๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hüccetullahil Baliğa => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 11 Şubat 2011, 15:23:14



Konu Başlığı: Gerçek mutluluk
Gönderen: Sümeyye üzerinde 11 Şubat 2011, 15:23:14
Gerçek Mutluluk:

 

Gerçek mutluluk, hayvanı gücün nefs-i natıkaya boyun eğme­si, onun emrine girmesi, arzuların akla tabi olması, nefs-i natıkanın hayvanı güce hâkim olması, onu kontrolü altında tutma­sı, aklın heva ve heveslere galebe çalmasıdır. Bunun dışında kalan diğer hususiyetler, mutluluk ölçütü olamazlar; dolayısıyla insanın mutluluğunu belirlemede dikkata alınmazlar.

 

Gerçek Mutlulukla İç İçe Bulunan Durumlar:
 


Bil ki: Gerçek mutlulukla iç içe bulunan durumlar iki kısımdır:


a) Nefs-i natıkanın feyzinin, fıtrat hükmünce geçim işleri hakkında zuhur etmesi kabilinden olan kısım. Bu kısım ile elde edilmesi islenen huyun gerçekleşmesi mümkün değildir. Bilakis, bu kısımdan olan fiillere dalmak, ziyneti sebebiyle özellikle de cüz’i bir fikirle olabilir. Nitekim, noksan birinin, arzulanan kemâl hali karşısındaki durumu böyledir. Onun durumu, şecaati; öfke duygusunun galeyana getirilmesi, boğuşma ve benzeri yollarla; fesahati, Arap şiir ve hitabelerini ezberlemekle öğrenmek isteyen gi­bidir. Huylar, ancak diğer insanlarla haşir neşir olma esnasında ortaya çıkar; ihtiyaçların giderilmesi için gerekli olan kurum ve kuruluşlar, doğan ihtiyaçlar saikiyle bulunur; sanatlar ancak âletler ve madde ile tamam olur. Bütün bunlar dünya hayatının son bulmasıyla bitip sona eren şeylerdir. Bu durumda kişi, eğer noksan olan o hal üzere ölecek olursa ve mayası da kötü ise, kemal mertebesinden yoksun kalmış olur. Eğer bu ilişkilerin suretlerine sarılacak olursa, o zaman faydasından çok zararını görür.

b) İkinci kısım: Bunun esasını, hayvanı gücün melekî güce bo­yun eğmesi teşkil eder. Hayvanı güç, melekî gücün telkini doğrul­tusunda hareket eder ve zamanla onun rengini ve şeklini almaya başlar. Melekî güç ise, ondan etkilenmemeye, onun telkin edeceği aşağılık renkleri kabul etmemeye ve böylece hayvanı gücün bayağı nakışlarını -mumun mühürün şeklini aldığı gibi- kabullenme­meye ve ondan etkilenmemeye çalışır. Bunun baş arıl ab ilmesi için de mutlaka, bunlardan bir kısmını melekî gücün bizatihi gerektiri­yor olması, hayvanı güce telkin ve öneride bulunması, onun da meîekî güce boyun eğmesi, ona karşı çıkmaması, isteklerinden geri durmaması gerekir. Bu işlemin zaman içerisinde sürekli tekrar­lanması; her defasında melekî gücün gerektirdiğine hayvanı gücün boyun eğmesi, onun isteğini yerine getirmesi ve bunun sonunda itiyat halini alması gerekmektedir. Melekî gücün bizatihi gerektir­diği bu şeylerin olması, özünde istememesine rağmen hayvani gü­cün de onun isteklerine boyun eğmesi için, berikinin genişleyip açılacağı, öbürünün de büzülüp sıkılacağı durumları içeren şeyler cinsinden olması gerekir. Bu, melekût âlemine benzemeye çalış­mak, ceberut âleminden beklenti halinde olmak gibi şeylerdir. Çünkü bunlar, melekî gücün özelliklerinden olup, hayvanı gücün son derecede uzak olduğu şeylerdir. Ya da hayvanî gücün gerekle­rini, haz aldığı, zinde ve azgın halinde arzu duyduğu şeyleri bırak­mak yoluyla olur.