๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hüccetullahil Baliğa => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 05 Şubat 2011, 16:27:28



Konu Başlığı: Hadis kitapları ve dereceleri
Gönderen: Sümeyye üzerinde 05 Şubat 2011, 16:27:28
4) Hadis Kitapları Ve Dereceleri


 
Şer’î Hükümlerin Bilinmesi İçin Hadis Bilgisi Zorunludur:
 

Bil ki: Şer’î esasları ve hükümleri, Rasûlullah’ın (s.a.) sünneti olmaksızın bilme imkânı yoktur. Maslahatlar ise öyle değildir. Çünkü onlar, tecrübe, nazar, istintaç... vb., gibi yollarla öğrenilebi­lir.

Rasûlullah’ın (s.a.) haberlerini bilmenin tek yolu da, kendisi­ne sened zinciriyle muttasıl olarak ulaşan rivayetlere sahip olmak­tır. Bu rivayetler bizzat Rasûlullah’ın (s.a.) kendi sözleri olabilir veya mevkuf hadisler şeklinde gelebilir. Bir şartla ki, rivayet, sa­habeden ve tabiînden bir cemaate sahih bir yolla ulaşmış olacak ve konu, Şâri’den bir nass ya da işaret olmaksızın kesin bir hüküm vermeye yeltenmelerine imkân yermeyecek bir mahiyet arzedecektir. Bu mânâda mevkuf hadisler, Rasûlulîah’tan (s.a.) istinbat yo­luyla rivayet türünden olmaktadır.

Söz konusu rivayetlere, günümüzde ulaşmanın tek yolu hadis ilmine dair tedvin edilmiş kitaplara ulaşmaktır. Bunun başka yolu yoktur. Çünkü bugün artık, tedvin edilmiş kitapların dışındaki rivayetlere itimat etmek imkânı kalmamıştır. Hadis kitapları ise tabaka tabakadır, farklı yerlere sahiptir. Bu itibarla, hadis kitap­larının derecelerini bilmek için ayrı bir özen göstermek gerekmek­tedir.                                                                                                 

 

Sahih Ve Meşhur Hadislerin Dereceleri:

 

Sıhhat ve şöhret itibarıyla hadis kitapları dört tabakaya ay­rılır. Daha önce de görüldüğü üzere hadisin kısımları içerisinde en üst mertebede olanı, tevatür yoluyla sabit olup ümmetin kabulüne mazhar olan ve kendisiyle amel edilmesine dair üzerinde icma edilmiş bulunan hadislerdir. Sonra müstefîz haberler gelmekte­dir. Bunlar pek çok yoldan gelen ve şüpheye mahal bırakmayan, İslâm ülkelerindeki fakihlerin çoğunluğunun kendisiyle amel edil­mesi hakkında ittifakları bulunan veya en azından Haremeyn-i Şerîfeyn [670] ulemasının ihtilâf etmediği hadislerdir. Haremeyn ule­masının özel yere sahip olması, Mekke ve Medine’nin ilk yıllarda râşid halifelerin bulundukları yer olmasından, nesiller boyu bütün ulemanın oraya gidip birbirleriyle buluşmalarından, dolayısıyla açık bir hata üzerinde birleşmelerinin imkânsızlığından doğmak­tadır. Veya meşhur bir görüş olması, İslâm ülkelerinin çok yerinde uygulanır olması, sahabe ve tabiînden büyük bir cemaatten nakledilegelmiş olması gerekecektir. Bunlardan sonra, senedi sahih ya da hasen olan ve hadis imamlarından kabul gören, hiçbir kimsenin kabul etmediği terkedilmiş bir söz olmayan rivayetler gelmektedir. Zayıf-mevzû veya munkatı’ ya da senedi veya metni sebebiyle maklûb olan veyahut da meçhul kişilerce rivayet edilmiş bulunan veya nesiller boyu selef-i sâlihin icma etmiş olduğu şeylere muhalif bulunan hadislere gelince, bunların kabulüne imkân yoktur.




[670] Yani Mekke ve Medine'nin.