Konu Başlığı: Birinci tabakadan olan hadis kitapları Gönderen: Sümeyye üzerinde 05 Şubat 2011, 16:24:00 Birinci Tabakadan Olan Hadis Kitapları: 1. Muvatta; Birinci tabakadan olan hadis kitapları, sadece üç tanedir. Bunlar: Muvatta, Sahîh-i Buharı ve Sahîh-i Müslim’dir. İmam Şâfıî, şöyle demiştir: “Allah’ın kitabından sonra en sahih kitap, İmam Mâlik’in (ö. 179/795) Muvatta’ıdır.” [671] Hadis âlimleri, onda bulunan bütün hadislerin, İmam Mâlik ve onun görüşünde olanlara göre sahih olduğunda ittifak etmişlerdir. Diğerlerine göre ise, onda yer alan mürsel ya da munkatı’ her hadis istisnasız mutlaka bir başka tarîkten muttasıl olarak gelmiştir. Dolayısıyla bu açıdan onların sahih olduğunda hiçbir kuşku yoktur. İmanı Mâlik zamanında, Muvatta’ın hadislerini tahric etmek, munkatı olanlarını vasletmek amacıyla pek çok muvattalar tasnif edilmiştir. İbn Ebî Zi’b’in [672], İbn Uyeyne’nin [673], es-Sevrî’nin, Ma’mer’in ve İmam Mâlik’le aynı hocalardan hadis alan diğer zevatın çalışmaları böyledir. Muvatta’ı, İmam Mâlik’ten aracısız olarak doğrudan rivayet edenlerin sayısı binden fazladır. İnsanlar dünyanın her bir tarafından onu dinlemek için İmam Mâlik’e -Rasûlullah’ın (s.a.) hadisinde zikrettiği gibi- akın etmişlerdir. Bunların içlerinde fıkıhta temayüz etmiş imamlar vardı; İmam Şafiî, İmam Muhammed b. el-Hasen [674], İbn Vehb, İbnu’l-Kâsım bunlardandır. Bir kısmı büyük muhaddislerdendi; Yahya b. Saîd el-Kattân, Abdurrahman b. Mehdî, Abdurrezzâk da bunlardandır. Bir kısmı da Harun Reşîd ve iki oğlu gibi padişah ve emirlerdendi. Muvatta’ın şöhreti: Muvatta, İmam Mâlik henüz hayatta iken her tarafa yayıldı ve ünü İslâm âleminin her tarafına ulaştı. Zamanla şöhreti giderek daha da arttı ve herkesin ilgisini çekti. Çeşitli ülkelerde bulunan fakihler, görüşlerini ondaki hadisler üzerine bina etmeye başladılar. Hatta Irak ekolü bile bazı konularda ona dayandı. Âlimler, zaman içerisinde devamlı onunla uğraşageldiler, onun hadislerini tahric ettiler, mütabi ve şevahidini (varyantlarını) buldular, manası açık olmayan kelimelerini açıkladılar, müşkil gözüken yerlerini izale ettiler, fıkhını ortaya koydular, râvîlerini araştırdılar. Bu gibi konularda şu da yapılsaydı denilecek bir şey bırakmadılar. Eğer bu konuda Muvatta’ın gerçek yerini görmek istiyorsanız, onunla İmam Muhammed’in, el-Âsâr’ını veya Ebû Yûsuf’un el-Emâli’sini karşılaştırın. Aralarındaki farkın doğu ile batı arasındaki fark kadar büyük olduğunu göreceksiniz. Muhaddis ve fakihlerden birinin, sözünü ettiğimiz bu iki eserle (Muvatta gibi) ilgilendiklerini ve onların üzerinde durduklarını hiç duydunuz mu? 2-3. Sahîhayn (Buhârî ve Müslim’in sahihleri): Muhaddisler, Sahîhayn’da bulunan muttasıl merfu bütün hadislerin kesinlikle sahîh olduğunda, bu iki kitapta yer alan hadislerin, müelliflerinden bize kadar ulaşmasının tevatür yoluyla olduğunda, onları kale almayan kimsenin doğru yoldan sapmış bid’atçi olduğunda müttefiktirler. Bu konuda onların gerçek yerlerini öğrenmek istiyorsanız, onları meselâ İbn Ebî Şeybe, et-Tahâvî, el-Harzemî gibi müelliflerin hadis kitaplarıyla karşılaştırınız, aralarındaki farkın doğu ile batı arasındaki uzaklık kadar olduğunu göreceksiniz. Hâkim (ö. 405/1014), onların