๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hüccetullahil Baliğa => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 02 Şubat 2011, 18:49:49



Konu Başlığı: Davetin gizlice başlaması
Gönderen: Sümeyye üzerinde 02 Şubat 2011, 18:49:49
Davetin Gizlice Başlaması:


 

Sonra çağrıya başlaması emredildi, önceleri gizlice davete başladı ve bunun üzerine Hz. Hatice, Hz. Ebû Bekir es-Sıddîk, Bilâl ve benzerleri (r.anhum) iman ettiler.

Sonra kendisine "Emrolunduğun şeyi açıkla![280]fermanı gel­di ve "En yakın akrabalarını uyar! [281] denildi. [282


Aşikâre Davet:

Bunun üzerine açıktan çağrıda bulunmaya ve şirk çeşitleri­nin iptaline çalışmaya başladı. İnsanlar derhal hamiyete geldiler ve ona dilleriyle, elleriyle eza vermeye başladılar; namazda iken üzerine deve döl esininin atılması, boğulmak istenmesi gibi. O, bü­tün bunlara karşı sabır ve metanet gösterdi; mü'minleri sonuçta zaferle müjdeliyor, kâfirleri ise yenilgi ile korkutuyordu. Nitekim bu meyanda Allah Teâlâ şöyle buyurmaktaydı:

"O topluluk yakında bozulacak ve onlar arkalarını dönüp ka­çacaklardır. [283]

"Onlar derme çatma hiziplerden müteşekkil bir ordudur ki, işte şurada bozguna uğratılmışlardır. [284]

Kâfirler zamanla baskıyı artırdılar ve müslümanlara ve on­lara destek veren Hâşim oğullarıyla Muttalip oğullarına işkenceler yapmaya başladılar. Bu sırada Habeşistan'a hicret etmekle emro-lundular ve orada büyük genişlikten (fetihten) Önce- bir tür ra­hatlık gördüler. [285]

 
Hüzün Yılı:
 

Aynı yılda Rasûlullah'm (s.a.) eşi Hz. Hatice ve amcası Ebû Talib öldü. Ebû Tâlib'in Ölümüyle Hâşim oğulları hamilerini kay­betmişti. Rasûlullah (s.a.) bundan büyük korku duydu ve dininin ikbalinin hicret etmesinde olduğu düşüncesi kalbine icmali bir şe­kilde doğmuştu. Düşünmek ve kafa yormak suretiyle çözümün bu yolda olduğunu gördü ve bunun için Taife, Hecer'e, Yemâme'ye ve gidilebilecek her bir yere gitmeyi düşündü.

Acele davrandı ve hemen Taife gitti, orada çok sıkıntılar çekti. Sonra Kinâne oğullarına gitti ve onlardan sevinebileceği bir ilgi göremedi. Bunun üzerine Zem'a'nın himayesinde tekrar Mekke'ye döndü. Bu olay üzerine şu âyet indi:

"Biz senden önce hiçbir rasûl ve nebi göndermedik ki, o, bir temennide bulunduğunda, şeytan onun dileğine ille de (beşerî ar­zular) katmaya kalkışmasın. Ne var ki Allah, şeytanın katacağı şe­yi iptal eder.[286]

Rasûlullah'ın (s.a.) temennisi, kendiliğinden düşündüğü doğ­rultuda başarıya erişmesiydi. Şeytanın ilkâsı ise, Rasûlullah'ın (s.a.), Allah'ın muradı hilafına hareket etmesidir. Allah Teâlâ'nın onun katacağı şeyi iptali (nesh) ise, işin hakikatini ona açması ve murad-ı ilâhî dışında olan şeyleri peygamberinin kalbinden izale etmesidir. [287]




[281] Şuarâ 26/214. Bunlar Hâşim oğulları, Muttalip oğullan idi. Rasûlullah (s.a.) bu emir üzerine onları açıktan davette bulunmuştu.

[282] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/651.

[283] Kamer 54/45. Bu müjde Bedir'de hasıl olmuş ve Rasûlullah (s.a.) kâfirlere karşı zafer kazanmıştı.

[284] Sâd 38/11

[285] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/651.

[286] Hacc 22/52.

[287] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/651-652.