlet ilimleriyle uğraşırken, onların nihayet bir araç olduklarını, hiçbir zaman amaç haline gelmemesi gerektiğini aklımızdan çıkarmamalıyız. [19]

 

Şah Veliyyullah Dihlevî’nin Hadis Hinine Hizmetleri:
 

Şah Veliyyullah Dihlevî, Hicaz’dan döndükten sonra hadis il­mine özel bir itina göstermeye başladı ve Rahîmiyye medresesesi, çok sürmeden hadis ilmi taliplerinin toplandığı bir merkez haline geldi ve asırlar sonra ilk kez Hindistan hadis sahasında önemli bir yer kazandı, Yemen’le boy ölçüşür hale geldi, hatta şöhreti Hicaz’ı bile tutmaya başladı. Hadis alanında değerli eserler yazdı. Bunla­ra eserleri bahsinde yer verilecektir.

 

Şah Veliyyullah Dihlevi’nin Mezhep Anlayışı Ve Fıkıh İle Hadisi Birleştirme Başarısı:
 


Şah Veliyyullah Dihlevî zamanında, fıkıh ve hadis ilimleri, dünyanın hemen her yerinde birbirinden ayrılmış durumdaydı. Mezhepler iyice yerleşmiş ve esnekliğini tamamen yitirmişti. Mez­heplerin, kırılabilen, fakat asla esnemeyen, uzamayan sert kalıp­ları vardı. Herkes kendi mezhebinin yüzde yüz doğruluğuna ina­nırdı. Bir fakihin hadise tabi olması, ulemanın gazabını çekmek için yeterli idi. İşte böyle bir ortamda Şah Veliyyullah Dihlevî, hadise özel bir önem vermekle, son derece önemli bir tecdid başarı­sında bulunmuştur. O, önce hadisle fıkhı birleştirme, sonra da dört mezhebin arasını bulma ve bunları birbirlerine yaklaştırma gayre­ti göstermiştir. Hint kıtasında Şah Veliyyullah Dihlevî’den önce fıkıh ile hadis arasını bulma, mezhepleri hadis temeli üzerinde birleştirme gibi bir gayreti daha görmemekteyiz.

Şah Veliyyullah Dihlevî, Hanefî olarak yetişmişti. Sonra Hi­caz’a gidişinde orada genelde Şafiî olan âlimlerden okumuş ve böy­lece Şafiî mezhebinin usul ve kaidelerini de öğrenmişti. Hicazda bulunması sebebiyle Maliki ve Hanbelî mezheplerini de tanıma fır­satı buldu. Uzun süre tarihî, coğrafi, siyasî, içtimaî sebeplerden dolayı Hindistan âlimleri arasında böyle bir fırsatı ele geçiren ol­mamıştı. Bu özelliğiyle o, dört mezhebi rahatça karşılaştırma im­kânını elde etti.

Öbür taraftan o, yaratılıştan sahip olduğu uzlaştırıcılık, birleştiricilik, dengecilik, ufku genişlik gibi m eziyeti eriyle ayrılığa ve dağınıklığa değil, birleştirmeye ve telife taraftardı. Bunun için de, daha Hicaz’a gitmeden önce fıkıh ile hadisi birleştirmeye meylet­miş, muhaddis fakihlerin yolundan gitmeye, onların yaklaşımları­nı izlemeye azmetmişti.

Bu konuda şöyle demektedir:

“Dört mezhebi ve onların usûllerini inceledikten, dayandıkla­rı hadisleri gördükten sonra, gaipten gelen bir işaret ve nurla aynı zamanda hadis âlimi olan fakihlerin yolundan gitmeyi uygun gör­düm ve buna azmettim.” [20]




[17] Ahzâb: 33/21.

[18] Miftâhu Künûzi's-sünne'ye yazdığı mukaddimede (s. Kâf)

[19] Bkz. et-Tefhîmâtu'1-ilâhiyye, 1/214-215.

[20] el-Cüz'ü'1-latîf fi tercemeti el-Abdi'd-Daîf, s. 4'den.



[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hadisin neşri ve hadis ile fıkhı birleştirme
« Posted on: 20 Nisan 2024, 07:24:49 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hadisin neşri ve hadis ile fıkhı birleştirme rüya tabiri, Hadisin neşri ve hadis ile fıkhı birleştirme mekke canlı, Hadisin neşri ve hadis ile fıkhı birleştirme kabe canlı yayın, Hadisin neşri ve hadis ile fıkhı birleştirme Üç boyutlu kuran oku Hadisin neşri ve hadis ile fıkhı birleştirme kuran ı kerim, Hadisin neşri ve hadis ile fıkhı birleştirme peygamber kıssaları, Hadisin neşri ve hadis ile fıkhı birleştirme ilitam ders soruları, Hadisin neşri ve hadis ile fıkhı birleştirme önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes