Konu Başlığı: Amellerde itidal ve devamlılık Gönderen: Sümeyye üzerinde 30 Ocak 2011, 14:52:02 Amellerde İtidal Ve Devamlılık: Bu gibi sebepler yüzünden Rasûlullah (s.a.), ümmetinin ameller İşlerken itidali elden bırakmamaları, konulmuş olan şer'î sınırlar aşılarak, usangaçlık verecek, dinde karışıklıklar doğuracak, tabiî ihtiyaçların karşılanması için gerekli faaliyetleri engelleyecek bir davranış içine girmemeleri konusunda onları uyarmış, aşırılığın mahzurlarını bazen açık bir dille, bazen de işaret yoluyla açıklamıştır. Bu meyanda o, şöyle buyurmuştur: "Amellerin Allah katında en sevimli olanı, az da olsa devamlı olanıdır. [211] Bence, bunun sırrı şudur: Bir amelde devamlılık göstermek, onu bırakmamak, kişinin ona karşı sürekli bir rağbet beslediğinin delilidir. Sonra nefsin, bir tâatten etkilenmesi, faydasını içine sin-direbilmesi için belli bir müddetin geçmesi ve onda devamlılık gösterilmesi, ona karşı gönlün huzur duyması gerekir. Bütün bunların yanı sıra, o amelin nefsin meşgalelerden uzak olduğu bir ana tesadüf etmesi de gerekir. Aynen kişinin rüyasında nefsinin Mele-i a'lâdan inen ilimlere yatkınlık kesbetmesine sebep olan meşgalelerden uzaklığı gibi. Bu vaktin ne zaman olduğu ise belli değildir. Bu durumda, o vakti yakalayabilmek için, o amelin devamlı ve çokça yapılmasından başka çare yoktur. Lokman'ın.), "Kendini, çokça istiğfar etmeye alıştır; çünkü Allah'ın öyle bir saati vardır ki, o saatte istekte bulunanı boş çevirmez." şeklindeki Öğüdü, bu manayı ifade etmektedir. Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: "Siz gücünüzün yeteceği amellere bakın! Çünkü siz usanmadıkça, Allah usanmaz[212] Yani, siz usanmadıkça, Allah Teâlâ, işlediğiniz ameller sebebiyle size sevap vermeyi bırakmaz. Allah Teâlâ hakkında "usanma" kelimesinin kullanılması müşâkele[213] içindir. Yine Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: "Sizden biri uykulu iken namaz kılarsa, ne yaptığını bilemez; belki istiğfar ediyorum diye kendisine söver. [214] Yani Rasûlullah (s.a.) şunu demek istiyor: Kişi, usandığı ve uykulu olduğu bir anda, içinde bulunduğu halin etkisiyle tâat ile tâat olmayan şeyi dahi ayıramaz. Bu durumda, ibadetin hakkını nasıl verebilir?! Yine Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: "Öyle olunca orta bir yol tutun, ona yaklaşın, sevinin, sabah, akşam ve gecenin bir kısmında[215] yardım isteyin." [216] "Orta yolân maksat, devamlı olarak riayet etme, üzerinde devamlı olma imkânı bulunan itidal halidir. "Ona yaklaşın" sözünden maksat ise şudur: Yani sizler, O'na, ancak zor ameller yaparak yaklaşacak kadar uzak değilsiniz. "Sevinin" yani, umut üzere olun ve güveninizi kaybetmeyin. "Sabah, akşam ve gecenin bir kısmında yardım isteyin." Bu üç vakit, rahmetin indiği ve kalbin nefsânî düşüncelerden uzak olduğu zamanlardır. Daha önce bu husustan söz etmiştik. Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: "Bir kimse, hizbini[217] yahut bir cüz'ünü okumadan uyur da, onu sabah namazı ile öğle namazı arasında okursa, kendisine onu gece okumuş gibi sevap yazılır. [218] Bence, kaza konusunda dikkate alınan asıl nokta şu iki husustur: 1 Tâatin terki sebebiyle nefis tamamen başıboş halde kaldıda bunu itiyat edinir, daha sonra kişi onu ifa etmek istediğinde zorlanır. 2 Zamanla sorumluluktan çıkar ve Allah Teâlâ'nın hakkına riayet konusunda taksir gösterdiği düşüncesini içinde duymaz olur. Bunun sonucunda da aklına gelen ya da gelmeyen yönlerden sorgulanır. [219] [211] Buhârî, îmân, 32; Müslim, Müsâfîrîn, 216. [212] Buhâri, îmân, 32; Müslim, Müsâfırîn, 215, 221. [213] Müşâkele, edebî bir tabirdir; söz ahenginin sağlanması için, önceki kelimenin tekrarlanması şeklinde olur. "Ve mekerû ve mekerallah"; "Alla-hu. yestehziu bihi/n", "Cezâu seyyietin seyyietun misluhâ" örneklerinde olduğu gibi. (Ç) [214] Buhârî, Vudû, 53; Müslim, Müsâfırîn, 222. [215] Yani gecenin son bölümünde teheccüd kılın.(Ç) [216] Buhâri, îmân, 29. [217] Hizb: Kişinin okumayı itiyat edindiği vird. [218] Müslim, Müsâfirîn, 142; Ebû Dâvûd, Tatavvu', 19. [219] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/63-65. |