๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Hüccet Değeri ve Tedvin Açısından Sünnet => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 19 Eylül 2011, 13:42:53



Konu Başlığı: Üçüncü Delil
Gönderen: Sümeyye üzerinde 19 Eylül 2011, 13:42:53
Üçüncü Delil

 

Allah Rasûlü'nün, ahkamı tebliğ etmek ve helâl-haramı açıklamak için değişik yerlere elçiler gönderdiği tevatürle sabit­tir. Bu elçilerin beraberinde -krallara gönderilen elçi örnekle­rinde görüldüğü gibi- bazen yazılı ta'limat ve açıklamalar da bu­lunuyordu. Bunlar, nebevî emir ve mesajları, âhâd yollarla ak­tarmaktaydı. Bu kişilerin yanümayacağı konusunda bir garanti yoktu. Aksine bunların verdiği haber, zann-ı galibi ifade etmek­ten öteye geçmiyordu. Burdan şu sonuca varıyoruz: Şayet ha-ber-i vahid hüccet olmasaydı, yapılan tebliğ hiçbir şey ifade et­mez, aksine insanların sapmasına vesile olurdu.

Bu noktada şöyle bir itirazla karşılaşabiliriz: "Bu delile göre dinî inançlann zannî delillerle sabit olması veya haber-i vahidin kesin bilgi ifade etmesi gibi bir sonuç çıkar. Mesela gönderilen elçilerden biri olan Muaz b. Cebel'e Peygamber (S.A.V.) şöyle demektedir: Sen Kitap Ehlinden bir toplulukla karşılaştığında onları önce Allah'tan başka ilah olmadığına... davet et..."

el-Cevap: Şehadet konusu İslam'ın mesajına muhatap olan bütün insanlar nezdinde tevatürle sabittir. Bunun Peygam-ber(S.A.V.) tarafından emrolunduğu konusunda hiç kimsenin şüphesi yoktur. Peygamberin Muaz'a öncelikle bunu emretmesi, kafirlerin diğer hükümlere davet edilmesinin buna bağlı olma­sındandır. Öte yandan kafirlerin şehadet esaslarına davet edil­mesi farz veya sünnettir. Bunun yanısıra muhatablarm iman etmesi durumunda Muaz, hem davetten hem de imana gelme­lerinden ötürü ilahî mükâfata layık olacaktı.[443]




[443] Bkz. Hucciyyetu's-Sünne, 419-420; Şerhu Müsellemi's-Subût, 2/133-134 Muhammed Salih Ekinci, Hüccet Değeri ve Tedvin Açısından Sünnet, Rağbet Yayınları: 178-179.