Konu Başlığı: Amelin vakti geçince kazası gerekir Gönderen: Sümeyye üzerinde 08 Şubat 2011, 19:53:30 Amelin Vaktinin Geçmesi Halinde “Kaza”sı Gerekir: Şu halde, emrolunan bir amelin vaktinin geçmesi halinde mutlaka onun kaza edilmesi emredilmiş olmalıdır. Zorluk hallerinde ise, ruhsatlar getirilmeli, kolaylık yolu açılmalıdır. Bu konuda belirleyici hususlar şunlardır: a) Mükelleflerin hallerini bilme, b) Amelin amacını ve o amacı gerçekleştirme konusunda bulunması zorunlu olan unsurlarını bilme. Bununla birlikte, ilimde derinleşmiş bulunan kimselerin bilebileceği başka esaslar da vardır. Bunlar: 1. Birinci Esas: Rükün Ve Şart Dediğimiz Şeylerde İki Unsur Bulunur: a) Aslî unsur: Bu, yükümlülük konusu olan şeyin hakikatine dahil bulunan, ya da ondan ayrı düşünülmesi mümkün olmayan şeydir. O şeyin, teşri amacı açısından bunsuz düşünülmesi ve dikkate alınması mümkün olmaz. Dua, saygıya delâlet eden eğilme, taharet ve huşu üzere olma gibi. Bu kısmın, zorlukta kolaylıkta hiçbir şekilde terkedilmesi caiz değildir. Çünkü aslî unsurun terkedilmesi halinde amel gerçekleşmez. b) Tamamlayıcı unsur: Bu kabilden olan yükümlülükler, bir başka mana sebebiyle vacip olur. Bunlar, bir davranış biçimi olarak belirlenmeye muhtaçtır ve bunun için de söz konusu taatten daha güzel fırsat bulunamaz. Ya da bunlar, asıl amacı tastamam bir şekilde gerçekleştirmeye elverişli bir araç olması sebebiyle meşru kılınmış olur. İşte bu kısımdan olan yükümlülüklerde esas, zorluk ve sıkıntı anlarında ruhsatlar getirmektir. Bu ilkeden hareketle, gece karanlığında kıbleye dönme yükümlülüğü araştırma ruhsatına dönüşmüş, elbise bulamayan kimsenin avret yerini örtme yükümlülüğü düşmüş, su bulamayan kimsenin abdest yükümlülüğü teyemmüme dönüşmüş, Fatiha sûresini bilmeyen kimselerin namazda başka dualar okuyabilmesi kabul edilmiş, kudret bulunmaması halinde namazda ayakta durma yükümlülüğünün oturma ya da yan üstü uzanmaya, rükû ve secdenin başı eğme şekline dönüşmesi benimsenmiş, ruhsat hükümler getirilmiştir. 2. Bedel Kılınan Şey, Aslı Hatırlatıcı Mahiyette Olmalıdır: İkinci esas: Bedel olarak ikame olunan şeyin, aslı hatırlatıcı, kendisinin, aslın naib ve bedeli olduğu düşüncesini uyandırıcı bir mahiyet arzetmesi gerekir. Bunun sırrı, ruhsatların meşru kılınmasında gözetilen şer’î amacın tahkiki olmaktadır. Bu amaç, aslî yükümlülüğün devamlı olarak zihinde tutulmasını ve nefsin ona hep dönme beklentisi halinde olmasını sağlamaktır. İşte bunun içindir ki, mest üzerine meshedebilmek için, mestin giyilişi sırasında abdestli olunması şartı aranmış, ruhsat için bir bitiş süresi getirilmiş, karanlık gibi sebeplerle kıbleye yönelme imkânının bulunmadığı durumlarda, en azından araştırma yapma yükümlülüğü getirilmiştir. 3. Her Zorluk, Ruhsat Sebebi Değildir: Üçüncü esas: Her zorluk ve sıkıntı ruhsat sebebi değildir. Çünkü zorluk yönleri o kadar çoktur ki, her zorluğun bulunduğu yerde ruhsatlara gidilecek olsa, o zaman tüm taatlerin ihmali gerekir. Bu konuda aşırı davranmak, her türlü sıkıntıları ve yorgunlukların göğüslenmesini ortadan kaldırır. Oysaki bu, şeriata tabiliği, nefsin istikamet üzere olduğunu belirleyen şeydir. Bu itibarla ruhsatlara esas olacak zorlukların, çokça vukubulan ve özellikle de Kur’ân’ın kendi dilleri ile indiği, şeriatın, örf ve âdetlerini dikkate aldığı ilk muhatap Araplarca büyük sıkıntı olarak görülen nitelikte olması gerekmektedir. Mümkün mertebe, taatlerin kendi hususiyetleriyle etkin oldukları noktası (taabbudîlik özelliği) hiçbir zaman gözardı edilmemelidir. Bu ilkeden hareketledir ki, namazın kısaltılması ruhsat hükmü, yolculuk haline münhasır kılınmış, zor işlerde çalışanlara, ziraatçı ve işçilere tanınmamıştır. Binbir zorluklar içerisinde yolculuk yapan kimseye tanınan ruhsat hükümler, aynısıyla konfor içerisinde yolculuk yapan kimseye de tanınmıştır. Kaza içerisinde, misl-i makûl [520] ile olanı olduğu gibi, misl-i gayr-ı makûl [521] ile olanı da vardır. [520] Yani aklen, aslın dengi görülen bir şeyle kaza edilmesi. Namazın, yine namazla kazası, itlaf edilen buğdayın yine buğdayla tazmin edilmesi gibi. (Ç) [521] Yani aklen, aslın dengi olarak görülmeyen bedel ile kaza yolu. Meselâ, canın bedelinin diyet olması ve böylece telafi yoluna gidilmesi gibi. (Ç) |