şartlarına uygun bulduğu, fakat onlar tarafından eserlerine alınmamış hadisleri toplamış ve adına Müstedrek demiştir. Ben onun topladığı bu hadisleri inceledim ve sonunda bir yönden isabet etmişse, başka bir yönden isabet etmemiş olduğunu gördüm. O, Buhârî ve Müslim’in hocalarından gelen ve onların sıhhat ve muttasıllık konusunda aradıkları şartları taşıyan hadisleri bulduğunda hemen kitabına almıştır. Onun, Sahîhayn’da yer almayan sahih hadisleri toplamaya yönelik işi sadece bu açıdan olmuştur. Oysaki Buhârî ve Müslim, üstadlarıyla müzakere etmedikleri, sıhhati üzerinde görüş birliği etmedikleri hadisleri almamışlardı. Nitekim buna Müslim işaret etmekte ve: “Burada, sadece üzerinde icma edilmiş olanları zikrettim.” demektedir. Müstedrek’te yer alan hadislerin çoğunu, Buhârî ve Müslim’in üstadları zamanında henüz meşhur bir hal almamış, daha sonraları şöhret bulmuş olanları, ya da muhaddislerin ricali üzerinde ihtilaf etmiş oldukları hadisler oluşturmaktadır. Buhârî ve Müslim, -üstadları gibi- mevsûllük (vasi), inkıta’ ve diğer konularda durumun iyice açıklık kazanması için hadis nasslarına yönelik araştırmalara çok önem verirlerdi. Hâkim ise, onların yaptıklarından çıkarılmış olan kaidelere dayanırdı. Meselâ onun: “Sika ravîlerin ziyadesi makbuldür. Raviler, mevsûllük, mürsellik, mevkûfluk, merfûluk ve benzeri konularda ihtilâf ederlerse, rivayetinde ziyadelik bulunan kimse, diğerlerine karşı hüccet olur.” demesi böyledir. Doğrusu şudur ki, hadis hafızlarının en çok yanıldığı yerlerden biri mevkufun merfû, munkatı’ın muttasıl gösterilmesi şeklinde olmaktadır. Özellikle de, muttasıl merfûya olan rağbetin çok olması ve bu tür hadislere üstün bir yer verilmesi, bu tür hatalara düşülmesine sebep olabilmektedir. Oysaki Buhârî ve Müslim, Hâkim’in bu tür düşüncelerinden çoğuna katılmamaktadırlar. Allah’u a’lem! Kadı Iyâz [675], Meşâriku’l-envâr adlı eserinde işte bu üç kitabın üzerinde durmuş ve onlarda bulunan hadislerle ilgili problemleri açıklamış, rivayetler esnasında meydana gelen hataları (tashîf) ortadan kaldırmıştır. İkinci Tabaka Kitapları: Muvatta ve Sahihayn derecesine ulaşamayan, fakat onların hemen peşinden gelen hadis kitapları, ikinci tabakayı oluşturur. Bunların musannifleri; güvenilirlik, adalet ve zabt ile bilinen, hadis ilimlerinde derin vukuf sahibi olan kimselerdir. Bunlar, kitaplarında, telif için ortaya koydukları ilkelere riayette gevşeklik göstermemişler, daha sonraki nesillerce de eserleri hüsnü kabul görmüştür. Asırlar boyunca muhaddisler ve fakihler onların bu kitaplarına ilgi göstermişler, onlarda bulunan hadislere güven duymuşlar, böylece ilim âleminde tanınmışlardır. Birçokları onlarda geçen kapalı kısımları açıklamaya, ravilerini araştırmaya, onları fıkhı açıdan değerlendirmede bulunmaya yönelik çalışmalar yapmışlardır. İlimlerin hemen hemen tümü, bu tür hadisler üzerine kurulu bulunmaktadır. Ebû Davud’un (ö. 275/888) Sünen’i, Tirmizî’nin (ö. 299/892) Câmi’i, Nesâî’nin (ö. 303/912) Müctebâ’sı bu tabakada olan hadis kitaplarıdır. Birinci tabakada bulunan hadis kitapları ile birlikte, bu kısımdan olan hadis kitapları üzerinde çalışma yapanların başında Tecrîdu’s-sıhâh adlı eseriyle Rezîn [676], Câmiu’l-usûl adlı