๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hüccetullahil Baliğa => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 09 Şubat 2011, 17:50:25



Konu Başlığı: Bazı vakitler ise her gün tekrarlanır
Gönderen: Sümeyye üzerinde 09 Şubat 2011, 17:50:25
Bazı Vakitler İse Her Gün Tekrarlanır:


Bazı kutlu vakitler de vardır ki, her gün tekrarlanır. Bu ru­haniyet, diğer ruhaniyetlere nisbetle daha zayıftır. Mele-i a’lâ ile irtibat peyda edebilme özelliğine sahip kimselerin zevk-i selimleri, bu kutlu vakitlerin dört an olduğu üzerinde birleşmiştir. Bunlar; güneşin doğmasından az önce, zevalden azıcık sonra, güneşin bat­masından sonra ve gece yarısından seher vaktine kadar olan va­kitlerdir. Bu dört vakitte, bunların birazcık önce ve sonrasında fe­yiz ve ruhaniyet yayılır, ilahî bereket ortaya çıkar.

Yeryüzünde mevcut milletlerden, bu vakitlerin, taatlerin ka­bulü için en elverişli vakitler olduğunu bilmeyen yoktur. Ancak mecusîler (ateşperestler), dinlerini tahrif etmişler ve Allah’ı bıra­karak güneşe tapmaya başlamışlardır. Rasûlullah (s.a.), tahrife götürecek yolu tıkamış [480] ve o vakitleri, onlardan uzak olmayan bir vakte, asıl garazı ortadan kaldırmayacak bir şekilde değiştir­miştir.

Ümmet üzerine gecenin tam ortasında namaz kılmaları emredilmemiştir. Çünkü bunda sıkıntı ve zahmet vardır. Rasûlullah’tan (s.a.) şöyle buyurduğu sahih bir yolla bilinmektedir:

“Gecede öyle bir an vardır ki, müslüman bir kul o ana denk getirir ve Allah’tan dünya ya da âhiretle ilgili bir dilekte bulunursa, Yüce Allah, onun dileğini mutlaka verir.” [481] Bu kutlu an, her gecede vardır. Yine o şöyle buyurmuştur:

“En üstün namaz, gecenin yarısında kılınandır. Bunu yapan da ne kadar azdır!” [482]

Rasûlullah’a (s.a.), hangi duanın daha makbul olduğu sorul­muş,

“Gecenin içinde yapılan,” buyurmuştur. [483]

Zeval vakti hakkında:

“O, gök kapılarının açıldığı bir saattir. Ben, o saatte salih bir amelimin (Allah’a) yükselmesini çok isterim.” [484]

“Gündüz melekleri, gece meleklerinden önce O’na çıkar; gece melekleri de gündüz meleklerinden önce O’na çıkar.” [485]

Allah Teâlâ, Yüce Kur’ân’ında bu vakitlere işaretle şöyle buyurmuştur:

“Haydi siz, akşama ulaştığınızda, sabaha kavuştuğunuzda, gündüzün sonunda ve öğle vaktine eriştiğinizde Allah’ı -ki gök­lerde ve yerde hamd O’na mahsustur- tesbih edin (namaz kılın)!” [486]

Bu konuyla ilgili nasslar pek çoktur ve herkesçe de bilinmek­tedir. Ben şahsen bu konuda çok şey müşahede etmişimdir.

 

Allah Teâlâ’ya, Zihnî Meşgalelerden Uzak Olunacak Bir Anda Yönelmek Gereği:
 

2. İkinci esas şudur: Allah Teâlâ’ya yönelmenin vakti, insanın meşgalelerden uzak olacağı bir an olmalıdır. Bu meşgaleler:

a) Tabiî olabilir: Aşıncı derecede aç ya da tok olmak, uyku bastırmak, yorgunluktan kendisinden geçmek, büyük ya da küçük abdest bozma ihtiyacı sebebiyle sıkışık halde olmak gibi.

b) Zihnî olabilir: Kulakların, çeşitli saçma sapan sözlerle, mu­galatalarla; gözün, çeşitli suretler ve zihni karıştıracak renklerle ve benzeri şeylerle doldurulması gibi. Bunlar aslında, edinilen iti­yatlara göre farklılık arzeder. Ancak Arap-Acem, doğulu batılı bütün insanlarca adeta tabiî bir yolmuş gibi kabul edilip benimsenen ve küllî bir prensip edinmeye de elverişli, muhalefeti ise çok nadir olan şey, böylesi bir vakit için, sabah [487] ve akşamın seçilmesidir. İnsan, kendisinden pası giderecek bir cilalama zamanına ihtiyaç göstermektedir. Bunun için en uygun zaman, yatağına çekilip, uyumaya niyet ettiği andır. Bunun içindir ki Rasûlullah (s.a.), yat­sı namazından sonra sohbet etmeyi, şiir inşadı (gibi şeyler) ile meşgul olmayı yasaklamıştır.

 

Belirli Bir Süre Sonra Nefsin Ahdini Yenilemesi:
 


Ümmet siyasetinin, tam anlamda gerçekleşebilmesi için, ne­fisten belirli bir zaman sonra ahdini yenilemesi istenmelidir. Böy­lece namaz için beklemesi ve henüz kılmadan önce onun için hazır­lık yapmış olması, işledikten sonra ise onun etkisinin bir süre de­vam etmesi ve nurunun tezahür etmesi, namaz hükmünde olacak­tır. Böylece vaktin tümü olmasa bile çoğunluğu ibadet bilinciyle geçirilmiş olacaktır. Biz tecrübe ile gördük ki, gece kalkmak az­miyle yatan kimse hayvanı bir uyku içerisine dalmamaktadır. Yi­ne düşüncesi, dünyevî bir menfaatin elde edilmesi ve aynı zaman­da da namazın ya da edindiği bir virdin kaçırılmaması üzerinde yoğunlaşan kimse, kendisini tamamen hayvanı gücün etkisine kaptırmamaktadır. Aşağıdaki hadis ve âyette saklı olan sır işte budur:

“Kim gece uyanır ve ‘Lâ ilahe illallah...’ der ve sonra dua ederse, duası kabul edilir. Eğer abdest alır ve namaz kılarsa, na­mazı kabul olunur.” [488]

Allah Teâlâ da şöyle buyurur:

“Öyle adamlar vardır ki, onları ne ticaret ve ne de alış veriş Allah’ı anmaktan alıkoyar.” [489]




[480] Onlara muhalefet etmek üzere güneşin doğuşu, zevali anı ve batışı esnasında ibadet etmeyi yasaklamiştır. (Ç)

[481] Müslim, Müsâfırîn, 166; Ahmed, 3/313.

[482] Kaynağını bulamadık.

[483] Bkz. Tirmizî, Deavât, 78.

[484] Tirmizî, Vitr, 16; Ahmed, 5/417; Terğîb, 1/399.

[485] Bkz. Ahmed, 2/396.

[486] Rûm: 30/17-18.

[487] Fecirden, güneşin doğuşuna kadar olan zaman.

[488] Buhârî, Teheccüd, 21; Tirmizî, Deavât, 26; İbn Mâce, Duâ, 16.

[489] Nûr: 24/37.