๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hüccetullahil Baliğa => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 31 Ocak 2011, 16:28:46



Konu Başlığı: Abdest namazı
Gönderen: Sümeyye üzerinde 31 Ocak 2011, 16:28:46
8. Abdest Namazı:

 

Bir diğeri de abdest namazıdır. Bu namazın faziletini beyan sadedinde Rasûlullah (s.a.), sabah namazında BilâPe[181] 'Ya Bilâl! islâm döneminde işlemiş olduğun en güvendiğin amelini bana söyle; şüphesiz ben, cennette iken önümde senin ayak seslerini işit­tim." buyurmuş, o da bunun her abdest alışının arkasından na­maz kılışı olabileceğini söylemiştir. [182]

Bence bunun sırrı şudur: Devamlı abdestli durmak ve her ab­dest sonrasında da namaz kılmak, ihsan mertebesi için önemli bir göstergedir ve bunu ancak yüksek makamlara gelmiş kimseler ba­şarabilir.

Rasûlullah'ın (s.a.) yine Bilâl'e, "Cennete girmede beni neyle geçtin?[183] buyurmasının manası bence şudur: Bu olayda öne geç­me, ihsan mertebesinde önde olmanın suretidir. Bilâl'ın, ihsan mertebesine ulaşmış herkesin önderi olan Rasûlullah'tan (s.a.) Ön­de bulunmasını şöyle izah edebiliriz: Kâmil olan için, ihsan merte­besini oluşturan her kemâl haline nisbetle bir yakınlık durumu  vardır ve halini dışa vuran şey de bu yakınlıktır. O kemâl haline yönelik bilgi, duymak ve tatmak yoluyla oradan kalbe doğar. Bu­nun benzeri şudur: Meselâ şair ve muhasip olan Zeyd'i ele alalım. Onun zihnine, kendisinin bir şair ve şiirde ne mertebede olduğu­nun doğması halinde, hesap bilgisi hiç aklına gelmez. Kendisinin muhasip olduğu zihnine geldiğinde de, o yeteneğinin parlaklığı karşısında kendisinden geçer ve şiir yeteneğini unutur. Peygam­berler {s.a.), iman yakınlığı halini herkesten daha iyi bilen kimse­lerdir. Çünkü Allah Teâlâ, onların duymak ve tatmak yoluyla onun hakikatine vakıf olmalarını murad etmiştir. Böylece onlar, bu mertebede kendi yaşadıkları şeyleri insanlar için bir yol olarak koyacaklardır. Peygamberlerin, hissî ve daha başka lezzetleri, bü­tün mü'minlerin tattığı şekil üzere tatmalarının sırrı budur. Rasûlullah (s.a.), Bilâl'ın Önde olmasından, onun imânı yakınlığını gör­müş ve onun ihsan mertebesinde iyice yerleşmiş olduğunu anla­mıştır. [184]


9. Teşbih Namazı:       
 


Bir diğeri de teşbih namazıdır. Bunun önemi, haddi zatında Rasûlullah (s.a.) tarafından zikirleriyle birlikte, ihsan mertebesin­deki kimseler için sünnet kılınmış tam ve kâmil bir namaz mesa­besinde olan büyük miktarda zikir içeren bir namaz oluşundadir. Böyle bir namaz, onun hakkını tam verenler için yeterlidir. Bunun içindir ki Rasûlullah (s.a.), bu namazın faziletinden olmak üzere, on özellikten bahsetmiştir. [185]


10. Husuf Ve Küsüf Namazı:

 

Nafile namazlardan bir diğeri de, güneş ve ay tutulması, aşırı karanlık bastırması gibi kevnî âyetlerin zuhuru esnasında kılınan namazlardır. Kevnî âyetler ortaya çıktığında nefis kendine gelir ve «lerhal Allah'a sığınır, dünyadan bir tür el etek çeker. İşte böyle bir hal nıü'min hakkında kendisini dua, niyaz ve namaza vermesi, di­ğer hayırlı amellerde bulunması için bir fırsattır.