eseriyle de İbnu’1-Esîr [677] gelir. İmam Ahmed’in Müsned’i de hemen hemen bu kısımda yer almaktadır. Çünkü İmam Ahmed, onu sahih hadislerle sahih olmayan hadisleri ayırmada bir kıstas olmak üzere koymuş ve: “Onda bulunmayanı, kabul etmeyin!” demiştir. Üçüncü Tabaka, Kitapları: Buhârî ve Müslim’den önce ya da sonra tasnif edilmiş müsnedler, cami’ler, rnusannaflar bu tabakayı oluşturur. Bunlar; sahih, hasen, zayıf, ma’rûf, garîb, şâz, münker, doğru, yanlış, sabit, maklûb her çeşitten hadisleri içine alan, ulema arasında tümden tanınmaz halde olmasa bile ilk iki tabakadaki hadis kitapları gibi şöhret bulmayan, sadece onlarda bulunan hadislere fazla iltifat edilmeyen, içerdikleri hadislerin sahih olanlarını olmayanlarından ayırmaya yönelik ciddî çalışmalara konu olmayan, manası kapalı kelimelerini açıklamaya yönelik lügatçilerin, fıkhı değerlendirmesini yapmak, için fakihlerin, müşkil gözüken yanlarını açıklamak için muhaddislerin, rical çalışmalarına yönelik tarihçilerin ilgisini çekmeyen kitaplardır. Tabiî ben bunu derken, her konuda aşırılığa kaçmış olan son devir ulemasını kastetmiyorum, benim sözüm ehl-i hadisten olan ilk dönem ulemasıdır, önemli olan onların ilgisidir. Bu kategoride olan kitaplar, hâlâ eski örtülü, kapalı ve sönük halleri üzere bulunmaktadırlar. Müsned-i Ebî Ali, Abdurrezzâk (ö. 211/826) ve Ebû Bekir b. Ebî Şeybe’nin (ö. 230/844) Musannafları, Abd b. Humeyd’in (ö. 249/863), et-Tayâlisî’nin (ö. 203/818) Müsmeleri, Beyhakî (ö. 458/1066), Tahâvî (ö. 321/933) ve Taberânî’nin (ö. 335/946) kitapları bu kabildendir. Bunların amaçları sadece toplamak olmuş, ayıklamak, seçime tabi tutmak, amel edilmesini amaçlamak gibi bir endişeleri olmamıştır. [671] İmam Şâfiî (ö. 204), bu sözünü Buhârî'nin (ö. 256) eserini telifinden önce söylemiştir. Yoksa Buhârî'nin Sahih'i, hadis kitapları içerisinde istisnasız en sahih olanıdır. [672] Muhammed b. Abdurrahman b. el-Muğîre el-Kureşî el-Amirî el-Medenî: Bağdad'a gelmiş ve orada hadis rivâyetiyle meşgul olmuştur. 159 yılında Kûfe'de ölmüştür. [673] Ebû Muhammed Süfyan b. Uyeyne: Büyük muhaddislerdendir. 198 yılında vafat etmiştir. [674] Ebû Hanîfe'nin öğlencisi ve arkadaşıdır. İlk tahsiline İmam Mâlik'in yanında başlamış, İmam Şafiî ile de bir araya gelmiştir. İmam Şafiî, haksız ithama maruz kaldığında halife Harun Reşid'e tavassutta bulunmuştur. Hanefî mezhebi, bu imamın kitapları vasıtasıyla tedvin edilmiştir. [675] Mâliki muhaddis, fakih ve kadısıdır; Kurtuba kadılığını üstlenmiştir. Merrâkuş'ta zehirlenerek öldürülmüştür (ö. 544/1149). Şifâ, Gunye, Tertîbu'l-medârik, Şerhu Sahihi Müslim, Meşâriku'l-envâr, el-İlmâ'.., gibi eserlerin sahibidir, Bkz. Ziriklî, A'lâm, 5/99.(Ç) [676] Rezîn b. Muâviye b. Ammâr el-Endülüsî. Uzun süre Mekke'de mücavir kalmış ve orada vefat etmiştir (ö. 535/1140) (Ç) [677] el-Mübârek b. Muhammed b. Muhammed b. Muhammed b. Abdulkerîm eş-Şeybânî el-Cizrî, muhaddis, dilci ve usûlcü. Cezîretu İbn Ömer'de doğmuş ve yetişmiş, Musul'a gitmiş ve orada ölmüştür (ö. 606/1210). Uzun bir hastalığa yakalanmış ve eserlerini hep bu dönemde imlâ yoluyla vermiştir. en-Nihâye fi garibi'l-hadîs, Câmiu'1-usûl, el-însâf... gibi pek çok eseri vardır, Bkz. Ziriklî, A'lâm, 5/272. (Ç) |