Konu Başlığı: Birinci yolun mahzurları Gönderen: Sümeyye üzerinde 05 Şubat 2011, 16:32:09 Birinci Yolun Mahzurları: Zahirin alınması yolunda ortaya çıkacak mahzurları şu şekilde sıralayabiliriz: 1. Mana yoluyla rivayete gidilmesi halinde, mananın değiştirilmesi ihtimali vardır ve bundan emin olunamaz. 2. Hadis, özel bir olay hakkında (şahsa/olaya özel) olur, fakat râvî onu küllî bir hükümmüş gibi zanneder ve öyle nakledebilir. 3. Söz, konuya dikkat çekmiş olmak için te’kit sadedinde söylenmiş olabilir, râvî bunu vacip ya da haram sanabilir. Halbuki durum hiç de öyle değildir. Râvînin fakih olması ve olaya bizzat tanık olması halinde ise, karinelerden hareketle işin hakikatini çıkarabilir. Meselâ, Zeyd’in (r.a.), müzâra’anın ve henüz kurtulmadan önce meyvenin satımını yasaklayan hadisler hakkında: “Onlar, bir tür istişare (akıl verme) mahiyetinde idi.” demesi böyledir. Delâletin Alınması (İstinbat) Yolunun Mahzurları: İkinci yolun mahzurları ise şunlardır: 1. Sahabe ve tabiînin bizzat kendi kıyas ve istinbatlan, Rasûlullah’tan (s.a.) naklettikleri hükümlere karışabilir. Oysaki ictihâd her halükârda isabetli değildir. Belki onlardan birine ilgili hadis ulaşmayabilir veya ulaşsa bile delil olabilecek bir tarzda ulaşmamış olabilir, dolayısıyla onunla amel etmez, sonra işin hakikati bir başka sahâbînin dili üzere ortaya çıkabilir. Hz. Ömer (r.a.) ve İbn Mes’ûd’un (r.a.), cünüblükten dolayı teyemmümün yeterli olmayacağı hakkındaki görüşlerinde olduğu gibi. 2. Çoğu kez, ileri gelen sahâbîlerin bir şey üzerinde ittifak edişleri, bir maslahata (irtifak) aklın delâleti yönünden olabilir. Rasûlullah’ın (s.a.): “Sünnetime ve benden sonra gelen râşid halifelerin yoluna tabi olun!” [669] Buyruğunun manası budur. Halbuki o şey, şeriatın esaslarından değildir. Dolayısıyla böyle bir karıştırma ihtimali bulunmaktadır. Haberler ve hadis lâfızları üzerinde derinleşenler hakkında, ayakların kayacağı yerleri araştırma ve ondan sakınma kolay olacaktır. Fakîhin Her İki Dalda da Mahir Olması Gerekir: Durum böyle olunca, fıkıhla uğraşan kimsenin, her iki yolda da mahir olması, her iki yaklaşımda da söz sahibi bulunması gerekmektedir. Şeriatın en güzel esasları, bu iki yaklaşım müntesiplerinin yani rivayet ve dirayet üstadlarının çoğunluğunun üzerinde görüş birliği ettiği, her iki mesleğin üzerinde mutabakat ettiği noktalardır. Allah’u a’lemî [669] Ebû Dâvûd, Sünnet, 5; İbn Mâce, Mukaddime, 6. |