Konu Başlığı: Bu sosyal hastalığın teşhisi Gönderen: Sümeyye üzerinde 08 Şubat 2011, 19:44:27 Bu Sosyal Hastalığın Teşhisi: Eğer bu hastalığın hakikatini öğrenmek istersen, saltanat geleneğine sahip olmayan, kendilerini lüks yiyecek ve giyecek sevdasına kaptırmayan, sade bir hayat yaşayan kavimlere bakmalısın. Göreceksin ki, böylesi toplumlarda bireyler, kendi başına buyruktur, üzerinde belini bükecek öyle ağır vergiler yoktur. Bunlar, din ve millet işlerine ayırabilecek zamana sahiptirler. Bir de bunların saltanata ve hanedanlara sahip olduklarını, halkı boyundurukları altına aldıklarını düşün ve alacakları durumu hali hazır durumlarıyla kıyas et. Ne zaman ki musibet iyice büyümüş ve bu hastalık iyice şiddetlenmiştir, Allah Teâlâ ve mukarrab melekler onlara gazap etmiştir. Artık Allah’ın rızası, bu hastalığın esas sebebini ortadan kaldırmakta yatar hale gelmiştir. Allah, Peygamber Olarak Hz. Muhammed’i Göndermiş Ve Onu Hak Ve Hakikatin Ölçütü Kılmıştır: İşte buna sebep Allah Teâlâ, Acem’e, Rum’a (Bizans) karışmamış, onların dünya görüşlerinden etkilenmemiş, geleneklerine bulaşmamış ümmî bir peygamber göndermiş ve onu kıstas (ölçüt) kılmıştır. Bundan böyle Allah katında hoşnut ve razı olunan şey, gerçek doğru onun sayesinde bilinebilecektir. Allah Teâlâ, peygamberinin dilinden Acem geleneklerinin kötülüklerini yermiş, dünya hayatına bel bağlamanın, dünya hayatını insanın gayesi haline getirmenin çirkinliğini belirtmiştir. Peygamberinin kalbine, Acemlerin itiyat edindikleri ve birbirlerine karşı övündükleri esaslı şeyleri haram kılmasını vahyetmiştir: İpek, atlas, (kırmızı) kadife kumaşların giyilmesinin, altın ve gümüş kapların, altın ziynet eşyalarının kullanılmasının, nakış ve suret bulunan görkemli elbiselerin giyilmesinin, evlerin yaldızlanmasının.., haram kılınması bu kabildendir. Yine Allah, bu peygamberini göndermekle, onundevletiyle onların devletinin, onun önderliğiyle onların hakimiyetlerinin son bulmasına da hükmetmiştir. Artık Kisrâ helak olacak, bir Kisrâ daha olmayacaktır; Kayser helak olacak, bir Kayser daha gelmeyecektir. Cahiliye Döneminde Sosyal Yapı Ve Rasûlullah’ın (s.a.), Onların Kötü Hallerini Düzeltmesi: Bil ki: Cahiliye döneminde insanlar arasında büyük belirsizlikler ve bunlara bağlı olarak da büyük münakaşalar vardı ve bunlar hayatı zorlaştırıyordu. Yapılacak en Önemli şey, bu münakaşaları doğuran temel problemleri ortadan kaldırmak, böylece meseleyi kökünden halletmekti. Meselâ kan davalarını örnek alalım. A, B’yi öldürüyordu. B’nin yakınları katil olan A’nın kardeşini ya da oğlunu öldürüyorlardı. Bu kez dönüyor bunlar, ötekilerden birini öldürüyorlar ve iş böyle uzayıp gidiyordu, birbirini öldürmenin önü almamıyordu. Rasûlullah (s.a.) şöyle buyuruyordu: “Bütün kan davaları kaldırılmıştır, hepsi şu ayağımın altındadır. Kaldırdığım ilk kan davası da Rabî’a’nın [529] kan davasıdır.” [530] Miras konusu da belirsizdi. Kavmin ileri gelenleri, akıllarına geldiği şekilde farklı farklı taksimlerde bulunurlardı. İnsanlar gasb, riba gibi haksız kazançlardan geri durmazlar, bunların üzerine atılırlardı. Sonra bir nesil geçti ve bunlar eski davaları gündeme getirerek hak iddiasında bulunmaya başladılar. Rasûlullah (s.a.), onların arasındaki münakaşaları şöyle diyerek kesti attı: “İslâm dönemine kalmış her şey, Kur’ân’ın hükmüne göre taksim olunur. Cahiliye döneminde taksim edilen şeyler veya cahiliye döneminde bir kimsenin şöyle ya da böyle elde etmiş olduğu şeyler ise, olduğu hal üzere bırakılır, bozulma cihetine gidilmez.” [531] Riba da böyleydi. Biri diğerine borç verir ve belli bir süre sonra şu kadar ziyade etmesini şart koşardı. Zamanla katlana katlana büyür, servet birikimine dönüşürdü. İslâm, ribayı kaldırdı, anaparanın ise korunmasına hükmetti. “Ne zulmedersiniz, ne de zulme uğrarsınız.” [532] İlkesini getirdi. Ve eğer Rasûlullah (s.a.) olmasaydı terkedilmeyecek olan daha başka örnekler... Bil ki: Bazen de insanlar arasında kin duygularına dönüşebilecek durumlara fırsat vermemek için şer’î düzenlemelere gidilir. Su ikram etme... vb., konularda sağdan başlama örneği böyledir. Bazen bir mecliste birbiriyle anlaşamayan insanlar bulunabilir. Ev sahibi önce kimden başlayacağını bilemez ve bu aralarında buğza sebebiyet verebilir. Bu gibi durumlarda ilke olarak sağdan başlanması tartışmaları sona erdirir. Ev sahibinin, öncelikli olarak imamlık hakkına sahip olması, iki kişinin birlikte hayvana binmesi halinde, hayvan sahibinin önce binmesi hakkı da böyledir. Allah’u a’lem! [529] Rabî'a, Abdulmuttalib'in torunu Rasûlullah'ın (s.a.) akrabasıdır. Rabî'a, S'ad oğullarına gitmiş ve Hüzeyl tarafından öldürülmüştü. Bu yüzden Abdulmuttalib'in oğulları kan davası güdüyorlardı. Peygamberimizin kaldırdığı ilk kan davası işte bu kendi akrabasının davası oluyordu. (Ç) [530] Ebû Dâvûd, Menâsik, 56; İbn Mâce, Menâsik, 74; Dârimî, Menâsik, 34. [531] Bkz. İbn Mâce, Ferâiz, 16. [532] Bakara: 2/279. |