Konu Başlığı: Bazı insanlar hep perdelerle meşgul olur Gönderen: Sümeyye üzerinde 11 Şubat 2011, 15:00:01 Bazı İnsanlar, Hep Perdelerle Meşgul Olur: Öyle insanlar vardır ki, kendisine ölüm gelinceye kadar hep perdelerle meşgul olur ve bunun sonucunda hiçbir fazilete ulaşamaz. Çünkü faziletler, ancak beden ve âletlerle tamam olabilir; beden yok olunca artık onları kazanma imkânı kalmaz. Dolayısıyla nefis faziletlerden yoksun bir halde kalakalır. Böyle birinin durumu, (âyetlerde işaret olunduğu gibi) güzel bir bahçesi olup da, bahçesine kasırga isabet edenin haline [292], ya da şiddetli rüzgarlı bir günde yele savrulan küle [293] benzer; elde avuçta bir şey kalmaz. Eğer kişi, çabucak ayılan biri ve güçlü bir kavrayışa sahipse, bir delil-i burhanı veya hatâbf [294] ile ya da şeriatı taklit yoluyla, bütün kullar üzerinde hükümran olan, işlerini düzene koyan, kendilerine her türlü nimetleri veren bir Rabb olduğunu anlar. Bunun sonrasında kalbinde O’na doğru bir meyil ve muhabbet meydana getirir ve O’na yakınlaşmak ister, ihtiyaçlarını O’na arzeder, kendisini O’nun huzuruna atar. Bu yönelişte, kimisi isabet eder ve amacına ulaşır; kimisi ise hata eder. Genelde Yapılan Hata İki Şekilde Olur: Benzetme (Teşbih) Ve Şirk Koşma: Hataların büyük çoğunluğu iki şekildedir: 1. Vâcib Teâlâ’da, yaratıklara ait sıfatların bulunduğuna inanmak. 2. Yaratıklara, Vâcib Teâlâ’nın sıfatlarını isnad etmek. Birincisi, teşbih yani benzetme olmaktadır. Bunun çıkış yeri, gaibi, hazır bulunana (görülene) kıyas etmektir. İkincisi ise, şirk koşmak (işrâk) olmaktadır. Bunun da kaynağı, yaratıklardan doğan olağanüstü haller görmek ve onları, bizzat onların yarattığını düşünmek; o olağanüstü hallerin onlara mahsus bir özellik olduğunu kabul etmek ve böyle inanmak. Değerli okuyucu! Bütün insanları teker teker araştırmaya tabi tutacak olursan, onların bu size arzettiğim durumdan farklı olmadıklarını görürsün. Sanmam ki sen, onlarda bir farklılık bulasın. Aksine bütün insanlar, -herhangi bir şeriata bağlı olsalar bile- mutlaka az ya da çok, kendi yapı ve karakterlerinin perdele-riyle (istekleriyle) meşgul olurlar; her ne kadar merasime (gelenek, formalite) dayalı fiillere doğrudan girişmeseler bile yine âdet ve geleneklere takılmak suretiyle geçirecekleri belli bir vaktin olması kaçınılmazdır. Bu durumda o kişinin bütün ilgisi, mensup olduğu kavmin sözce, giyim kuşamca, huyca ve akılca en üstün gördüğü kimselere benzemeye çalışmak olacaktır. Yine onların öyle bir vakitleri olur ki, bu vakitte işittikleri şeye kulak verirler; fakat Ceberut ve âlemdeki gaybî tedbire dair sözlere kulak vermezler. Allah’u a’lem! [292] Bkz. Bakara: 2/266. [293] Bkz. İbrahim: 14/18. [294] Akıldan çok duygulara hitabeden delil. (Ç) |