๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hüccetullahil Baliğa => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 02 Şubat 2011, 18:52:16



Konu Başlığı: Duası ve zikri
Gönderen: Sümeyye üzerinde 02 Şubat 2011, 18:52:16
Duası Ve Zikri:




Devamlı âlem-i melekût üzerinde düşünür, kendisini Allah'ın I zikrine verirdi. Onun bu durumu dilinden dökülürdü. Tüm davra­nışları gaybî teyide mazhardı, kutlu bir hali vardı, duası müste-cabtı, kendisine Hazîre-i kuds'e ait ilimler açılır, dualarının kabul görmesi, geleceğe ait haberler vermesi, elini kattığı şeye bereket inmesi gibi yönlerden kendisinden mucizeler sadır olurdu.

Diğer peygamberler de aynı sıfat üzere yaratılmışlardı ve Al­lah Teâlâ'nın onların fıtratlarına koymuş oldukları özelliğe doğru insiyak halinde hareket ederlerdi.

Hz. İbrahim, onu duasında anmış, şanının pek yüce olacağım müjdelemişti.[271] Hz. Mûsâ, Hz. İsâ ve diğer peygamberler (s.a.) de onu müjdelemişlerdi. [272]


Doğumuyla İlgili Mucizeler:

 

Annesi, sanki bir nurun kendisinden çıktığını ve yeryüzünü aydınlattığını görmüş ve bunu kutlu bir çocuğun dünyaya geleceği ve onun dininin yeryüzünün tümünü aydınlatacağı şeklinde yor­muştu. Cinler, kâhinler ve müneccimler onun doğumunu ve şanı­nın yüceliğini söylemişlerdi. Kisrânın sarayında şerefelerin çök­mesi gibi bazı fevkalâde olaylar onun şerefini göstermiş, peygam­berlik belirtileri onu çepeçevre kuşatmıştı. Nitekim Roma impara­toru Herakl bunu bildirmişti. Doğumu ve emzirilmesi anında ola­ğanüstü bereketler görmüşlerdi. Melekler inmiş, kalbini yarmışlar ve onu iman ve hikmetle doldurmuşlardı. Bu âlem-i misâl ve âlem-i şühûd arası bir hal üzere olmuştu. Bu yüzden kalbinin yarılması onu helak eden bir şey olmamış, dikiş izi ise kalmıştı. Misâl alemiyle şühûd âleminin birbirine girdiği her durum da aynı şekil de olmuştur.   [273]       

 
Şam Seferi:
 

Ebû Talip onu beraberinde Şam'a götürmüştü. Rahip Bahîra onu görür görmez, -onda mevcut gördüğü alâmetlere binaen- hemen onun peygamber olduğunu tanıdı. Delikanlı olunca melek­ler gayıptan kendisine seslenirler ve surete girerek görünürlerdi. [274]   

 
Evlenmesi:
 

Allah Teâlâ, Hz. Hatice'yi ona rağbet ettirmek ve yardımcı ol­masını sağlamak suretiyle onun ihtiyaçlarını karşılamıştı. Hz. Ha­tice, Kureyş'in varlıklı kadınlarındandı. Allah, kulunu sevdi mi, kulları arasında onun işlerini böyle yoluna koyardı.

Kabe'nin tamiri esnasında, Arap âdeti üzere izarını (eteğini) omuzu üzerine atmıştı. Avret yeri açılır açılmaz düşüp bayıldı. Baygınlığı esnasında avret yerini açması kendisine yasaklandı. Bu peygamberliğin bir şubesi olmaktadır ve nefis hakkında bir tür muahaze sayılmaktadır. [275]



[271] Rabbena Vasfıh

[272] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/648.

[273] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/649.

[274] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/649.

[275] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/649.