Sonra bu vakitler, Allah Teâlâ'nın âlem-i misâlde olayları hükme bağladığı zamandır. Bu yüzden arifler, bu anda korku his­sederler. Nitekim Rasûlullah (s.a.) da bu yüzden korku duymuş­tur. Bu vakitler, ruhaniyetin yeryüzüne yayıldığı anlardır. Bu itibarla ihsan mertebesinde bulunanlar için uygun olan davranış şekli, bu vakitleri kollayarak kendisini Allah'a yaklaştırmaya ça­lışmaktır. Numan b. Beşîr hadisinde güneş tutulması hakkında Rasûlullah'ın "Allah Teâlâ, yaratıklarından bir şeye tecellî ettiğinde, o şey ona boyun eğer.[186] buyurması bu manayı ifade et­mektedir.

Sonra kâfirler güneş ve aya secde ederler. Bu durumda mü'min için en uygun davranış, onların ibadete müstahak olma­dıklarım gösteren bir âyet görmesi halinde, derhal Allah'a tazarru ve niyazda bulunmak olacaktır. "Ne güneşe, ne de aya secde edin; onları yaratan Allah'a secde edin! [187] âyeti bu manayı ifade et­mektedir. Bu, dini yücelten bir şiar, inkarcıları da susturan bir ce­vap olacaktır.

Sahih olarak rivayet olunduğu üzere Rasûlullah (s.a.), yaka­rış makamı olması hasebiyle secdeye itibarla bir rekatta iki kı­yamda ve iki rükûda bulunmuştur. Çünkü bunlar da, secde gibi huşu ifade eden fiillerdir; dolayısıyla tekrarı uygun olur. Rasûlul­lah (s.a.) bu namazı cemaatle kılmıştır ve "înne's-salâte câmiaten' diye nida edilmesini emretmiş, namazda açıktan okumuştur. [188]

Dolayısıyla kim, Rasûlullah'ın (s.a.) yaptığı gibi yaparsa, gü­zel bir iş işlemiş olur. Kim de normal bilinen namaz şeklinde kılar­sa, o da Rasûlullah'ın (s.a.), "Bunu gördüğünüzde, Allah'a dua edin, tekbir alın, namaz kılın ve sadaka verin! [189]buyruğu ile amel etmiş olur. [190]



[181] Bilâl b. Rebâh: Büyük sahâbîlerden biridir,   Mekke'de doğmuş Habeş asıllı zenci bir köleydi. Müslüman olunca efendisi kendisine büyük iş­kenceler yaptı. Hz. Ebû Bekir, onu satın aldı ve âzâd etti. Bedir ve di­ğer bütün gazvelere katıldı. Rasûlullah'ın (s.a.) müezzinliğini yapardı. Rasûlullah (s.a.) vefat edince Hicaz'ı terketti ve  Şam'a yerleşti. Hicrî 20 senesinde altmış yaşının üzerinde iken orada vefat etti.

[182] Buhârî, Teheccüd, 17 (2/48).

[183] Ahmed, 5/354, 360.

[184] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/55-56.

[185] bkz. Ebû Dâvûd, 2/29 H. No: 1297.

Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/56.

[186] bkz. Nesâî, Küsûf, 16; İbn Mâce, ikâmet, 152.

[187] Fussilet 41/37.

[188] bkz. İbn Mâce, İkâmet, 152

[189] Muvatta, Küsûf, 1, 2.

[190] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/56-57.




Konu Başlığı: Ynt: Abdest namazı
Gönderen: Ekvan üzerinde 31 Ocak 2011, 16:55:09
Bir diğeri de abdest namazıdır. Bu namazın faziletini beyan sadedinde Rasûlullah (s.a.), sabah namazında BilâPe[181] 'Ya Bilâl! islâm döneminde işlemiş olduğun en güvendiğin amelini bana söyle; şüphesiz ben, cennette iken önümde senin ayak seslerini işit­tim." buyurmuş, o da bunun her abdest alışının arkasından na­maz kılışı olabileceğini söylemiştir. [182]

Bence bunun sırrı şudur: Devamlı abdestli durmak ve her ab­dest sonrasında da namaz kılmak, ihsan mertebesi için önemli bir göstergedir ve bunu ancak yüksek makamlara gelmiş kimseler ba­şarabilir.

   
     Aslında bunu başarmak çok ta zor olmasa gerek..Sadece biraz gayret..İnşaallah uygulamaya çalışalım..Rabbim de kolaylaştırsın..