Konu Başlığı: Çocuklar arasında ayırım yapmak Gönderen: Sümeyye üzerinde 22 Ocak 2011, 16:37:10 Çocuklar Arasında Ayırım Yapmak: Rasûlullah (s.a.), çocuklarından birine, diğerlerine vermediği hediyede bulunmak isteyen bir kimseye şöyle buyurmuştur: "Onların hepsinin sana aynı şekilde iyi davranmalarını ister misin?" Adam, "Evet," deyince Rasûlullah (s.a.), ona: "Öyle ise hayır!" buyurmuştur. [1300] Çocuklar arasında ayırım yapıp, bazılarına hibede bulunup, bazılarına vermemenin mekruh olması şundandır: Bu, çocuklar arasında kin, babaya karşı da düşmanlık doğurur. Rasûlullah (s.a.), çocuklar arasında ayırım yapmanın, ihmal edilen çocuğun kayırılan çocuğa karşı kin ve düşmanlık beslemesine sebep olacagına, onun bunu unutmayacağına ve babasına karşı iyi davranmaması sonucunu doğuracağına işaret buyurmuştur. Böyle bir sonuç ise, ev düzeninin bozulması demektir. [1301] 3. Vasiyet: Teberru, ölüme bağlı ise vasiyet adını alır. Vasiyet sünnettir. Çünkü insanoğlu mülke karşı haristir ve cimri davranır. Ölüm sebebiyle ondan müstağni olma anı yaklaştığında, hiç olmazsa o anda ihmal gösterdiği bazı şeyleri telafi etmek, yardım etmesi gereken bazı kimselere yardımcı olmak ister. [1302] Üçte birden fazla vasiyet edilmez: Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: "Üçte birini vasiyette bulun; aslında üçte bir de çoktur. [1303] Kişinin ölümüyle birlikte mal varlığı, mirasçılarına intikâl eder. Bu Arap-Acem bütün insanlarca böyledir ve fıtratın bir parçası ve sayılamayacak kadar çok maslahat için gerekli bir şey kabul edilir. Kişi hastalanıp da Ölüme yaklaştığı zaman, mirasçılar için haklarına ulaşma yolu açılmış olur. Hal böyle iken, onların beklentilerinin boşa çıkarılması, haklarının yenmesi ve onlara karşı ihmal gösterilmesi anlamına gelir. Sonra hikmet, kişinin malını kendisinden sonra, hayatında iken kendisine en yakın olan, her zaman için kendi yanında yer alan, ona en çok yardımcı ve destek olan kimsenin almasını gerektirir. Bu konuda baba ve oğulun ve diğer yakınların yerini hiç kimse tutamaz. Bu manayı ifade etmek üzere Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Allah'ın kitabına göre rahim sahipleri (akrabalar) birbirlerine (varis olmaya) daha yakındırlar.[1304] Bununla birlikte çoğu kez, başkalarına yardımcı olmayı gerektiren durumlar olur. Kimi zaman özel durumlar mirasçıların dışında başkalarının tercihini gerektirir. Bu durumda mutlaka bir sınır konularak bu gibi durumların da dikkate alınması ve bu tür yardımların sağlanması gerekir. Bu sınır üçte birdir. Çünkü böyle bir durumda mirasçıların tercih edilmesi gereklidir. Bu da, terekenin yarıdan daha fazla kısmının onlara ayrılmasıyla olur. İşte bu ilkeden hareketle Rasûlullah (s.a.) üçte ikiyi mirasçıların mahfuz hakkı olarak belirlemiş, geriye kalan üçte biri de vasiyet yoluyla başkalarına tahsis imkânı tanımıştır. [1305 [1300] bkz. Ebû Dâvûd, Büyü', 3542. [1301] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/358. [1302] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/358. [1303] bkz. Buhârî, Vasâyâ, Müslim, Vasiyyet, 5; Ebû Dâvûd, Vasâyâ, 3. [1304] Enfal 8/75. [1305] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/358-359. |